Eğitimde yapılmaması gereken ilk hata :
Köpeği sosyal yetiştirmemektir.
Yeni yavru köpeğinizin sosyalleştirme eğitimi oldukça önemli bir dönemi kapsamaktadır. Bu dönem içersinde yavruya öğrettikleriniz köpeğinizin davranışlarını belirleyeceklerdir.
İlerde çıkabilecek sorunların kaynağını bu eğitim devresi içinde çözerek , sizinle uyum içinde olan topluma adapte olmuş ve her zaman yanınızda olan bir köpek sahibi olacaksınız. İşte sosyalleştirme bunun için önemlidir.
Çoban köpekleri annelerinden ayrıldıktan hemen sonra korumakla yükümlü oldukları çiftlik hayvanları ve yaşamını sürdüreceği doğayla tanıştırılıp onlarla çok yakın kontak halinde büyütülerek görevleri bağlamında sosyalleştirilip eğitilir. Üç ay sonra her şey çok geç olabilir. Koyunlar yerine sadece insanlarla gerçekleşen sosyalleşme köpeğin erişkin olduğunda tanımadığı bu hayvanlara karşı saldırgan tepki vermesine neden olabilir.
Av köpekleri ; Av hayvanları , çiftlik hayvanları ve silah sesiyle genç yaşta tanıştırılır. Bu da bir sosyalleşmedir. Yoksa güçlü av güdüleri olan bir köpek sırf silah sesinden ürktüğü için avcılarca kenara itilebilir veya büyüyünce koyun sürülerini dağıtabilir , ineklere , keçilere saldırabilir. Özellikle Kurzhaar, Draahtar cinsi köpekleri ufaktan bu hayvanlara alıştarmakta büyük yarar vardır ki büyüyünce sorun yaratmasın.
Yavrular sütten kesildikleri 6-7. haftadan sonra annelerinden ayrılıp yeni ailelerine, yani bize, teslim edilir. Meraklı ve öğrenmeye aç bir şekilde tecrübe ettikleri her şeyi hafızalarına kayıt ederler. Bu çok önemli dönemde karşılaşmadıkları yada kötü tecrübe ettikleri her şey onlar için erişkin yaşamlarında korkuyla tepki verdikleri durumlara dönüşebilir. Bu nedenle özellikle 1.5-3 ay arasındaki ana sosyalleşme dönemi köpeğin psikolojik dünyasında tartışılmaz bir önem taşır.
Köpekler bu nedenle her türlü insan ( kadın, erkek, çocuk), hayatları boyunca karşılaşacakları diğer evcil hayvanlarla (İnek , koyun , keçi , tavuk,vs..), her çeşit taşıt (araba, otobüs, bisiklet, kaykay, bebek arabası vs) ve yol ile (asfalt, çakıl, çim vs) bu aylarda tanıştırılıp çağrışımlarının daima pozitif olmasına dikkat edilmelidir.
Köpekler şapkalı bir adamla şemsiyeli bir adamın ayrımına varamayabilirler. Bağırarak etrafta koşuşturan çocuklar onun için farklı yaratıklar olarak algılanabilir. Belki de hayatında hiç bastonlu , yaşlı bir insan görmemiştir ve hemen savunmaya geçebilir.
Köpeğinizin insanlara karşı olan saldırgan tutumunu muhtemelen "yalaka" olmasın diye sizin onun insanlarla olan sosyal kontağını engellemiş olmanızdan kaynaklanmıştır. Saldırgan ve gürültücü bir köpek sahibi için her zaman soru yaratır.
Neler yapmalıyız?
Yavru eve gelip çevresine alıştıktan sonra öncelikle eve gelen komşularınız ve çocuklar ile ona tatlı anılar bırakın.
Çocuklar, tamamen bir büyüğün kontrolü altında, onu kucaklarına alsınlar, oynayıp, yiyecek şeyler versinler.
Aşıları tamamlanınca çevreyi ve özellikle de en yakın parktaki diğer köpek arkadaşlarını tanıma zamanı gelmiştir. Diğer köpeklerle kontrollü bir şekilde oynamasına izin vererek kendi türü arasındaki doğal sosyal davranışları öğrenmesine yardımcı olmalısınız.
Kalabalık caddelerde, arabaların yoğun olduğu yerlerden geçerek yavrunun çevresini kabullenmesini sağlanmalısınız.
Çocuk parklarında gidin. Çevrede koşuşturan çocukları takip etmek istiyorsa izin vermeyin ve yakın bir bankta oturup onları zamanla umursamamayı öğreninceye kadar bu ziyaretleri sürdürün. Bu listeyi daha da uzatabiliriz , bu sizin hayal gücünüze kalmıştır.
Sosyalleştirilmeyen köpekler insanlar ve diğer hayvanlara karşı saldırgan ve güvenilmezdir.
Her ne kadar "benden başka kimseye kendini sevdirmesin" yaklaşımı özellikle ülkemizde yaygınsa da davranışları önceden kestirilemeyen köpekler toplum için tehlikedir. Davranışlarının sonuçlarından sahipleri sorumlu olmasına rağmen suçlanan sadece köpek olur.
Uyarı :
Yavruyu 7-8 haftadan önce sahibinden teslim almayınız....
Yavru köpek mutlaka annesinin ve kardeşlerinin yanında kalması, köpek olduğunu hatırlatan kuralların ve köpek davranışlarını öğrenmesi gerekmektedir. Eğer yavruyu annesinden ve kardeşlerinden çok erken ayırır isek yavrunun temeli olmadığı için hayata adapte olmakta zorlanacak ve sorunlar ortaya çıkacaktır. Bunu önlemek için yavru köpeğinizi mutlaka 7-8 haftalık iken alınız. Bu süre içerisinde annesi ve kardeşleri ile birlikte minimum dört, beş (4-5) hafta. Geri kalan üç (3) haftanın ise kardeşlerinin yanında oyun oynayarak geçirdiğinden emin olunuz.
Yavru Sekiz (8) haftadan önce alınır ise:
Gereğinden önce kardeşlerinin yanından ayrılır ise, köpek kuralları ve kendini ifade etme bilincinden yoksun kalacağı için hemcinsleri ile olan ilişkilerinde ve hayata adapte olmada sorun çıkararak, muhtemelen kendine güveni olmayan bir köpek olacak.
Yavru Sekiz (8) haftadan sonra alınır ise:
Bu süreden sonra alınan köpek ise, eğer üretici tarafından sosyalleştirilmedi ise, insanlar ve şehir içinde karşılaşacağı durumlarda sorun çıkaracak yine topluma uyum sağlamakta zorlanacaktır.
Ancak yavru üzerindeki olumsuz durumlar köpek sahibinin yavruya vereceği doğru şekildeki sosyalleşme eğitimi ile kolayca çözülebilir.
Eğitimde yapılmaması gereken ikinci hata :
Köpeği dövmek , boş yere azarlamak ve tutarsız davranmaktır.
Genel eğitim için ana kural tutarlılık ve uyumdur, eğitim sizin düşündüğünüz gibi hızlı ve kolay olmayabilir. Her komut için ayrı bir sözcük seçmeli ve sözcüğü her zaman aynı tonda ve yükseklikte kullanmalısınız, ayrıca yine her komut için belirli bir işaret kullanmalısınız , örneğin "otur" komutunu verdiğiniz aynı anda kolunuzu aşağı doğru indirebilir veya başka bir hareket seçebilirsiniz.
Bu hareketi ise her komut verdiğiniz anda uygulamalısınız böylece yavrunun sadece sözcüklere değil, işaretlere de cevap vermesini sağlayabilirsiniz. Eğer her defasında değişik sözcükler kullanır veya hareketleri değiştirirseniz yavrunun kafası karışabilir, komuta cevap vermez veya geç cevap verebilir.
Köpek verilen komutları harfiyen yerine getirmeli , hiçbir komut yerine getirilmeden geçilmemelidir.
Yapmasını istemediğiniz şeyler üzerinde ısrarla duracaksınız ve yapılmasına izin vermeyeceksiniz. Köpeğinizin istemediğiniz bir şeyi ara sırada yapmasına izin vermek veya komutları bozabileceği düşüncesine kapılmasını sağlamak ilerde devamlı onun bunu tekrarlamasını sağlayacak buda sizin sinirlenmenize yol açacaktır. Dolayısıyla köpek iki arada bir derede kalacak , psikolojisi bozulacak ve o da tutarsız davranışlar sergileyecektir.
Köpeği dövmek ise eğitimde yapılan en büyük hatalardandır. Dövülen köpek kendine öz güvenini yitirir. Zamanla pısırık , çekingen bir hale bürünür. İlerde hoşlanmayacağınız bir karakter yapısına sahip olur.
Hele hele döverken birde elinizi kullandıysanız o zaman köpekle aranızdaki ipler iyice kopmuş demektir. Ses tonunuzu yükselttiğinizde veya köpeğinizi sevmek için yanınıza çağırdığınızda bile , elinizi uzattığınız zaman dayak yiyeceğinden korkarak yanınıza gelmeyecek ve kaçacaktır.
Köpeğiniz yapılmaması gereken bir şeyi yaptığı zaman sert bir tonla hayır diyerek azarlayın gerekirse bir elinizle ensesinden tutup azıcık silkeleyin , hayır kelimesinin ne demek olduğunu öğrensin , zaten sizin ses tonunuzdan ona kızdığınız anlayacak dövülmüşten beter olacaktır. Yalnız hayır kelimesini kullanırken yanında köpeğinizin ismini de kullanmayın. Hayır ile ismini bağdaştırırsa bu büyük sorun yaratabilir.
Ne zaman hayır denmelidir?
Her kapı çaldığında kapıya havlayarak sizden önce koşturan bir köpeği ele alalım. Kapı çaldığında köpek kapıya fırlarken önce cezalandırıp ardından "Hayır" denmesi mi yoksa önce "hayır" ile uyarılarak sonra cezalandırılması mı daha etkili olacaktır ? İkinci durumda bir daha ki sefere "Hayır" dendiğinde dönüp bir kez daha düşünmek için iyi bir nedeni olacaktır. Böylece uyarıldıktan sonra istenmeyen davranışı devam ettirdiğinde cezalandırılacağını bilecektir.
Bu tutumun tutarlı ve devamlı olması ayrıca önemlidir.
Asla unutulmaması gereken şey ise ardından yapması gereken hareket için ödüllendirilmesi , itaatin kendi başına hareket etmesinden daha keyifli olacağını pozitif yönlendirmeyle ona anlatılması olacaktır.
Kapı çalındığında heyecanlanan köpeğe hayır denilerek , otur komutunun verilmesi ile köpeğin heyecanı kontrol altına alınabilir. Daha sonra misafirler içeri davet edilir. Köpek hala huzursuz ise misafirlerce görmemezlikten gelinmesi ve sakinleştiği zaman sizce ve misafirlerce ödüllendirilmesi eve gelenlerin pozitif çağrışım yapmasını sağlayacaktır. Bu süreç uzun zaman alabilir. Bu nedenle acele edilmemesi gerekir.
Değerli arkadaşlar köpeğinizin ayakkabı taşımak , pislik yemek , bahçe duvarından atlayıp kaçmak gibi veya bunlara benzer huyları varsa ve bunları önlemek istiyorsanız , köpeğinizi gözlemlemeli ve bu olaylara teşebbüs ettikleri an yakalayıp azarlamalısınız. Yoksa eylem yapıldıktan sonra kızmanın bir anlamı yoktur.
Köpeğinize komutlarınıza güvenebileceğini göstermeniz gerekir. Olay gerçekleştikten sonra hatasını düzeltmeye kalkmayın. Bu tür düzeltmeler, köpeklerin çağrışımsal hafızaları insanlarınki gibi olmadığından köpeklere keyfi ve adaletsiz gelir. Bazı davranışların düzeltmeye gereksinimi olduğunu inanıyorsanız "daima" tam o hareketi gördüğünüz anda düzeltin. Düzeltmelerinizde tutarlı ve adil olun.
Örneğin siz görmeden yavru ayakkabınızı taşımız ve kemirmiş ise onu azarlamak hiçbir fayda etmeyecek , köpek kendisine neden kızıldığını anlamayacaktır. Köpeği elimizden gelinceye az azarlamak ve onun güvenini sağlamak ilerde vereceğiniz temel eğitim ve av eğitimi için çok önemlidir.
Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım ki köpeğe çok fazla kızmak , hele hele boş yere kızmak , köpeğinizin istenmeyen pısırık bir karakter yapısına bürünmesini sağlayacak , köpek az sesimizi yükseltsek sinip yerle bir olacak , yanlış bir şey yapmaktansa hiçbir şey yapmamayı tercih edecek ve öğretmeye çalıştığınız komutları yerine getirmeye tereddüt edecektir.
Bundan dolayı bazı şeyleri öğretmek için kızmak yerine çeşitli metotlar geliştirilmesinde yarar vardır. Örneğin sapan bu tür eğitimleri vermek için çok basit ve etkili bir metottur.
Köpeğiniz ayakkabıyı ağzına almaya , pislik yemeye veya bahçe duvarından atlamaya teşebbüs ettiği anda onu yakalayabilir ve canını çok fazla acıtmayacak ufak bir taşla vurabilirseniz birkaç denemeden sonra bunlara bir daha teşebbüs etmeyeceğini görürsünüz. Ama sapanı sizin kullandığınızın farkına varmamalıdır.
Su tabancası , köpeğin ayağına çaktırmadan basma yada dizinizi atlayan köpeğin karnına doğru tutmada köpeğinize üzerinize atlamamayı öğretmek için iyi birer metottur. Sizde bunlar gibi bir çok metot geliştirebilirsiniz , yeter ki geliştireceğiniz metotlar köpeğinize zarar vermesin.
Esasında yavru köpeği daha sonra yapmasını , öğrenmesini istemeyeceğiniz durumda bırakılmamak , yapmaya alıştıktan sonra vazgeçirmeye çalışmaktan daha kolaydır.
Mesela ortalıkta terlik , ayakkabı bulundurmazsanız köpek bunları taşımaya alışamaz. Yada ufaklıktan itibaren köpeğinizin üzerinize atlamanıza izin vermezseniz büyüyünce de atlamaya teşebbüs etmez.
Düzenli olarak dışarı çıkarır ve tuvaletlerini dışarı yapmasına alıştırırsanız , barınağını temiz tutarsanız , köpeğin pisliğini yeme gibi bir alışkanlık kazanmasını da engellemiş olursunuz.
KÖPEK EĞİTEBİLECEK YETERLİ TECRÜBEYİ EDİNMEDEN , KÖPEĞE BAKABİLECEK YETERLİ KOŞULLARI SAĞLAMADAN KÖPEK SAHİBİ OLMAYA KALKMAYINIZ
Köpeğinizin meydan okuyuşlarını düzeltin.
Özellikle ergenlik dönemlerinde köpeğiniz konumunuzu test edip buna meydan okuyabilir. Bu davranışları düzeltmeyi ihmal etmeyin. Fırtınalar estirmenize gerek yoktur. Sadece bu davranışları hoş karşılamadığınız konusunda açık olmanız yeterlidir. Örneğin, köpeğinizin kapıdan sizi itip geçmesine , arabadan siz izin vermeden inmesine, elinizdeki yiyeceğe atlamasına , ye komutunu vermeden yemesine vs.. ve en önemlisi bildiği komutları duymazdan gelmesine asla izin vermeyin.
Aile içinde tutarlılık büyük bir sorun olabilir. Her aile üyesi temel eğitim kuralları üzerinde, nasıl ve ne zaman hataların düzelteceği, hangi komutların kullanılacağı vs.. konusunda anlaşmaya varmış olmalıdır. Aileler köpeğin kafasının karışmasını engellemek için iş birliği yapmak zorundadırlar. Köpeği sadece aktif olarak bir kişi tarafından eğitilmelidir. Bundan sonra komutlar herkes tarafından aynı şekilde kullanılırsa ailedeki herkes onları kullanabilir.
Köpek üzerinde kazanılmış kötü alışkanlıkları silmek zordur. Mühim olan , bu alışkanlıkları kazanmadan önlemini almaktır. Buda tutarlı bir eğitimle olur.
Eğitimde yapılmaması gereken üçüncü hata :
Eğitim zamanını gereğinden fazla tutup köpeği eğitimden soğutmaktır.
Değerli arkadaşlar şunu unutmamamız lazım ki eğitim köpek için daima eğlendirici olmalı , köpek sahibi ile birlikte olmaktan zevk almalı ve her eğitim çalışmasına aynı heyecan ve hevesle başlamalıdır.
Yavru köpekler eğitime gösterdikleri dikkatlerini uzun süre koruyamadıkları için çok çabuk sıkılır ve dolayısıyla komutlara cevap vermek istemeyebilirler. Bu yüzden eğitim süresi çok kısa tutulmalı , ilk olarak 5 dakika ile başlanıp ileriki günlerde 10 – 15 dakikaya çıkarılmalı ve bu süre kesinlikle aşılmamalıdır.
Bu yetişkin köpekler için de geçerlidir. Yani köpeğe bir çok komutu öğretmek için günde 10 dakikadan haftada 70 dakika yeterli olacaktır. Gün içinde köpekle oynarken de arada köpeğe öğrettiniz komutlardan verip çok kısa bir süre pratik yaptırmakta yarar vardır.
Köpek eğitiminin en önemli kurallarından biride eğitim çalışmasını köpeğin hala eğitime istekli ve hevesli olduğu anda köpeğe en sevdiği komutu yaptırarak ve ödüllendirerek bitirilmesidir ki böylece köpek diğer eğitim çalışmalarına da aynı heves ve heyecanla başlayabilsin. Eğer yavruya kızarak eğitimi sonlandırır isek yavru eğitime karşı cephe alabilir.
İlgisiz davranıp, başka bir şey ile meşgul olma eğiliminde olduğu zamanlar kesinlikle bir şeyler öğretmeye çalışmayıp, kendi haline bırakıp zaman tanımalısınız.
Eğitim anı boyunca köpeğiniz yanlış bir hareket yaptı ve siz yavruyu o an için yatıştıramıyor iseniz yavruya hiçbir komut vermeyiniz , bunun yerine yavruya yaklaşarak hareketi durdurun ancak köpeğin peşinden koşmayın, onu yakalamak için girişimde bulunmayın. Sakinliğinizi koruyun.
Arkadaşlar köpek eğitiminde diğer önemli bir kural da bozuk bir ruh hali ile köpeğe eğitim yaptırmamaktır. Bu ruh haliniz köpeği strese sokacağı gibi en ufak bir şeyde sinirlenip hıncınızı köpekten çıkarmaya kalkabilirsiniz. Mutlaka kendinizi eğitime hazır hissettiğiniz zaman köpeğinizle çalışın ve herhangi bir şeye sinirlendiğiniz an eğitimi orda bırakın. Bir anlık sinirinizin köpeğinizle iletişimi bozmasına izin vermeyin.
Sabırlı , ısrarlı ve sevecen tutumunuzun zamanla köpeğinizi yola sokacağını göreceksiniz.
Eğitimde yapılmaması gereken dördüncü hata :
Ödüllendirme ve cezalandırma yöntemini yanlış kullanmaktır.
İnsanlar çok sıklıkla ödüllendirme ve cezalandırmayı yanlış kullanmaktadırlar.
Çünkü pek çok kişi yanlış olarak köpeklerin gerçekten hangilerinin iyi ve kötü davranış olduğunu bildiklerini zannetmekteler ve verilen cezaları bu kötü davranışları ile ilişkilendirebildiklerini düşünürler.
Halbuki köpekler sadece ne yaptılarsa onları ceza ve ödülle ilişkilendirebilirler.
Ödüllendirme yapılması istenilen davranışın çok daha kolay öğrenilmesini ve istekle daha fazla yapılmasını sağlar.
Yanlış cezalandırma ve hatayı düzeltmeye çalışma ise köpeğin kafasını karıştırarak , istenilen davranışın daha isteksiz yapılmasını veya daha az yapmasını yada hiç yapılmamasını sağlar.
Gerçekten ödüllendirme veya cezalandırma yöntemini çok bilinçli kullanmak lazımdır.
Eğer köpek devamlı bir şekilde ödüllendirilirse devamlı ödül alacağını öğrenecek böylece özendirici olan bu ödülü almanın cazibesi azalacaktır. Yada köpek çok fazla yiyecek almaya doğru motive edilmişse yiyecek alamayacağı durumda istenilen davranışı yapmayı ret edecektir, böylece istenilen davranışın yaptırılması sağlanamayacaktır.
Ödül , köpeğe yaptırılması istenilen davranışın artırılması için kullanılacağından mutlaka köpek tarafından sevilen , istenilen bir şey olmalıdır.
Böyle bir ödül yiyecek, köpeğin seveceği oyuncak , tenis topu olabilir .
Bazı sözlerde bazı köpekler için ödül olabilir. Konuşarak sanki bir çocuk sever gibi sözle de köpeği motive edebilirsiniz.
Çoğu zaman köpekler sözle ödülü , esas ödülle ilişkilendirilen ikinci ödül olarak öğrenirler. Köpek ilgilendiği takdirde çok yönlü ödül metotları da kullanılabilir.
(Esas ödül yiyecek, okşamak, oyuncak gibi verilecek, var olan bir ödüldür. İkinci ödül ise köpeğin ödül olarak algıladığı ve ana ödülle ilişkilendirdiği ödüldür örneğin “iyi köpek”, ”aferin sana”, el çırpmak, gibi )
Köpeği aldığı ödülü mutlaka yaptığı doğru davranışla ilişkilendirmelidir.
Eğer ödül doğru zamanda verilmezse hiçbir etkisi olmaz.
Ödüllendirme ile ilgili çok karşılaşılan başka bir problem köpeğin yapmasını istemediğimiz bir hareketini istemeden ödüllendirmektir.
Yine köpeğin bir başka köpek gördüğünde hırlaması ve havlaması üzerine onun sinirlendiğini yada korktuğunu düşünen sahibi tarafından okşanması ve köpeğe “tamam” “bir şey yok” demesi köpeği ödüllendirmesi demektir. Köpeğin bu davranışlarını pekişecektir.
Veya silahtan korkan bir köpeği sevip okşamak gene bunun ödül olduğunu düşünen köpeğin silahtan korkmasına neden olabilir.
Ödüllendirdiğiniz anda köpeğiniz ne yapıyorsa teşvik edilen davranış odur.Bu olaylardan sonra sevilen, okşanılan köpek gelecek sefere gene aynı hareketleri yapacaktır.
Köpeğin istediğimiz davranışı yapmaması halinde uygulayacağımız cezalar ödüllendirmeden çok daha zordur.
Köpeğe gel komutunun öğretilmesini ele alalım.
Köpek sahiplerinin karşılaştıkları en büyük problem köpeklerinin çağırdıkları zaman gelmemesidir.
İşler aslında kesinlikle böyle başlamaz. İyi bakılmış bir batındaki yavruları gözünüzün önüne getirin. Üretici içeri girip onları çağırdığında ne olur? İlk ilgiyi elde etmek için birbirlerinin üzerinden yuvarlanırcasına ona koşarlar. Hata iyi üreticiler eğer yavrunun ismi yeni sahiplerince belirlenmişse onu bu isimle çağırarak bu sese alışmasını kolaylaştırır. Öyleyse bu umut verici başlangıç nasıl olur da genellikle zamanla etkisini kaybeder?
Sanırım cevap köpeğin sahibinin tutumunda yatıyor. Kardeşleriyle iken içeri bir insanın girmesinin yiyecek yada oyun anlamına geldiğini öğrenirler. Böylece yavru iyi bir şeyin gerçekleşeceğini bildiğinden her çağırıldığında gelir. Saatlerce evde yalnız bırakılan, sıkıntıdan mobilyaları kemiren ve belki de halının üzerine tuvaletini yapan bir yavruya ne demeli? Sahibi eve gelir ve kızgın bir şekilde köpeğini yaptığı yaramazlıklar yüzünden cezalandırarak disipline etmeye karar verir. Halbuki köpekler anı yaşarlar ve çağrışımsal hafızaları yoktur.
Köpeğin yüzündeki suçlu ifadeye dikkat çekerek kendini bir de haklı çıkarır. Aslında gördüğü korkudur. Kısa süre içinde yavru insanların yanına gitmenin halıda ne olduğunu bile hatırlamadığı bir noktaya sürüklenerek azarlandığı sonra da bir odaya kapatıldığı anlamına geldiğini öğrenir.
Bir kaç hafta sonra yavru bu sefer parka veya araziye götürülmüştür. Serbestçe koşturmasına , çevreyi tanımasına ve oynayacak yeni arkadaşlar bulmasına izin verilmiştir. Dönüş zamanı geldiğinde başlarda çağrınca yavru gelir ve akabinde bağlanıp eve götürülür. Kısa sürede yavru çağırılmanın oyun sonu anlamına geldiğini öğrenir. Bir daha ki sefere parkta köşe bucak sahibinden kaçmaya başlar. Yavru bunun harika bir oyun olduğunu düşünür. Hızla büyüyordur ve uzayan bacakları sahibini geride bırakacak hızı ona artık sağlamaya başlamıştır. Önce yoldan geçenlerce yakalanırsa da zamanla insanların hiç birine güvenilmeyeceğini anlar.
Yavru bir köpeğe gel komutunu öğretmek çok daha kolaydır. Sadece üreticinin bıraktığı yerden devam edersiniz. Yavru köpekler genelde günde bir kaç defa beslenir. Bu beslenme zamanları , gün içinde harcanmaması gereken bir kaç eğitim fırsatlarıdır. Köpeğiniz adını öğrenir öğrenmez işin içinde yiyecek varsa koşarak gelecektir. Bu arada en sevdiği oyuncakla oynamak yada çevrede olası bir dikkat dağıtıcı unsur varsa küçük bir ödül bisküvisi ile kandırılarak çağırılabilir.
Bunun yanında sert bir bağırma da bazı köpeklere yeterli olabileceği gibi bazıları için dikkate alınmazda olabilir.
Pek çok tipik cezalar köpeğin sizden korkmasından başka bir işe yaramaz yada tutarsız olarak uygulanması köpeğin size olan güvenini kaybetmesine yol açar.
Bir örnek verirsek ;
Köpek sizden uzakta iken defalarca çağırmanıza rağmen yanınıza gelmemekte ve sizde cezalandırmak için köpeğin yanına gideceksiniz ve kızgınsınız bu durumda ne olur?
İlk önce köpek sizin neden kızdığınızı bilmemekte, siz onun “gel” komutunu bildiğini zannetseniz de o bunu henüz öğrenmemiş olabilir.
Yanına gitmeniz ve cezalandırmanız köpeğe sizin yanına gitmenizin ve böyle davranmanızın çok kötü olduğunu öğretecektir.
Eğer aksi olsaydı siz sabır edip az bekleseydiniz ve çağırdığınızda köpek gelince ödüllendirseydiniz köpek bunu bir dahaki seferde hatırlayacaktı.
Fakat sizin köpeğin yanına giderek cezalandırmanız onun bir dahaki sefere de çağırınca gelmemesine sebep olacağından cezalandırmakla yapılması istenilen davranışın azalmasına sebep oldunuz.
Diyelim ki yine köpeğinizi parka veya araziye çıkardınız ve köpeğiniz ilgisini çekecek bir şey buldu. Çağırıyorsunuz gelmiyor. Sinirlendiniz. Köpeğinizin gelmesini bekliyorsunuz ama onun umurunda değil. Bu sefer yanına gitmiyor ve onun gelmesini bekliyorsunuz. Tabi ki her geçen dakika sizi daha da sinirlendiriyor. En sonunda köpeğiniz yanınıza gelmeye karar veriyor ve siz kendinize hakim olamayıp onu cezalandırıyorsunuz , köpek bunun nedenini yanınıza gelmekle bağdaştıracak ve bundan sonra ses tonunuzdaki değişiklikte bile yanınıza gelmekte tereddüt edecektir. İşte yine köpeği cezalandırmakla yapılması istenen davranışın azalmasına sebep oldunuz belki de tamamen bu komuta cephe almasını sağladınız. Halbuki yanınıza geldiği zaman gene ödüllendirseydiniz bunu bir daha ki sefere gene hatırlayacak ve yanınıza gelmek için çok istekli davranacaktı.
Tüm bunlardan sonra bir köpek sizi seviyorsa otomatik olarak gelecektir,değil mi? Belki! Aynı zamanda eline daha iyi bir fırsat geçerse gelmemeyi de seçebilir. Bu tamamen size kalmış. Sahibi olarak ona gelmenin isteğe bağlı değil her zaman eğlenceli olduğunu öğretebilirsiniz.
"Gel" komutunu öğretmenin en eğlenceli ve kolay yolu köpeğinizle birlikte oynayacağınız "Saklan ve Bul" oyunudur. Klasik eğitim türü olan köpeğinizi uzun ip ile çekmekten çok daha iyi işe yarar. Köpeğiniz ile açık arazide birlikte gezerken köpeğinize hissettirmeden bir ağaç , kaya yada bir çalı arkasına saklanıyorsunuz. Bu arada köpeğinizi izleyin ve köpeğin sizin ortadan yok olduğunuzu anlamadan önce, köpeğinizin adını söyleyerek "Gel" komutunu kullanın. Bu anda köpeğiniz sizi göremeyeceği için telaşa düşecek ve sizi kaybettiğini düşünerek heyecanlanacaktır ve işte bizde bu heyecanı ve bize bağlılığını kullanarak "Gel" komutunun anlamını köpeğimize öğretmiş olacağız.
Köpeğiniz büyük bir heyecan içinde size geri döndüğünde yada siz saklandığınız yerden çıkarak "Gel" komutu ile köpeğinizin size ulaşmasını sağladığız da köpeğiniz ile kısa ama heyecanlı , onun çok sevdiği bir oyunu oynamalısınız. Köpeğinizle yapacağınız bu oyun köpeği bu komuta istekli cevap vermeye teşvik edecektir. Mesela bunun için bir tenis topu kullanabilirsiniz. Ama bundan önce köpek tenis topu ile oynama alıştırılmış ve bundan büyük keyif alıyor olmalıdır. Eğer isterseniz küçük yiyecek parçaları da verebilirsiniz.
Küçüklükten itibaren köpeğiniz mutlaka bir oyuncağa alıştırılmalı ve bu oyuncak ile asla yalnız başına oynamasına izin verilmemelidir. Köpeğinize ancak sizle beraber olduğu zaman bu oyuncakla oynayabilmeli ve bu oyunlar kısa tutulmalıdır ki tadı damağında kalsın , bu oyunu sizle oynamaya can atsın. İleride bu oyuncak ödül amaçlı kullanılacak ve köpeğinizin bir çok komutu istekli yerine getirmesini sağlayacaktır.
Köpekler bez çekiştirmeyi de çok severler. Karşılıklı bez çekiştirmeye alıştırırsanız bundan da çok büyük keyif alırlar. Bu oyunu da köpeği teşvik etmek amacı ile kullanabilirsiniz. Ama oyuncakları asla ağzından çekiştirerek almayınız.
Diğer bir eğitim türü ise şu şekildedir. Köpeğinizle tenis topu yada başka bir oyuncak kullanarak çok kısa bir süre oynayınız ve onu heyecanlandırdıktan sonra oyuncağa ulaşmasını engelleyin. Oyuncağı ona gösterin, istesin ama oyuncağı alamasın . Sonra bir arkadaşınıza da köpeği tutturun. Yalnızca tutsun herhangi bir komut vermesin. Bu arada siz köpeğinizi çağırarak elinizdeki topuda heyecanlı bir şekilde göstererek aksi istikamete doğru koşun.
Bu arada köpeğiniz sizin peşinizden gelmek isteyecek hem sizle beraber olmak hem de oyun oynamak için onu tutan kişinin elinden kurtulmak isteyecektir. Siz belli bir mesafeye geldikten sonra tabii çok uzak olmamalı. "Gel" komutunu tekrarlayın ve aynı anda köpeği tutan arkadaşınızda yavruyu serbest bıraksın. Köpeğiniz size yaklaşırken elinizde tuttuğunuz tenis topunu köpeğin takip edebileceği şekilde bacak aranızdan yada yanınızdan hızlı bir şekilde yerde yuvarlayarak geriye doğru fırlatın.
İşte köpeğiniz "Gel" komutu ile hem sizi kaybedebileceğini hem de bu komuta cevap verdiğinde oyun oynayabileceğini anladı. Hem bu arada aport eğitimi de vermiş oldunuz. Önemli olan bu oyunu oynarken köpeğinizi sıkmamak ve köpeğinizin hala oyuna istekli olduğu anlarda oyunu keserek , köpeğinizin komuta cevap vermesini maximum düzeye çıkarmaktır. Özellikle küçük yaşlarda yapacağınız bu oyun ile ileride köpeğinizin "Gel" komutuna uymasını garantiye alabilirsiniz.
Unutmayın !
Köpeğinizi her zaman davet edici ses tonu ile onu karşılayın ve size gelmesine değecek bir kişi olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
Daima adil olun ve ne kadar güç olsa da yaptığı hiç bir şey için size geldiğinde onu cezalandırmayın.
Size gelmenin eğlenceli ve ödüllendirici olduğunu anlaması gerekmektedir. Böylece çağırıldığında güvenilir bir şekilde gelen bir köpeğe sahip olmanız daha kolaydır.
Ceza - Ne Zaman Uygulanmalıdır?
Köpeğin dost ve iş arkadaşımız olarak evcilleştirilmesinden onbeş bin yıl geçmesine rağmen cezalandırma hala bu yetenekli canlıların davranışlarını kontrol etmede ana yöntem olma özelliğini sürdürmektedir. Sanki acı , köpeğin zeka ve çalışma isteğini arttıracakmış gibi bu yöntem şimdiye kadar hiç sorgulanmadan kabul edilmiştir.
"Ceza" kelimesi sadece tırnakların çekilmesi yada gözlerin oyulması anlamına gelmemelidir. Aslında ceza, cezalandırılanda hiç bir gerçek zarara neden olmadan da gerçekleştirilebilir. Köpek eğitiminde "ceza" terimi "bir davranışın gerçekleşme şansını azaltan bir uygulama" olarak tanımlanır.
Aslında cezanın işlev açısından kavramsal karşılığı "düzeltme" olmalıdır.
Cezanın ilk kuralı cezalandırmaya çalıştığınız olayla yakınen bağlantılı olması gerektiğidir. Köpeğinizi halıyı ıslattığı için cezalandırdığınızı söylediğinizde köpek halıdaki ıslaklıkla ceza arasında bağlantı kuramayacak olursa sonuç sadece köpeğin sizin önceden kestirilemez davranışlarınız nedeniyle ilişkinize karşı güvenini kaybetmesi olacaktır. Tanımı gereği doğru şekilde kullanıldığında ceza her zaman hatanın gerçekleşme olasılığını azaltır. Bu nedenle hata sırasında köpek yakalanmadığı sürece asla cezalandırma (düzeltme) yapılmamalıdır. Yine de ceza bir probleme karşı nadiren en iyi çözümdür ve genellikle de yanlış uygulanır.
Cezanın ikinci ana kuralı tutarlı ve sürekli olmasıdır. Davranış bir kez elimine edildiğinde ise ardından yapmanız gereken köpeğinizin yapması gerektiği her hareket için onu ödüllendirmenizdir. Bu, onun motivasyonunu değiştirirken doğru davranışı korumasına yardımcı olacaktır.
Cezanın istenilen davranışlarda nadiren değişikliğe neden olmasına rağmen bazı insanlar etkililiği konusunda değişmez bir fikre sahiptir. Çoğu köpek cezalandırılmalarının ardından çoğunlukla korku ve güven kaybına itilmektedir.
Cezanın uygulanmasından çok öncelikle köpeğin davranışlarının iyi okunması ve hatalar gerçekleşmeden önce önüne geçilerek doğru davranışlarının pozitif yönlendirmeyle ödüllendirilmesi köpeğimizle ilişkilerimizi daha sorunsuz ve huzurlu bir düzeye yükseltecektir.
ASLA ÇOK ERKEN ÇOK FAZLA ŞEY UMDUĞUNUZ VE YAVRUNUN HAREKETLERİNİ YETERİNCE KONTROL EDEMEDİĞİNİZ İÇİN KÖPEĞİNİZİ CEZALANDIRMAYIN
Eğitimde yapılmaması gereken beşinci hata :
Asla bir komutu iki defa tekrarlamayın
Eğitimdeki en yaygın hataların başında komutların tekrar edilmesi gelir. Köpek oturmuyorsa otomatikman komutu tekrarlarız (otur-otur). Bir kaç tekrardan sonra köpeğe komutların en az bir kaç kez tekrarlanmadan itaat edilmeyeceğini öğretiriz.
Siz köpeğinizin inatçılığı ve tembelliğinden dem vururken köpeğiniz muhtemelen otur komutu yerine otur-otur-otur komutunu vermenizi bekliyor olacaktır. Bu durumun komik yanı ise her iki tarafından bir diğerinin yanıldığını düşünmesidir.
Bu karışıklığın ana nedeni insanların "dili" köpeklerden farklı görmeleridir. Köpekler kelimeleri bizim algıladığımız gibi algılamaz. Onlar kelimeleri belirli durumlarla alakalı sesler olarak görür. Hatamız köpeklerin sözlü lisanı anladığını ve komutların davranışların gerçekleşmesine neden olduğunu zannetmemizdir.
Köpekler onlara ödül ve azar getirtecek sözcükleri dinler. Ödül ve azarlama etkili olması için doğru zamanlamaya sahip olması gerekmektedir. İyi yada kötü davranışları tanımlayan kelimelerin tekrarı etkilerini arttıracağına azaltacaktır.
Öncelikle "uygulatamayacağınız hiç bir komutun verilmemesi" prensibini kabul ettikten sonra ilk komutu duymazdan gelen köpeğinizin bizzat kendiniz uygulamasını sağlamalısınız. İlk komutta oturmadıysa hemen elinizle oturmasını sağlarken ardından ödüllendirerek motivasyonunu pozitif yönde değiştirebilirsiniz. Komutun verildiği ilk anda itaatın ona ödül getirdiğini anladığında ağzınızdan çıkanlara daha dikkat edecektir.
Köpeğinizin sizin ilginizi kazanması için önce bunu hakketmesi gerektiğini ona hissettirecek olursanız oyun yada ödül istediğinde onlara ulaşması için sizi sevdiği ve saygı duyduğu yol gösterici bir lider olarak izlemesine yol açacaktır.
Doğada kuşun peşinden anayola fırlayan veya parkta gezerken bir kedinin peşinden yola fırlayan bir köpek nadiren ikinci bir şansa sahiptir. Bundan dolayı komutları tekrarlamaktan kaçınmalı , köpeğinizin tek komutta isteğinize cevap vermesini sağlamalısınız.
EĞİTİM KÖPEĞİNİZE SAHİP OLABİLECEĞİNDEN DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK SAĞLAYACAKTIR.
Köpek Eğitiminin Temel Taşları :
Her gün düzenli bir eğitim rutini oluşturun:
Eğitim seanslarının uzun olması gerekmez. 10-15 dakika yeterlidir.
Seansları eğitime yönelik tutun:
Yavrunun tüm dikkatini size veremediği ortamlardan uzak durun. Bu eğitim seansları eğlenceli olması gerekmesine rağmen amaç oyun oynamak değildir.
"Lider Rolünü" üstlenin:
Otoriter bir ses tonu yavruya eğitimin oyundan farklı olduğunu ve kontrolün sizde olduğunu anlatacaktır. Disiplinli ve tutarlı olun; fakat asla sinirliyken ya da aklınız bir şeye takılmışken eğitime başlamayın
Net ve uygulanabilir eğitim amaçları belirleyin:
Her dersten önce kesin; fakat mantıklı amaçlar belirleyin. Çok erken çok fazla şey ummayın. Küçük başarıların üzerinde yavaş yavaş ilerleyin. (Ailenizle ve çevrenizle eğitim aşamasını sürekli konuşup kimsenin aksi istikamette bir şey yapmasına izin vermeyin).
Her derste tek bir şey üzerinde çalışın:
Köpekler özellikle de belli ırklar sürekli tekrardan çabuk sıkılır. Her dersin bir başlangıcı ve sonu olmalıdır. Her dersi pozitif skorla bitirin.
Her seansta amaç edindiğiniz komuta bağlı kalın:
Yavrunuzu eğitirken önceki derslere de geri dönebilirsiniz; fakat bugünkü amacınız yürümek ise yürümek üzerinde yoğunlaşın. Yanlış yürüdüğü her seferinde yavrunun hatasını düzeltin doğru yaptığında ödüllendirin. Köpeğinizin sıkıldığını anladığınızda dersi doğru yaptığı son turda hemen bitirin.
Anında Ödüllendirin:
Bazı eğitmenler az miktarda ödül yiyeceği kullansa da hepsi eğitimde övgünün değeri konusun da hem fikirdir. Yavru söyleneni doğru şekilde yaptığında onu, heyecanlıdırıp disiplinini bozmadan , içten bir şekilde ödüllendirin. Yavrunun bir kez itaat etmesi oyuna başlayacağınız anlamına gelmemelidir.
Eğitimi oyundan ayırın:
Yavrunun aklını öğrenmesi gerekenler üzerinde tutmalı ve oyun ve eğitim arasına mesafe koymalısınız. İtaat ettiğinde onu ödüllendirin ve bol sevgi ve ödülü oyun sonrasına saklayın.
Tutarlılık - İyi bir eğitimin anahtarıdır:
Köpeğinizin eğitiminde amatör olabilirsiniz; fakat her seferinde eğitimi aynı şekilde yaparsanız tutarsız davranan tecrübeli bir eğitmenden daha doğru sonuçlar alırsınız. Genç köpek ses tonunuzdan eğitimde olduğunun farkında olmalıdır. Sık sık farklı ses tonları ve komutlar kullanırsanız köpek neden bahsettiğinizi anlamayacaktır.
Sabır, eğitimde en büyük erdemdir:
Tutarlılık kadar önemli diğer bir özellik de sabırdır. Ne kadar iyi bir köpeğe sahip olsanız da sonuçta o hala daha bir yavrudur. Sizin onayınızı ve sevginizi kazanmak için öğrenmeye gereksinimi vardır; fakat çok hızlı giderseniz iyi bir hayvanın karakterini bile mahvedebilirsiniz.
Yavrunuzla hemen eğitime başlamayın:
İster parka veya araziye götürün , ister bahçenizde çalıştırın , ister evde , ilk önce yavrunuza biraz oynayarak birikmiş enerjisini ve heyecanını üzerinden atması için zaman tanıyın. Heyecanının ve enerjisinin konsantrasyonunu negatif etkileyebileceğini unutmayınız.
Eğitime Başlamadan Önce ;
Disiplin:
Her zaman aynı komutu önce yavrunun ismini söyleyerek net bir şekilde söyleyin. Bebek gibi yada kısaltmalarla konuşmayın. Oyun saati sonradır. Şu an eğitimdesiniz.
Tutarlılık:
Köpek sahipliğinin diğer alanları gibi tutarlılık çok önemlidir. Erişkin olduğunda köpeğinizin yapmasını istemediğiniz her şeyi yavruyken belirleyip en baştan kontrol etmelisiniz. Yavruyken üzerinize atlayan, elbisenizi çekiştiren ya da yataklara çıkan bir köpek 30 kg'ı geçtiğinde aynı davranışları devam ettirmekte hiç bir sakınca görmeyecektir.
Net olun:
Aynı anda birden fazla komut kullanmayın: "Paşa buraya gel ve otur."sadece köpeğin aklını karıştıracaktır.
Anne modelini kullanın:
Unutmayın ki yavrunun ilk eğitimi bir uzman olan annesi tarafından başlatılmıştır. Onun örneğini izleyin;
Hataları anında düzeltin
Tutarlı olun
Asla sinirlenmeyin
İçten şekilde ödüllendirin
Daima sabırlı olun
Evet arkadaşlar görüldüğü gibi köpek eğitmek gerçekten sabır , zaman ve tecrübe isteyen çok meşakkatli bir iştir. Ama aldığınız sonuç tabii ki o kadar memnun edici ve gurur verici
olur.
VAKTİNİZ YOKSA, RUH HALİNİZ MÜSADE ETMİYORSA, SABIRSIZSANIZ KÖPEK EĞİTMEYE KALKMAYIN.
EN ÖNEMLİSİ KÖPEĞİ GERÇEKTEN SEVMİYORSANIZ, AİLENİZİN BİR BİREYİ GİBİ GÖRMÜYORSANIZ ONA TAM ANLAMIYLA NE BAKABİLİR, NE DE EĞİTEBİLİRSİNİZ.
Aradığınız ve sahip olmayı umduğunuz partneri bulmanız dileği ile,
Not :
Bir çok kaynaktan alıntı yaparak ve kendi tecrübelerim ışığında derlediğim bir yazıdır , faydalı olması dileği ile .....
Erdal ATAKAN.
SATILIK AMERICAN COCKER YAVRULARIMIZ
14 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder