5 Haziran 2008 Perşembe

BASINDAN " PIT BULL GERÇEĞİ "





Son günlerde biraz da ana akım, merkez medyanın etkisi ve abartıcı katkısıyla “Amerikan Pit Bull Terrier” (Pit Bull) haberleri medyada sıkça yer alıyor. Saldırı, dehşet, vahşet... Isırılanlar da manken, sunucu gibi kişiler olunca ortalıkta koparılan kıyameti tarif etmeye gerek yok.

Ana akım medyanın hurafelerine karşı: Bilimsel bilgilerle Pit Bull gerçeği

[Sesonline] Bu kampanyavari bilgi eksikliği ile dolu haberlerin ardından yurttaşların barındırdıkları Pit Bull cinsi köpeklerin toplanarak, belki de imha edilmesi yönünde kampanyalar bile gündeme gelebilecektir. Pit Bull cinsi köpekler gerçekten tehlikeli midir? Doğru yaklaşım bu cinsin ortadan kaldırılması olabilir mi? Abartılı da olsa, çeşitli zamanlarda yaşanan olaylarda suçlu (!) bu köpkler midir? Bütün Pit Bull’ar tehlikeli midir? Hangi durumda tehlikeli olurlar? Hayvan koruma açısından Pit Bull yasağı nasıl değerlendirilmelidir? "İnsan türü"nün bu işlerdeki parmağı nedir? Kısacası Pit Bull’lar hakkında bilinmesi gereken her şeyi 'İç Hastalıkları ve Hayvan psikolojisi' uzmanı, İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tamer Dodurka’ya sorduk.


» Pit Bull Terrierlerin kökeni nedir? Doğada böyle bir köpek ırkı var mıydı? Yoksa bazılarının iddia ettiği gibi laboratuarda mı üretildiler?

- Bazıları doğada böyle bir ırk olmadığını söylerler. Bu komik bir ifadedir. Doğada bırakın herhangi bir köpek ırkının olmasını, bir zamanlar köpek diye bir hayvan yoktu. Bütün köpekler ve dolayısıyla köpek ırkları kurtlardan türediler. Günümüzdeki köpek ırklarının büyük çoğunluğu insanların istedikleri özelliklere göre farklı şekillerde üretildiler. Pit Bull da değişik köpek ırklarının melezlenmesiyle elde edilmiş bir ırktır. İlginçtir ki, Pit Bull’un türetildiği köpek, günümüzde sakinliği ve yavaşlığı ile tanınan Bulldog’dur. Ancak Bulldog, Roma devrinden tutun 1800’lü yıllara kadar dövüşlerde kullanılan saldırgan yetiştirilmiş bir köpekti. Bull (boğa) adından da anlaşılacağı gibi, özellikle İngiltere’de boğalarla yapılan dövüşlerin vazgeçilmez köpeğiydi. Hatta, o zamanlar İngiltere’de Bulldog’larla dövüşmeden kesilen boğaların etleri fazlaca makbul bile sayılmazdı. İnsan türünün icadı bu dövüşlerde boğanın ayağa kalkması için karnına ateş tutmak veya ayaklarını bıçaklamak gibi korkunç tablolar yaşanırdı. Köpek, boğanın burnunu yakalayarak onu hareketsiz hale getirir ve aynen bugünkü Pit Bull'lar gibi kolay kolay bırakmazdı. Bulldog’lar, İngiltere’de dövüşlerin yasaklanmasından sonra ‘yapay seçilim’ yöntemleriyle, sert görünümlerine rağmen yumuşak ve sakin bir hayvan haline getirildiler (Darısı Pit Bull’ların başına...).


O tarihlerde köpeklerle boğaların dövüşleri yasaklandı ama Bulldog’un dövüşçü karakterinden başka şekilde yararlanıldı. İngiltere’nin Staffordshire bölgesinde saldırgan Bulldog’lar daha çevik olması için çeşitli terrierlerle (oyuklara girerek avı kovalayan küçük köpekler) melezlendiler. Amerika’ya göç eden İngiliz, İrlandalı ve İskoçyalılar bu melezleri daha kilolu ve daha büyük başlı olacak şekilde ayıklayarak üretmeye ve dövüştürmeye başladılar. “Pit” adı verilen arenalarda dövüştürülen bu köpek ırkı UKC (United Kennel Club)’ye Amerikan Pit Bull Terrier adıyla kaydedildi. Ancak Pit Bull’ar, AKC (Amerikan Kennel Club)’ye kayıt edilmedikleri için köpek gösterilerine kabul edilmiyorlardı. Bunun üzerine 1972 yılında, dövüşü anımsatmayacak bir şekilde, yani “pit” adı atılarak ve kökenine bağlı kalınarak Amerikan Staffordshire Terrier adıyla AKC’ye kaydedildiler. Günümüzde de aralarındaki farklıklar çok az olan, hatta bazen ayrımının yapılması çok zor olan bu köpekler iki ayrı ırk olarak kabul edilmektedir. Bu arada bu köpeğin isminin basın dahil bir çok yerde yanlış kullanıldığını belirtmek isterim. Doğru isim “Pitbull Terrier” değil, “Pit Bull Terrier”dir.

SALDIRGANLIK ‘İNSAN TÜRÜ’NÜN KATKISI

» Dövüş köpeği olarak üretilen ve halen dövüşlerde kullanılan bu köpek ırkının insanlarla arası nasıldır

- Evet bir dövüş köpeği olarak üretilmiştir. Köpek dövüştürenler, köpeğin cesur, atik, kuvvetli olmalı ama insanlara saldırganlık göstermemesini isterler. Dövüş esnasında kızgın ve gözü hiçbir şey görmeyen bir köpek ufak bir arenada, yanında bulunan hakem ve rakip köpeğin sahibi için tehlikeli olmamalıdır. Bu nedenle insanlara karşı saldırgan olmayanlar Pit Bull’lar üretimde kullanılmış, en ufak saldırganlığı olan Pit Bull üretim dışı bırakılmıştı. Böylece insana yönelik agresyon bu köpeklerin genlerinden atılmaya çalışıldı. O halde iyi bir eğitim ve sosyalleşmeyle Pit Bulların insanlarla arası gayet iyi bir köpek olabileceği söylenebilir. Uluslararası köpek kulüplerinin belirttiği resmi standartlara göre, insanlarla arasının iyi olduğu belgelenmiştir. Öyle ki, Pit Bull’un ilk kaydını yapıp ırk standartlarını belirleyen UKC, bu köpeklerin insanlara, hatta yabancılara bile sıcak davranışları nedeniyle iyi bir koruma köpeği olamayacağını savunmaktadır (Bkz.: www.ukcdogs.com)
Bunun yanı sıra dövüş köpeği acı ve darbelere dayanıklı olmalıdır. Bu özellikleri nedeniyle Pit Bull Terrier, çocukların yaptığı can acıtıcı hareketlere en iyi tahammül eden köpek ırkıdır. İnsanlar Pit Bull’u hep insanlara saldırgan bir ırk olarak tanıdılar. Oysa ki, ülkemizde çok sayıda beslenen “Cocker Spaniel” ırkı köpekler çok daha fazla saldırgandırlar ve dünya genelindeki kayıtlara göre ısıran köpekler listesinin başında yer alırlar. Bir çok süs köpeğinde bile ısırma hadiseleri Pit Bull’lardan çok daha fazladır. Ancak bu ısırmaların sonucu Pit Bull’larda olduğu kadar riskli değildir.
Her türlü köpek, bilinçsiz ya da kötü amaçlı insanların elinde tehlikeli bir hale gelebilir. Ama böyle insanların elindeki Pit Bull ırkı bir köpekse, bu hayvanın gücünden dolayı tehlike daha büyüktür. Isırma sonucunda insanda derin yaralanmalara, ağır kanamalara ve kemik kırılmalarına neden olabilir... Isırma olayları, bu ırkın genel davranış standartlarına uygun olmayıp özellikle "yetiştirme hatalarına" bağlı bireysel olgular olsa da, Pit Bull’lar gücü ve agresyona yatkınlığı göz önüne alınıp iyi şekilde yetiştirilmelidir. Bu nedenle herkesin Pit Bull beslemesi doğru değildir.

PİT BULL’LARA YÖNELİK HURAFELER ÇOK

» Peki Pit Bull’ların bu kötü şöhreti nereden kaynaklanıyor peki?

-Pit bulların kötü şöhreti bu güçlerinden daha çok, haklarındaki hurafelerden kaynaklanmaktadır. “Isırdığı zaman çenesinin kilitlenmesi veya çenesinin birkaç tonluk sıkma kapasitesine sahip olması” gibi tamamen uydurma haberler bu hayvandan korkulmasına yol açmıştır (Bu iddialar tamamen uydurmadır. Bilimsel hiçbir yönü yoktur. Pit Bull’ların çeneleri diğer hemen hemen aynı yapıya sahiptir. Anatomik fark sadece ölçülerdedir. Herhangi bir kilit sistemi mevcut değildir. Isırdığı bölgeyi kolay kolay bırakmak istememesi nedeniyle kilitlenmiş bir görünüm alabilse de gerçek bir kilitlenme söz konusu değildir).


Böyle hurafelerden hoşlanan dünya medyası diğer köpek ırklarının saldırılarına yer vermezken Pit Bull saldırılarına özel bir ilgi gösterir oldu. Bu haberlerden sonra, beklenenin aksine Pit Bull’lara ilgi arttı. Özelliklesaldırganlık arayan kişiler, imaj için bu köpeklerden edinmeye başladı. Tabi ki, bu insanlar bire yüz katarak köpeklerinin ne kadar güçlü olduklarını sağa sola yaymaya başladılar. Onları ruhsat gerektirmeyen bir silah olarak yanlarında taşıyıp daha da sert olmaları için ellerinden geleni yaptılar. Şöhreti sayesinde piyasa değeri yükselen Pit Bull’lar yine böyle insanlar tarafından çoğaltılmaya ve kendileri gibi bilinçsiz insanlara satılıp yaygınlaşmaya başladı. Tabi ki, bu olanlardan sonra daha fazla Pit Bull hadiseleri duymaya başladık. Son günlerde duyduğumuz saldırı haberleri yine bilinçsiz insanların ellerindeki Pit Bull’lardan kaynaklanmıştır. Medya şöhreti sever. Pit Bull şöhretlidir. Hele ki, ısırdığı kişi de şöhretli olursa medya için mükemmel bir haber ortaya çıkar. Bu günlerde Pit Bull’un gündeme oturmasının yegane sebebi de böyle bir haberdir.
Medya Pit Bull haberlerine öylesine meraklıdır ki, Pit Bull’la alakası olmayan köpeklerin saldırılarını bile Pit Bull saldırısı”dehşeti” olarak duyurduğuna hepimiz zaman zaman tanık olmaktayız. Ne yazık ki, bu haksız şöhretten dolayı ve bilinçsiz insanların hataları nedeniyle Pit Bull’lar aile köpeği olarak yerini git gide kaybetmekte ve bu mükemmel aile köpeği bir çok ülkede değişik ölçülerde yasaklanmaktadırlar.

DÖVÜŞÇÜ DEĞİL, BARIŞÇI PIT BULL'LAR

» Pit Bull'lar nasıl yetiştirilir ve bakılırsa tehlikeli olmazlar?

- Birincisi, bu köpeklerin eğitimine, sosyalleşmesine ve agresif dürtülerin pozitif yöntemlerle bastırılmasına daha fazla önem vermek gerekir. Saldırgan anne ve babalardan üretilmiş yavrular alınmamalıdır. Yavru seçiminde basit mizaç testleri yapılmalı ve kendine güvenen, korkak olmayan veya saldırgan tavırlar göstermeyen yavrular tercih edilmelidir. Alınan yavru en kısa zamanda sosyalleştirilmeli, sert oyunlar oynanmamalı, ısırgan ve agresif tavırlarına izin verilmemeli, zamanı gelince de itaat eğitimi verilmelidir. Eğitimde daha tutarlı ve bilinçli olunmalıdır. İkincisi, ne kadar iyi eğitilmiş olursa olsun böyle köpekler emniyetli bir şekilde muhafaza edilmeli, dolaştırılırken ağızlık takılmalı ve asla bağsız dolaştırılmamalıdır. Zaten yasalarımıza göre insanlarda tehlike oluşturacak hayvanların bağsız dolaştırılmaları yasaktır...

PIT BULL IRKI KÖPEKLERiN BARIŞÇI OLMASI MÜMKÜN

» Ülkemizde Pit Bull ve benzeri köpeklerin yasal durumu nedir? Yasal bir düzenleme gerekli midir?

- Ülkemizde 2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. Maddesine göre “Pit Bull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirmek, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek” yasaklanmıştır. Bu maddede yer alan “gibi” kavramı tehlike arz eden her köpeğe Pit Bull muamelesi yapılmasına neden olabilecek "ucu açık" bir kavramdır. Söz konusu maddeden hareketle, "Pit Bull ırkı köpekler" tamamen yasaklanıyor diye algılamamak gerekir. Yasa çıkmadan önce halkın elinde bulunan Pit Bull’lar sahiplerince bakılmaya devam edileceklerdir. Bunların toplanması, el konulması söz konusu değildir. Ancak, bu hayvanların kısırlaştırılıp Tarım İl/İlçe Müdürlüklerine kayıt ettirilmeleri gereklidir.

Yine de, bu maddeye rağmen başı boşluk devam etmekte, Pit Bull’lar yanlış insanların elinde üretilip satılmaya ve yurt dışından getirilmeye devam edilmektedir. Çünkü, bu kanundan sorumlu Çevre ve Orman Bakanlığı'nda denetimleri yapacak veteriner hekim teşkilatı yoktur. İstisnalar haricinde, veteriner hekim olmayan bakanlık memurlarının yasaklanmış olan Pit Bull Terrier'leri herhangi bir yasak bulunmayan Boxer hatta Danua gibi köpeklerden ayırt etmeleri olanaksızdır. Bu konuda devreye girmesi gereken Tarım Bakanlığı'ndaki veteriner hekimlerin sayısı da gerekli denetimleri yapmaya asla yetecek düzeyde değildir. Bir çok belediyede de veteriner hekim bulunmamaktadır. Bu nedenlerle çıkarılan bu tarz kanunlar havada kalmaya mahkumdur. Bu maddenin esas amacı, şu an hayatta olan Pit Bull’ların yaşam sürelerini tamamlamalarını beklemek, bu arada yeni nesillerin gelişimini engellemek, yani tüm kaynaklarını kurutarak ülkede tek bir Pit Bull’un bile kalmamasını sağlamaktır. Bir hayvanın neslini kurutmaya yönelik bu maddenin Hayvanları Koruma Kanunu'nda yer almasının doğruluğu tartışılabilir. Medeni bir ülkeye yakışan, böylesine sevecen olduğu halde bilinçsiz insanların ellerinde tehlikeli olabilen bir köpeği yasaklamak değil, bazı ülkelerin yaptığı gibi onun iyi bir vatandaş olabileceğini kanıtlayacak mizaç testlerini yaparak sosyal ve agresyonsuz olanlara izin vermektir.


Bu testler İ.Ü. Veteriner Fakültesinde ekibimizce uygulanmaktadır. Bakanlık tarafından talep olduğu takdirde, güvenilirliği oldukça yüksek olan bu testler sonucunda köpeklere “gezdirilebilir", "gezdirilemez",
"önlemler alındığı takdirde bakılabilir" ya da "hiçbir suretle bakılamaz” tarzında raporlar verilebilmektedir. Saldırıları önlemenin tek yolu tehlike arz eden köpeklere bu testin zorunlu hale getirilmesidir. Söz konusu maddede, “Pit Bull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanlar” denildiğine göre bazı Avrupa ülkeleri tarafından tehlikeli olarak ilan edilen şu köpek ırklarının da yasaklanmaya aday olduğunu söyleyebiliriz: Alano, Airedale Terrier, Akita İnu, Alaska malamute, Alman Çoban Köpeği, Amerikan Staffordshire Terrier, Belçika Sığır Köpeği, Belçika Çoban Köpeği, Bergamosco, Boxer, Brasilerio, Briard, Bullmastif, Bull Terrier, Cane Corso, Chow Chow, Danua, Dev Schnauzer, Doberman Pincher, Dogue de Bordeaux, Dogo Argentina, Dogo Canario, Fila İspanyol Mastifi, Husky, Majorero, İngiliz Mastif, İsviçre Dağ Köpeği, Kafkas Çoban Köpeği, Komondor, Meramma, Neapolitan Mastif, Pastor Mallorquin, Pator de Beauce, Pirene Dağ Köpeği, Presa Mallorquin, Rottweiler, Samoyed, Siyah Rus Terrieri, Staffordshire Bull Terrier, St.Bernard, Tibet Mastifi ve Vasco.

Hayvanları Koruma Yasası'na göre, saydığımız bu ırklar tehlikeli olarak ilan edilip yasaklanabilir. Bakanlık, yasaya dayandırdığı bu kararıyla insanların ısırılma olaylarını azaltabilir. Kendince haklıdır. Ama bu hayvanlarla beraber yaşamayı öğrenmek daha doğru değil midir? Aslında bu köpekleri yetiştiren insanları testten geçirmek gerekmez mi? Bakanlık, insanları kontrol edemediğinden köpeklere yasak getirmeyi daha kolay bir yol olarak benimseyecek ve bu yola gidecektir. Ama bunun sonu yoktur. Köpek ırklarını yasaklamak uygun bir çözüm olamaz. Bir ırkı tamamen yasaklamak akılcı ve ahlaki değildir. Çünkü kesin olarak bildiğimiz bir şey var: Bu hayvanlar bilinçli sahiplerin elinde mükemmel oluyorlar. Bunu bir testle onayladıktan sonra, köpeği yasaklamanın hiçbir gerekçesi kalmıyor. Yasaklamak yerine bu hayvanların kayıtları sağlıklı bir şekilde tutulmalı, kayıtsız köpek saptandığında ağır yaptırımlar getirilmelidir. Ayrıca bu tür ırkları beslemesine izin verilecek kişilerde aranacak özellikler yönetmeliklerce belirlenmelidir. Yukarıda bahsettiğimiz mizaç testleri bu ırklar için zorunlu hale getirilmeli, sadece onay verilen hayvanlar beslenebilmelidir. Bu konuda Almanya’daki uygulamayı örnek alabiliriz. Eyaletlere göre bazı değişiklikler olmakla beraber, bu ülkede tehlike arz eden köpekler iki katagoriye ayrılmışlardır: Birinci kategorideki köpekler için mutlaka yetkili olan resmi makamlardan izin alınması gerekmektedir. Bu izin herkese verilmez. Yasaya göre, bu izin için müracaatta bulunan kişinin, bu köpeklere karşı ilgisini haklı çıkaracak bir nedeni olmalı ve köpeği iyi muhafaza edeceğinden emin olunmalıdır. Bu kategoride bulunan köpek ırkları şunlardır: Amerikan Pit-Bull, Bandog, Amerikan Staffordshire Terrier, Rhodesian Ridgeback, Staffordshire Bullterrier, Tosa-Inu... İkinci kategorideki köpekler için de izin alınması gerekir. Ancak, üniversite gibi yetkili bir kurum tarafından yapılan mizaç testini geçtiğine dair belge alındığı takdirde ikinci bir izne gerek kalmaz. Bu kategoride 11 köpek ırkı vardır: Alano, American Bulldog, Bullmastiff, Bullterrier, Cane Corso, Dogo Argentino, Dogue de Bordeaux, Fila Brasileiro Mastiff, Mastin Espanol, Mastino Napoletano, Perro de Presa Canario (Dogo Canario), Perro de Presa Mallorquin, Rottweiler

HAYVAN KORUMACILARIN ALMASI GEREKEN TUTUM

» Pit Bull’lar "yasaklanmalı mı", "yok mu" edilmeli? Hayvan koruma açısından nasıl değerlendirirsiniz?

- Hayvan korumacılar, “bu hayvanlar gelişmiş ülkelerde bile yok ediliyor o halde bizde de yok edilmelidir” diyen bir görüşe kesinlikle itibar etmemelidirler. Gelişmiş denilen bu ülkelerde bildiğiniz gibi sokakta bile köpek görmeye asla tahammül edilmez ve her yıl, her ırktan milyonlarca köpek sudan bahanelerle öldürülür. Pit Bull gibi zor hayvanların oralarda yaşama imkanı hiç olamaz. Pit Bull’un bu kötü şöhreti kazanmasına sebep olan onu kötü amaçlı kullanan "insan türü"dür. Bence, en fazla haksızlığa uğramış köpek ırkı olan Pit Bull’lara hayvan dostları sahip çıkmalı, onu yasaklanmasını desteklemek yerine, sakin ve zararsız oldukları belgelenebilen Pit Bull’ların da yaşam hakkı olduğunu savunmalıdır. Şüphesiz, yanlış insanların sadece Pit Bull değil, herhangi bir köpeğe bile bakmasına seyirci kalınmamalıdır.



Prof. Dr. Tamer Dodurka, İç Hastalıkları ve Hayvan Psikolojisi uzmanı, İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi

KAYNAK : ("Dünya Yalnız Bizim Değil" (DYBD) sayfası, BirGün gazetesi, 15 ve 22 Eylül 2007 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder