10 Nisan 2008 Perşembe

KÖPEK IRKLARINDAN " SOKAK KÖPEĞİ "

BENİM ADIM "HOŞT"




Hoşt.Evet,benim adım bu.Çünkü herkes bana böyle diyor.Ama beni çağıranlardan da kaçmak zorundayım.Bunu kuvvetle hissediyorum.Nasıl hissetmeyeyim ki.?Çoğu zaman taşlanıyor,tekmeleniyorum.Anlamıyorum;hem çağırıyorlar hem de böyle yapıyorlar.Neden beni hiç sevmiyorlar?Bir çok kez gördüm.Bazılarını çağırdıklarında hem kovalamıyor,hem de bir şeyler veriyorlar geldi diye.Hiç unutmam.Bir keresinde parkta güzel birini görmüştüm.Güzel olmalı...Biraz tuhaftı ama tüyleri pırıl pırıldı.Çağırdıklarında ceplerinden çıkarıp küçücük birşeyi ona doğru attılari...Hemen önce davranıp kaptım,yutuverdim.Aman ne kadar güzel birşeyfi,anlatamam.Günlerce çöplerde o şeylerden aradım,bulamadım.
Şişman kasap bazen bana kemik atıyor.O kadar seviniyorum ki.Gerçi tekmeyi de eksik etmiyor ama,o kadar da olacak heralde.Attığı kemiklerde öyle sıyrılıp kazınmışki adeta parlıyor.Duymuştum ki,bir canavar varmış.Enflasyon mu ne...Önceden bu canavar kemiriyor olmalı.Acep şişman kasap onu neden besliyor?Her neyse...Kemikleri iyice kemirip un haline getiriyorum.Çeneye kuvvet.
Benim tasmam yok.Kendime sahip olmalıyım.Caddede karşıya geçerken özelliklee dikkat.Çünkü arabaların hepsi bir yöne gitmiyor nedense.
Babamı hiç tanımıyorum.Ama zavallı anneciğimi hiç unutamıyorum.Memeleri kocaman kendi zayıf,küçücük bir köpekti.Adı neydi bilmiyorum.Belki de hiç olmamıştı.İlk tanıştığım,sıcaklığı olmuştu.Demek ki doğduğumda hava çok soğuktu.Ya da bana öyle gelmişti.
İki kardeşim,acaba ne oldu?Zavallı siyah beyaz dişi kardeşimi bir çocuk boynuna ip bağlayarak sürüklemiş götürmüştü.Diğerini,bana benzeyenini ise kim aldı,ne oldu,bilmem.Güzel güzel oynarken bir köşede sırra kadem bastı.Gözden yitti gitti.Ah çaresiz anneciğim az mı ulumuştu arkalarından...
Bir gün,doğduğum sokağı tuhaf insanlar bastı.Ellerinde şimdi bile hatırladığım yiyecekler...Herkese ikram ettiler.Bir bolluk ki sormayın.Sormayın,çünkü herkes öldü.Anneciğim de öldü.Ben azıcık yemiştim.Küçüktüm ya,köpekler yasasına göre payıma o kadarcık düşmüştü.Beni de kurtaran o oldu.Ha,bir de mahalledeki küçük insanlar bana yoğurt yedirmişti.Bunun da payı olmalı.
Büyük şehirlerden bıktım.Konuşuyorlarken duydum.Güneye kaçacağız falan diyorlardı.Acaba onlar da öldüren yemi dağıtanlardan mı kaçacak?
Günün birinde serseri serseri dolaşırken garip bir yere rast geldim.Martılar ve kargalar vardı.Kediler de...Büyük bir siyah köpeğin hışmından korkarak dolaştım.
Burada insanlar da bir tuhaftı.İnanılmaz kokular içinde ellerinde çuvallar yerleri eşeliyor,oralarda derme çatma kulübelerde barınıyorlardı.Bazıları sıska atların çektiği arabalarla gelmişti.Ne bulurlarsa alıp alıp o arabalara atıyorlardı.Herhalde bunlar sokak insanları olmalıydı.Buralara çöplük denirmiş.Yaramaz köpeklerin gittiği bir cehennem varsa buraya benziyor olmalı.Zor kaçtım doğrusu.
Ben insanların içlerinden geçenleri seziyor gibiyim.Diğer köpeklerde böyle mi bilmem.Ama şundan eminim ki insanlar içlerinden hırlıyorlar.Durmadan hırlıyorlar.
Bir gün büyüdüğümde güzel bir ev köpeği olacağım.Tüylerim uzayacak prırıl pırıl...Sonra o güzel tatlı şeylerden atacaklar bana geldim diye...
Kışın üşümeyeceğim.Bir evin en sıcak köşesinde uyuyacağım.Pirelerim belki olmayacak.Sol kulağımın arkasına yapışmış ve bir türlü kurtulamadığım beylik kenenmden de kurtulacağım.O pis sokak kenesinden...
Güzel yemekler de yiyeceğim.Ancak yaşlandığımda ne olacak?Bazılarını uyutuyorlarmış.Yani ne demek?Bence öldürüyorlarda mahsustan öyle diyorlar.
Bende öldürülecekmiyim?
Sahi,ilerde gerçektende ev köpeği olabilecekmiyim?
Ruhi SARUHAN

Hiç yorum yok: