30 Haziran 2008 Pazartesi

KÖPEK

Link: sevenload.com




dostlarımız :)

KÖPEK BAKIMI

Bebek Bekleyen Çiftlere Tavsiyeler

Evinde ister safkan ister melez bir köpek besleyen ailelerin doğacak bebeğin neden olacağı ev içi değişikliklerine köpeklerinin uyum sağlamalarına yönelik eğitim tavsiyelerini içermektedir.
Bebeğinizin ve köpeğinizin sağlıklı ve uyumlu bir ilişki kuramayacağını düşünerek onu evden uzaklaştırmanız sadece olabilecekleri kontrol edemeyeceğinizi düşünmenizden kaynaklanıyor olabilir.
Büyüklerin köpeğin başkasına verilmesi konusundaki iyi niyetli ısrarları dünya çapında bunu başaran binlerce aileyi başarısız kılmamaktadır.
Köpeğinizin düzenli parazit tedavilerinin üç aydan her aya indirilmesi hijyen konusundaki endişelerinize rahat bir soluk aldırabilir. Ayrıca köpeğinizin yatak ve çocuk odası gibi bazı odalara girmesi sınırlandırılarak "köpeksiz bir bölge" elde edebilirsiniz.

ic parazitler e bakınız

*Durumu köpeğin gözünden görmek çok önemlidir. Vaktinin büyük bir kısmını sizle geçirirken birden bebek yüzünden kenara itildiğini hissetmesi tavır almasına neden olabilir. Bu nedenle bebeğin varlığı köpeğe pozitif çağrışımlarla empoze edilmelidir.
* Bebek gelmeden en az altı ay önce köpeğinizin sizden daha az ilgi görmesine alışmasını sağlayın. Köpeğin bakımının büyük bir kısmını eşinize devredebilirsiniz. Bu, bebek geldiğinde köpek değişikliğe çoktan alışmış olacağı için hiyerarşik kıskançlığı engelleyecektir. Oyun ve beslenme sırası gelinceye kadar kendi kendine yetmesini öğrenmesi gerekmektedir.
*Köpeğin aile hiyerarşisi içinde en altta olduğundan emin olunmalıdır. Evde karar verme yetkisi olduğunu düşünen bir köpeğin kontrolü tamamen elde olamaz. Lider olmanın yöntemleri için eğitim safyasına dönünüz.
*Bebek doğduğunda kıyafetleri köpeğinizin bebeğin kokusuna alışması için önceden eve getirilerek ödül ve okşamalarla köpeğe tanıtılmalıdır.
*Köpeğiniz çocuklara alışık değilse bebek doğmadan önce mümkün olabildiğince çok çocukla tanıştırılmasında fayda vardır. Önce korkmadan sakin sakin oturabileceğine güvendiğiniz 8-9 yaşındaki çocuklarla başlayın. Başta köpeği görmezden gelerek sadece yere ödül yiyecekleri düşürmelerini söyleyin. Böylece köpek çocukların iyi bir şey olduğunu öğrenecektir. Daha sonra sevmeye ve elden beslemeye devam edin.
*Daha sonra daha ufak çocuklara geçebilirsiniz. 3-4 yaşındaki çocuklar bunun için uygundur; fakat başta çevrede bağrışıp koşuşturarak köpeği heyecanlandırmayacaklarından emin olmalsınız.
*Köpeğiniz çevresinde çocukların varlığına alıştığında bebeklere geçebilirsiniz. Kucağında bebekleri ile arkadaşlarınızı size davet ederek gelişme sağlayabilirsiniz.
* Köpeğinizi sizi kucağınızda bir şeyle görmeye alıştırın.Bunun için gerçekçi ve tercihen ağlayan bir oyuncak bebek alıp onla ilgileniyor gibi yaparken yere ödül yiyecekleri düşürün.
Bu köpeğinizi çok heyecanlandırıyorsa başta köpeğin hiç ilgisini çekmeyecek bir nesneyle başlayın ve başta bebeğe yaptığınız gibi ona ilgi göstermeyin. Kendinizi biraz aptal hissetseniz de bir yastıkla başlamak iyi bir seçenek olabilir.
* Bebek doğmadan çok önce köpeğinizin üzerinize çıkmasını artık engellemeniz gerekiyor. Dört ayağı da yerde olmadığı sürece onu görmezden gelin. Üzerinize sıçradığında onları aşağı itmekten ya da konuşmaktan çok arkanızı dönün. Çünkü bu davranışları oyun olarak algılayabilirler.
* Köpeğiniz mamasını kıskanıyorsa bebek çevrede emeklemeye başlamadan önce bu huyundan vaz geçirmeniz gerekmektedir. Köpeğinizin öğününü küçük parçalar halinde verin. Her seferinde kabındakini bitirince yenisini eklemek için yanına gidip kabını önünden alarak onu küçük öğünler halinde besleyin. Böylece mama kabına yaklaşan insanları yemeğini çalacağından çok ona yeni mama getirdiği çağrışımı ile görmezden gelecektir.
* Oyuncaklar problem yaratabilir. Oyuncaklarını evin her yerine dağıtan köpekler kendininkilerle bebeğinkini ayırt edemeyebilir. Hatta paylaşım konusunda isteksiz davranması doğaldır. Oyuncakları etrafta bırakmak iyi bir fikir olmasa da ikisinin de oyuncakları birbirinden ayrılmalıdır. Ayrıca "bırak" komutu güvenliği arttırıcı bir tedbir olabilir.
* Bebek doğduktan sonra anne ne kadar bebek ile çok yakından ilgilense de köpek asla terkedilmiş ya da bir kenara itilmiş hissettirilmemeli ve düzenli egzersiz ve bakımı özenle devam edilmelidir.
http://www.sayfamiz.com/makale2.asp

KÖPEK

Köpeklerin Zekası

Çoğu kişi zekanın düşünme yeteneği ile alakalı bir özellik olduğunu düşünür. Bazıları daha da ileri giderek zekanın problem çözme yeteneği olarak görür. Çoğunluk ise zeki köpeğin komutları en iyi şekilde yerine getiren köpek olduğu konusunda hem fikidir. Onlar için zeka eğitilebilirliktir.
1950'lerde genetik ve köpek davranışı üzerine yapılan bir araştırmada Dr.John Scott ve John Fuller Beagle, Cocker Spaniel, Basenji, Shetland Çoban Köpeği ve Fox Terrierlerden oluşan beş safkan ve onların melezlerinin davranışlarını 12 yıl boyunca değerlendi. Bu çalışmanın bulguları bazı çok önemli sonuçlar ortaya çıkardı. Bu ırkların her biri verilen davranışta farklı beceri düzeyi sergiledi.

Büyük bir labirent kullanılarak yapılan testte Fox Terrier ve Shetlandlar başta düşük puanlar alırken Beagle ve Basenjiler büyük başarı kazandı. Beagle'ların üstün oluşunun ana nedeni gerçekte küçük avların bulunmasında önemli bir özellik olan çevrelerini süratle keşfetme yeteneklerinden gelmekteydi. Basenjiler tamamen farklı bir nedenden dolayı Beagle'larla aynı yüksek başarıyı elde ediyordu. Basenjiler etrafı araştırmada Beaglelar kadar etkili olmasa da bulmacayı çözmede görsel yeteneklerini kullanmışladı.

Normal olarak Beagle ve Basenjilerin Fox Terrier ve Shetlandlardan daha akıllı olduğu sonucu çıkabilir ki bu değerlendirme yanlıştır. Araştırma Fox Terrier ve Shetlandların tekrar sonucu kısa sürede öğrenerek problem çözebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermiştir. Beagleların labirent problemlerini daha hızlı çözmeleri onların daha zeki olduğu anlamına gelmemelidir. Tutarlılık arandığında Beaglerlar en arka sıralara düşmektedir.

Araştırmadan çıkarılacak en doğru değerlendirme bu ırkların birbirlerinden daha az ya da daha fazla zeki olmadıklarıdır. Çünkü hepsi genetik olarak farklı beceriler gerektiren görevleri yerine getirmek için proramlanmışlardır.

İnsanla yakın ilişki içinde çalışan pek çok av (tazılar hariç) ve çoban köpeğinin (sürü muhafizları hariç) eğitilebilirlik düzeyi, üretildikleri görevin bağımsız karar verme gereksinimi nedeniyle terrier, spitz ırkları ve iri sürü bekçilerininkiyle kıyaslandığında zekanın gerçek göstergesi olarak algılanabilir. Oysa kim bir terrierin zekasından şüphe edebilir? İri sürü bekçilerinin (Pirene Dağ Köpeği, Kuvasz, Kangal vs) ani kurt saldırılarına karşı çobanının müdahelesini beklemeden insiyatif kullanması eğitimlerini güçleştiren bağımsız bir keskin zeka göstergesi değil midir?

Model köpeğiniz bir Golden Retriever ya da bir Doberman ise tanımadan başka bir ırka sahip olmanız onların gerçek zihinsel potansiyelini değerlendirememeniz anlamına gelebilir. Değerlendirmeniz her ne olursa olsun çamaşır makinesini sizin için boşaltmasa da her köpek güvenilir ve terbiyeli bir dost olacak şekilde eğitilebilir.
http://www.sayfamiz.com/makale2.asp

KÖPEK BAKIMI

"NİÇİN" ve "NASIL" BİR KÖPEK İSTİYORUZ?

Keşke bir köpeğin sahibinin yanında olma nedenlerinden emin olduğu kadar biz de niçin bir köpek istediğimizden emin olabilsek. Genellikle içimizde daha çok sezgisel nedenler vardır. Samimi olduğu sürece bunların en haklı nedenlerin başında geldiğine inanıyorum. Köpeğini belli bir görevi yürütmesi ya da sadık bir arkadaşa sahip olmak için isteyenlerin de doğru köpek sahibi olabileceğini var sayabiliriz.
Gerçekte hayatımızı bir köpekle paylaşmaya karar verdiğimizde onla sağlıklı bir ilişki kurmanın yolu şu iki soruyu cevaplamaktan geçiyor bana göre. Bir köpeği "niçin" ve "nasıl" istiyoruz ? Niçin istediğimize dair soruların cevapları ikincisine göre daha net doğal olarak. Bir bekçi ya da av köpeği gereksinimlerden sadece ikisi. Daha derine inelim. Bir bekçi köpeği istiyorsunuz; ama daha çok saldırganlık göstermeden yabancıyı havlayarak haber vermesi yeterli sizin için. Bir Doberman ya da Rottweiler değil belki; ama dükkanda arkada çalışırken gelen müşteriyi kovalamdan sadece havlayarak haber verecek bir Pomeranian bu göreve gönülden talip olabilir. Ya av köpekleri? Sizce Cocker Spaniel ile İngiliz Pointer aynı avın köpekleri mi? Pek avcılıktan anlamam; ama kulüplerine göre ırk özellikleri tam örtüşmüyor. Çocuklarınıza oyun arkadaşı olarak Minyatür Pinscher yerine Standart Schanzuer'a ne dersiniz?
Gelelim "nasıl" sorusuna. Köpekleri istediğimiz zaman düğmesine basıp kapatarak ayak altından kaldırabileceğimiz bir çeşit eşya olarak mı görüyoruz yoksa asla büyümeyecek üç yaşında bir çocuğumuz olduğunun en başından itibaren farkında mıyız? Ailemizin bu yeni dostunun onun yaşamı boyunca davranışlarını etkileyecek zorlu geçecek bir eğitim ve olgunlaşma dönemi olduğunu, yaşamının son gününe kadar sürecek düzenli veteriner seyahatlarına ihtiyaç duyduğunu, gerek halınızın üzerinde gerekse henüz üzerindeyken düzenli tüy bakımının göreviniz olacağını şimdiden kendinize anlatmanız gerekiyor. Bu konuda kendinizin yanı sıra ev ahalisinin de işbirliğine gereksiniminiz var. Diğer bir önemli konu ise her ay kira, elektrik/su faturalarının yanı sıra onun mama ve olası diğer masrafları için de bütçe ayırmanız gerekmesi. Özellikle bunu hiç de hafife almayın. Oğlunuzun okul gezisi ile köpeğinizin sağlık sorunu arasında karar vermeniz bazen güç olabilir. Bu liste daha bilinçli bir incelemeyle daha da uzatılabilir.
Bu soruyu en sağlıklı biçimde cevaplamanın yolu gerçekçi davranmaktan geçiyor. Öncelikle yaşam tarzınız almayı planladığınız köpeğe uygun mu? Kaç kişi bir Dalmaçyalı ya da Irlanda Setteri sahibi olacak kadar hareketli bir yaşam sürüyor ya da hangimizin ev düzeni olarak dudaklarının iki yanından sevenlerinin gözünde sıra sıra inciler sarkan bir mastifle yaşamaya elverişli ? Ya kişiliğimiz ve bir köpekle daha önceki tecrübemiz ? Bizim için doğal olarak itaatkar bir ırk mı daha uygun yoksa inatçı bir terrierden veya Chow chow 'dan harika bir dost çıkaracak kadar tecrübeli miyiz?
Bir köpekle yaşamaya karar verdiğimizde yaşamı tamamiyle bize bağlı bir canlı ile bir birlikteliğin sorumluluklarının bilincinde olmamız gerekiyor. Öyle bir canlı ki hayatındaki tek lüksün sadece bizim yanımızda olduğu bir hayat sürüyor. Bunu ne demek olduğunun bilincinde değilseniz köpek yerine karşılığında size sonsuz bir sevgi ve sadakatla bağlanmayacak cansız bir şeye sahip olun. Köpekler tüm bunlardan çok daha fazlasını hakkediyor.

http://www.sayfamiz.com/makale1.asp

KÖPEK DAVRANIŞLARI

İşemek ya da İşememek

İşte bütün mesele bu. Köpeğiniz tuvalet eğitimini umursamıyorsa öncelikle kabul edin köpekler çişe bayılır.

İnsanlar büyük ölçüde sözlü ve yazılı dille iletişim kurar. Köpeklerin ise bir kaç farklı yöntemi vardır. Onlar vücut dilini kullanırlar. Ardından geniş vokal çeşitliği ile sesli iletişim gelir. Kokuyla iletişimde ise ağız kısmının, kulak ve kuyruk bezlerinin, vajinal ve anal sekresyonlar ile özellikle yapılmış idrar ve dışkının koklanmasıyla köpekler sayısız bilgi alış verişinde bunabilirler.

İdrar ile işaretleme, bölgesel mülkiyet ve seksüel çekicilik gibi çok önemli amaçlara hizmet eder. Bir köpek başka bir köpeğin idrarını koklayarak yaşını ve belki de kimliğini tanımlayabilir.

Testesteron erkek idrarının erkek gibi kokmasını sağlayan hormondur. Yavru köpeklerdeki çok düşük testesteron dört beş aylık olduklarında artmaya başlar. On aylıkken zirvededir ve onsekiz aylıkken normal erişkin erkek düzeylerine düşer. Bu sırada genç erkek köpeklerdeki testesteron seviyesi erişkin erkeklerden beş kez daha fazladır.

Bu nedenle idrarın kokusu genç erkeğin yaşını gizleyebilir. Yavru bir köpeğin kokusu oldukça belirgindir. Vücut yapısı, rengi, davranışı ve özellikle kokusu yaşını ortaya koyar. Sırt üstü yuvarlanıp bir kaç damla idrar kaçırması erişkinlere zararsız bir yavru olduğunu anlatır: "Hey koklayın şunu. Gördünüz mü ben sadece bir yavruyum ve size hiç bir zararım dokunmaz. Lütfen canımı yakmayın." Doğal olarak erişkin köpekler yavrulara töleranslı davranır. Ancak testesteron düzeyleri artmaya başladığında erkek yavruların davranışları erişkinlerce sınırlanmaya başlar.

Arsız Yavru

On aylık olduklarında genç erkeklerin idrarı hiper-erkek özelliği kazandığından diğer erişkin erkeklerde "Bu delikanlı hızla büyüyor. Sosyal düzenimizde tahta göz dikebilir. Hazır kontrolü kolayken ona patronun kim olduğunu göstersek iyi olur." tepkisine yol açabilir. Çoğu erişkin köpek bu dönemde yavruyu biraz tartaklayarak ona sürü içindeki yerini baştan öğretme yolunu seçer.

Bölgesine sahip çıkma kavramı savunmanın yanı sıra işaretlemeyi de içerir. Kurt sürülerinde yüksek konsantrasyonlu erkek idrarı sürünün bölgesi boyunca her tarafı işaretlemede kullanılır. Bu işaretleme alışkanlığı evcil köpektede benzer şekilde mevcuttur.

Farklı zamanlarda sahipleri tarafında bulundukları çevrede dolaşmalarına izin verilen köpekeler üzerine yapılan bir çalışmada bu tür bir işaretleme çok belirgin çıkmamıştır. Bunun yerine sürekli dışarda dolaşan köpekler evleri üzerindeki yolları düzenli olarak işaretlemişlerdir. Dolayısıyla çoğu işaretleme eve yakın yerlerde gerçekleşmiştir. Serbest dolaşan köpekler aktif olarak evlerinin bulunduğu bölgenin merkezini korumamışlar ve işaretlemenin bölgesel bir özellik göstermediği ortaya çıkmıştır. Evcil köpeklerde işaretlemenin bölge edinimi ve korunumyla alakalı olduğuna dair kanıt yoktur.

İşaretler diğer köpeklerin o bölgeye girmesinde belirgin bir engel teşkil etmemektedir.

Kesin olmasa da köpeklerin idrarlarından birbirlerini tanıdıkları söylenebilir. Erkek köpekler diğer tanıdıkları erkekler ya da kendisininkilere kıyasla tanımadığı erkeklerin idrarlarını daha çok koklayıp üzerine idrarını yaptığı bilinmektedir.

Bölgesel savunmanın muhalif göstergesinden çok evcil köpeklerin işaretlemeleri tanımadıkları bölgeleri kendi idrarıyla işaretleyerek tanıdık bir yer gibi kokmasını sağlamaktır. Benzer olarak insanlar da yeni taşındıkları evlerine kendilerine ait resimlerin asarlar.

İdrarla işaret bırakma sadece erkeklere has bir ayrıcalık değildir. Pek çok dişi de işaretlerken bazısı bunu yaparken bacak bile kaldırabilir. Dişinin idrar sırasında bacak kaldırması erkeğinkinden farklı bir özellik taşır. Erkek arka bacaklarını kaldırıp dikey bir objeye nişan almaya çalışırken dişiler çömeldikleri halde sadece bir yöne doğru idrarlarını yönlendirmeye çalışırlar.

Erkek köpekler özellikle de pro-österüs ya da ön österus dönemindeyse dişinin idrar kokusuna bayılır. Yine österus dişiler erkeğin idrar kokusunu severler. Erkek österus idrarı şevkle, yüzünde ciddi ve düşünceli bir ifadeyle koklar. Burada köpeğin düşündüğü şüphelidir. Beyni dururken daha çok koku nöronları çalışmaktadır denebilir. Österüs idrarı kokladıktan hatta bir miktar yaladıktan sonra erkeğin dişleri birbirine çarpmaya başlayabilir.Hayır, üşümüyordur. Bu hareket sıvı sirkülasyonunu vomeranasal organlara doğru ittiği sanılmaktadır. Koklayıp tadına baktıktan sonra muhtemelen köpek bir kaç defa dişinin idrarının üzerine kendi idrarını yapacaktır.

İşediğimize sevindim

Çiftleşme dönemlerinde dişiler daha fazla gezinip seksüel durumlarını ilan eden idrarları ile çevreyi işaretler. Ösrerus bir dişi, bir erkeğin idrarının üzerine kendininkini yaparsa o erkeğe daha açık bir mesaj yolluyor demektir. Buna cevap olarak dişinin idrarının üzerine kendininkini yapan bir erkek de benzerini yapıyor anlamına gelir. Ayrıca kendi idrarıyla österus idrarı gizleme amaçlı da olabilir. Bu erkek, sırrı kendine saklamayı tercih etmektedir.

Üreme süresince idrar hem mesaj iletici hem de cezbedici bir özellik kazanır. Erkek ve dişi köpekler idrarın kokusunda cinsiyet, seksüel durum, hatta kimlik tespitinde bulunabilirler. Karşı cinsler arasıdaki idrar yapımı çiftleşmeyi kolaylaştıracak şekilde karşılıklı heyecan yaratan özel bir mesajlaşma yöntemidir.

Benden Başkasına Sevdirmesin!

Bazı insanların köpekleriyle ilgili beklentilerini sorguladığınızda çoğunun yanında caydırıcı bir sözde koruyucu umduğunu anlarız. Bu köpek koşulsuz itaat eden ve kendisine sahibinden başkasına yaklaştırmayan mümkünse maço görünümlü bir köpektir. Köpeği yanındayken yollarda bir çeşit film kahramanı gibi hissetmeye gereksinim duyan bu insanlar show zamanı geldiğinde köpeğin yerli yersiz her yerde komutlarına nasıl da uyduğunu korku ve kıskançlık dolu gözlere sergileyebilmelidir. Onlar böylece saygı duyulan ve kıskanılan afili delikanlının görsel karşılığı olabilirler. Zayıf kişiliklerini bu sözde gücün arkasında güçlendirdiklerinin farkında değillerdir.

Bu tür insanların köpekleri aşağı yukarı hep aynı özellikler sergiler. Daha küçücük bir yavruyken insanlar ve muhtemelen diğer canlılarla pozitif iletişim kurmasına izin verilmediğinden yeterince güvenemediği insanlara karşı, sahibi duymasın ama, olacakları kestirememesinden kaynaklanan korku nedeniyle savunmacı bir saldırganlık sergiler. Bulunduğu durumun sitresini bile kaldıramayacağından hiç bir yerde kendini güvende hissetmemektedir. Dostu ve düşmanı ayırabilecek kadar bile insan tanımadığından şemsiyeyle yanından geçen yaşlı bir teyze bile saldırgan yanını tetikleyebilir. Komşunun köpeğiyle güvenle oynadığı için başını okşamaya gelen çocukları tehdit unsuru olarak görür. Belki de oynaması gereken o en şirin çağlarında karanlık bir odaya kapatma masalının bir kurbanıdır.

Daha da kötüsü de yaptıklarının bilincinde olduğunu düşünen sahibinin ve arkadaşlar arasında sözde kötü adamların kışkırtmalarıyla diğer hayvanlara ve insanlara saldırmaya cesaretlendirilmiştir. İnsanlar güvenilmezdir onun için. İnsanlar ona zarar vermeden onun onları tehditkar bir hırlama ile uzaklaştırmasında fayda vardır.

Oyun seçenekleri hep ısırma ve bedensel mücadele gerektiren itip kakmalı oyunlar olmuştur. Böylece yavru daha bebekken dişlerini ve bedenini kullanmayı öğrenir ve tanımadığı, saygı duymadığı insanları, özellikle de çocuk ve yaşlıları, domine etmeye başlar. Söylediklerine göre gerektiğinde ev ahalisine bile sahibini korumak için posta koymaktadır. Köpek erişkin olduğunda sonuçlarını göremedikleri trajik son, yavruya kendi bilinçsizlikleriyle öğretilmektedir.

İşte size cesur bir koruma köpeği. Daha içinde bulunduğu durumu bile sağlıklı değerlendirmekten aciz bırakılmış, insanlar ve diğer hayvanları ya bir tehdit ya da av gören övgüye değer aranan köpek.

Ne yazık ki sahibi ırkına göre değişse de 2 hatta 3 yaşından sonra olgunlaştığında parkta tanımadığı kişilerle top oynarken bile yan gözüyle hep ailesinin güvenliğini kolladığını hiç bilmeyecek. Bir aile köpeğinin profesyonel bir koruma köpeğinden ayıran özelliklerin ayrımına asla varamayacak. Büyük bir olasılıkla 3 yaşına gelmeden saldırganlığı kontrolden çıkıp bilinmeze gönderilecek.

Koruma köpeği eğitimi kesinlikle işin ehli profesyonel kişilerin işidir. Bu amaçla eğitilecek köpekler özenle seçilir; hatta üretilir. Koruma köpeği olarak kullanılabilecek ırklardan birini alıp eve getirmek istenen sonucu getirmeyecektir; ama ne istendiğini tam bilmeyen biri zayıf yanları ve getireceği potansiyel problemleri de değerlendiremez. Köpeği ısırmaya alıştırmak kolaydır. Önemli olan ne zaman ve nasıl sorularının kontrolünün tamamen sizin elinizde olmasıdır. Tehlike ve güvenli durumlar arasındaki farklı değerlendiremeyecek bir köpek patlamaya hazır bir bombadır. Bu tür bir eğitimin verilmesi ve bu tür bir köpeğe sahip olunması ehliyet gerektiren çok özel bir durumdur. Sokaklarda silahla gezmeye izin verilmediği bir toplumda kontrolü tamamen sizde olmayan bir silaha çevrilmiş köpek gerçek bir tehdittir. Ne yazık ki çoğunlukla suçlanan köpek hatta ait olduğu ırk olur.

Yaşadığımız toplumda köpekler dost insanlarca yaklaşılır olmayı bilmelidir. Bir marketin önüne bağlandığında menziline giren ilk kişiyi ısırması kimseye fayda getirmez. Bazı ırklar doğal olarak yabancılarla kolay dostluk kurmaz. Özellikle bu ırklar genç yaşta yanına yaklaşan insanların ona bir tehdit oluşturmayacağı öğretilmelidir. Gerektiğinde harekete geçmeyeceğini ummak ırkların yüzlerce yıllık geçmişlerini hafife almaktır. Yine de bireyler arasında farklılık olabilir. Bazı ırklar ise üretim amaçları doğrultusunda yabancılara karşı her zaman dostça davranır. Onların kalıtsal karakterini bozmak ona yapılacak en büyük kötülüklerin başında gelir.

Eve her misafir geldiğinde köpeğinizi bir odaya kapatmak zorunda kalmaktan, çoluk çocuk herkesin yanında olası bir kazanın stresinin altında ezilmekten ve parkta diğer köpek sahipleriyle huzur içinde bir sohbet edememekten kötü ne olabilir?

Köpeğin olumsuzlaştırılan yanlarından medet umarak bunların nedensizce övülmesi, bazen iyi niyetli bile olsa, ne yaptığını bilmeyen insanlar yüzünden aklımızdaki köpek imgesinin korkunç hikayelerle bulanmasına neden olmakta. Kendimizi doğru şeklide sevmeye öğrenmeden bir köpekten en iyisini bekleyebileceğimizi sanmıyorum. Onlar kendimize ve topluma olan bir yansımamızdır çünkü.
http://www.sayfamiz.com/makale4.asp

KÖPEK

YASAKLANAN KÖPEKLER

29 Ağustos 1999 tarihinde İspanyol Hükümeti Madrid için özel bir kanunun yürürlüğe gireceğini ilan etti. Kanun şehirde köpek beslenmesini ve belirli ırkların bakımını kurallara bağlama amacını taşımaktaydı. Bu kanuna göre artık Madrid'de apartmanlarda köpekler asansörlere alınmayacak; uzayabilen tasmalarla dolaştırılmaları ve çocuk parklarına girmeleri yasaklanacak; tüm köpeklerin şehir parklarındaki çeşme ve havuzlardan su içmelerine artık izin verilmeyecek; kişi başına maksimum 5 köpek beslenmesine izin verilecek; 25 Kg'ı aşan her ırk için yıllık 140.000 $ 'lik sigorta ücreti ödenmek zorunda kalınacak; köpek sahipleri fiziksel ve psikolojik olarak baktıkları ırka uygun olup olmadıkları konusunda testten geçirilecek ve 18 yaşın üzerinde olmak zorunda olacaklar.
Bir kaç ay önce tehlikeli oldukları karar verilen 13 ırk artık dışarda ağızları bağlı ve tasmayla dolaştırılacak. Şimdi ise bu liste 43'ye çıkarıldı:
Pit Bull, Doberman, Presa Canario, Rottweiler, Dogo of Bordeaux, Bullmastiff, Neapolitan Mastiff, Stafforshire Bull
Terrier, Amerikan Stafforshire Terrier, Tosa İnu, Fila Brasilerio, Dogo Argentina, İspanyol Mastifi, Vasco, Pastor
Mallorquin, Bouvier of Flanders (Belçika Sığır Köpeği), Husky, Chow Chow, Alman Çoban Köpeği, Danua, Malamut,
Presa Mallorquin, Tibet Mastifi, Airedale Terrier, Akita İnu, İsviçre Dağ Köpeği, Alano, Samoyed, Dev Schnauzer,
Komondor, Majorero, Mastiff, Pator de Beauce, Boxer, St.Bernard, Cane Corso, Bull Terrier, Pirene Dağ Köpeği,
Bergamosco, Briard, Kafkas Çoban Köpeği, Meramma Çoban Köpeği, Belçika Çoban Köpeği ve Siyah Rus Terrieri.
İngiltere'de 90'ların başlarında kabul edilen "Tehlikeli Köpek Yasası" ise Pit Bull ve Amerikan Stafforshire Terrier (İngiltere'de ikisi de aynı köpek kabul edilir) ile melezlerinin yanı sıra Tosa İnu ve Dogo Argentino'nun ülke sınırları içinde beslenmesini, üretilmesini ve ithalini yasakladı. Var olan köpekler de imha edilmedilerse kısırlaştırılıp dışarda ağızlıkla dolaştırılmaya mahkum edilidi. Kısaca bu ırkları besleyen herkes bir anda potansiyel birer silaha sahip insanlara çevrildi. Postacının açık bıraktığı kapıdan dışarı kaçan pek çok köpek ya da sadece pit bulla benzediği için danua melezleri vs dahil acımasızca uyutuldu. Ne ailelerin açtığı davalar ne de kampanyalar hükümeti durduramadı.
Irkları anlamanın tek gerçekçi yolu onların üretim amaçlarını dolayısıyla kalıtsal olarak geçmişlerinde onlara kazandırılan potansiyel davranış biçimlerini net bir şekilde ortaya koymaktır. Onların üretim amaçları çevrelerindeki canlılar ve koşullara karşı genel tutumlarını belirler. Bir Golden Retriever caddede hiç tanımadığı biri tarafından okşanmaktan hoşlanırken Kuvazs mesafesini korumayı sürdürecektir. Collie diğer hayvanların arasına karışmaktan rahatsızlık duymamasına hatta içgüdüsel olarak onları gütmeye başlamasına rağmen Dogue de Bordeaux diğer hayvanlara aynı töleransı göstermeyecektir.
Bireysel farklılıklar, kalıtsal ırka ait davranış biçimleri bir yana, yine de bir köpeği diğerinden ayırır. Bu nedenle kavramsal olarak tek bir köpek ya da ırk değil aslında bireysel farklılıkları olan farklı köpekler vardır. Aynı batımdan çıkan beş yavrunun beşi de bir değildir. Her biri farklı ortamlar için ideal köpeklerdir. Yanlış eşleme ve eğitim istenmeyen olaylara neden olabilir.
Bir ırkta karar kıldığınızda birbirinize ne kadar uygun olduğumuzu çok iyi tespit etmemiz gerekir. Tecrübesiz ve nisbeten daha yumuşak karakterli bir kişiyseniz dominant ırklar yerine daha mülayim olanları seçebilirsiniz. Belirli bir ırkta gerçekten kararlıysak da kardeşler arasındaki yine en yumuşak başlı olanı en uygun seçim olabilir. Tabii ki yavruyu burada gidip kaynağı belirsiz bir pet shop yerine profesyonel bir üreticiden aldığınızı farz etmek durumundayım.
Aynı köpeği yetiştiren iki farklı insan tamamen iki farklı köpek ortaya çıkarabilir. Doğru parçaların birleşmesi ve doğru eğitim, köpeklerin takdir ettiğimiz en iyi yanlarını ortaya çıkarırken olası nahoş kısımları elimine eder.
Bu şartlarda, sayısız ailede kendini sevdiren güvenilir bir ırk yanlış ellerde fiziksel ve zihinsel yetenekleri çerçevesinde bir kabusa dönüşebilir. İnsanların neden oldukları tüm bu tatsız sonuçların sorumluluğunu köpek tek başına taşır ve adı "sözde uzmanlarca" vahşiye çıkar.

Ne yazık ki hükümetler köpek sahiplerini kontrol edemedikleri için besledikleri köpek ırklarına sınırlamalar getirerek üzücü olayların meydana gelmesini engellemeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de belirli bir ırkın adının gözü kanlı vahşiye çıkarak adına karanlık methiyeler yazılması insanların Hollywoodvari yaklaşımlarından başka birşey değil. Bilinçlendirme tek çözüm. En büyük tehlike ise bildiğimizi sanarak bilinçsiz yargılara ulaşmak.

Gitgide yanlızlığımızı büyüten dünyanın karşısında bir köpeğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Tek istekleri bizi memnun etmek olan bu inanılmaz canlılar onlara sunulan görevleri hevesle yapmaya hazırlar. Her ne olursa olsun.Kimi onları dişleri, kimiyse televizyon seyrederken karnını yastık olarak kullanmak için beslemekten kendini alamıyor. Acaba siz hangisisiniz?
http://www.sayfamiz.com/makale5.asp

KÖPEK BAKIMI

Üretmek mi, Yavru Almakmı?

Bu iki kavramı birbirine karıştırmak safkan köpeklere uzun vadede yapılacak en büyük kötülüğün başında gelir. Yaşamımızı bir köpekle paylaşmaya karar verdiğimizde onun ne olduğu gerçekte önemli olmayabilir. Doğru kişiyle buluştuğunda her köpek sadakat ve sevgi üzerine insanlığa örnek teşkil edecek doğuştan gelen erdemelerle doludur. Ancak, köpeğin evcilleştirilmesinden bu yana farklı coğrafyalarda farklı amaçlarla üretilmiş safkan köpek ırklarının korunması ve değişen yaşam ve gereksinim koşullarına uydurulması amacıyla üretimin devam etmesi gereklidir.

Safkan köpek üretimi uzun tecrübe ve ciddiyetin yanı sıra profesyonellik gerektiren bir uğraştır. Amaç, köpeğin mürvetini görmekten çok sevip değer verilen ırkın gelişimini sağlamak olmalıdır. Bu da ciddi bir araştırma, diğer üreticilerle profesyonel alanda etkileşim ve ırkının birbirine mümkün olan en uygun örneklerine sahip olmakla başlar ; ama burada bitmez. Nesiller içeren bir üretim programı geniş maddi olanaklar gerektirir.

Anti-profesyonel, belki iyi niyetli ; ama çoğunlukla kolay para kazanmayı amaçlayan arka bahçe üreticileri ırka zarardan başka bir şey getirmez. Hamilelik, doğum ve yavruların emzirme dönemleri inanılmaz maddi kaynak isteyen olaylardır. Tabiki her şeyin yolunda gittiğini düşünürsek. Doğumun ölüm de getirebileceği unutulmamalıdır. Yavrular için uygun aileleri de doğumdan önce ayarlamanızda fayda var. Dünyaya gelmesine izin verdiğiniz her yavrudan işler ters giderse ömür boyu da sorumlu olduğunuzu unutmamayı da listeye eklerseniz hiç bir şeyin dişi ve erkeği yan yana koyarak kendiliğinden hallomayacağını anlatabildiğimi umuyorum.

"Yavru almayı" değil; ama "üretmeye" karar verdiğiniz bir ırkın bu amaca hizmet edecek en iyi örneklerine sahip olmadan önce gerçekçi üretim amaçlarının baştan belirlenmesi gerekmektedir. Ana amaç tabii ki en baştan itibaren gönül verdiğiniz ırkı yarınlara götürecek standartlarına en yakın köpekleri üretmektir. Standartlar bir ırkın nasıl davranması ve görünmesi konusunda örnek teşkil eder. Her ırk kendine ait standartla uyum içinde üretilir. Zamanla belirli değişiklikler standartlara getirilirse ırk değişen kurallara uydurulur. Bu başta da belirttiğim gibi nesiller alabilecek bir çalışmadır.

İlk kriter kesinlikle köpeğin karakteri üzerine olmalıdır. Nedensiz saldırganlık gösteren, insanlara güvenmeyen ve içinde bulunduğu her hangi bir durumun stresiyle başa çıkamayacak kadar huzursuz ve aksi köpekler konformasyon olarak ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar kesinlikle üretimde kullanılmamalıdır. Her ne kadar doğan her yavru boş bir kağıtsa da o kağıdın kalitesi kesinlike kalıtsaldır.

Köpeğin üretim amacı akıldan asla çıkarılmadığı sürece korunması gereken ırksal fiziksel ve zihinsel yapısı genel hatlarıyla ortaya çıkacaktır. Bir iş köpeği ise çalışma kapasitesini kaybetmiş ve sadece görüntüsünü taşıyan bir köpek onu özel yapan köklerinden uzaklaşıyor demektir. Özellikle de Alman Köpek Klubü'nün iş ve çoban köpeklerinin üretimine izin vermeden önce onları belirli testlerden geçer puan almak zorunda bırakıp sınamaları bu ırkların yeteneklerini kaybetmeksizin yeni nesillere genlerini taşımasını sağlar. Aynı kriterler bir terrier ya da av köpeği için de geçerlidir. Sorumluluğunun bilincinde bir üretici köpeğinin ne için üretildiğini unutmaz. Avla ilgilenmeyen bir Pointer ya da tüm gün koltukta uyuklamayı seçen bir Border Collie yavrularına geçirmeye değecek o en önemli özellikten mahrun demektir.

Üretmeyi planladığınız köpeğin karakterinden emin olduktan sonra fiziksel özellikleri ikinci önemli kriter olarak önümüze çıkar. Yine üretim amacı göz önüne alındığında köpeğin o amacı en iyi şekilde yerine getirmek için nasıl bir konformasyona sahip olması gerektiği sorusunun cevabı köpeğiniz için bir ayna olmalıdır. Bir sürü bekçisi keskin koruma güdüleriyle desteklenmiş güçlü ve caydırıcı boyutlardaki fiziğine güvenmek zorundadır. Hacim kaybetmeye hatta iriliğin bilinçsizce övüldüğü durumlarda fazla irileşmesine müsade edildiğinde köpek görevini yerine getiremez olabilir. St.Bernardların 18. yüzyılda hastalık sonucu nesilleri tükenme tehlikesine karşılık Newfoundlandla melezleyerek kurtarılmasından sonra ırk ilk defa bu yeni kan nedeniyle uzun tüylerle tanışmıştı. Ne yazık ki uzun tüyler tipi altında kolaylıkla kar ve buzla kaplandığından Alplerdeki keşişler tarafından uzun tüylü yavrular ev köpeği olarak hediye edilirken sadece kısa tüylü St. Bernard'lar görevlerine kaldıkları yerden devam etmiştir.

Bir üretici, köpeğine baktığında sadece dıştan nasıl göründüğüne değil o şekilde görünmesini sağlayan iskelet ve kas yapısının da nasıl biçimlendiğini de görecek kadar bilgili ve tecrübelidir. Ön ve arka bacak kemiklerinin omuz ve kalça ile ve birbirleriyle yaptıkları açılar, topukların yerle mesafesi, bacakların birbirine parallelliği vs hayvanın hareket yeteneğini belirler. Hareket mekanizmasını çalıştıran parçaların tek tek ve kollektif olarak nasıl olması gerektiği bilinmediği sürece de bu çok önemli değerlendirme de başarı elde edilemez. Daralan açılar bacakların yeri rahat adımlarla kavrayamamasını, adalelerin doğru şekilde örülmesine imkan vermediğinden köpeğin yeterli etkinlikte hareket edememesine neden olacaktır.

İnsan tüm bunları bilmeden cahilliğin verdiği cesaretle kolaylıkla yola koyulabilir. Bilinç, başarı konusunda endişeyi de birlikte getirecektir.

Eğer gerçekten kararlıysanız üretim için alabileceğiniz standartlarına uyan en iyi köpeği almalısınız. Bu ne kolay ne de ucuz bir şeydir. Kesin olan bir şey varsa pahallı köpek en iyisi değilse de ucuzu üretim için fiyasko getirecektir. Kesinlikle bir akıl hocasına gereksiniminiz vardır. Bu kişi son on yıldır evinde çeşitli ırklardan köpek besleyen ya da eğiten biri değil o ırkla yıllarını geçirmiş ve hatta şanslıysanız üretmiş biri olmalıdır. Köpek yarışmalarını gezin. Tanışabildiğiniz kadar bu konuyla ilgili birileriyle tanışın. Kitaplar okuyun. Bunca çaba ve zaman sonuca değecektir.

Zamanla aynı ırka ait köpeklerde bile bireysel farklılıklar olduğunu fark eder duruma geleceksiniz. Standardına uymasına rağmen yüz ifadelerinde ya da fiziksel yapılarında bir diğerine göre tercih ettiğiniz bazı özellikler bulacaksınız. Doğru yoldasınız. Şimdi üretmek isteyeceğiniz köpeğin neye benzemesi gerktiği konusunda hedefleriniz netleşmeye başladı işte. Şunu unutmayın ki özellikle de kendi ürettiği kandan bir damızlığı size satmadan önce üretici sizden belirli garantiler isteyebilir. Emin olun çocuklarım dediğiniz köpeklerinizin yavrularına yuva seçerken de müşterilerinizi siz de böyle sorgulayacaksınız. Bu arada sizin de cevaplanmasını isteyebileceğiniz belirli sorular kesinlikle olmalıdır. Her üreticinin ürettiği köpekte öncelikle sahip olmasını istediği belirli özellikler vardır. Bunları öğrenin. Şunu asla aklınızdan çıkarmayın ki mükemmel köpek henüz doğmadı ve muhtemelen de hiç doğmayacak. Köpeğinize eş seçerken siz de bu konuda dürüst olmak zorunda kalacaksınız. Zayıf ve güçlü yanlarını dürüstçe belirlediğinizde neyin peşinde olduğunuz konusunda daha net cevaplar elinizde olacaktır. Hayalinizdeki köpeği ya da hayalinizdeki köpekleri üretmenizi sağlayacak potansiyeldeki köpekle eve dödüğünüzde başarılar kadar riskler ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir geleceğe yelken açtınız demektir. Kimse üç aylık bir yavrunun şampiyon olacağını size garanti edemez. Potansiyelini değerlendirebilir; ama inanın bu küçük yaramazlar erişkin oluncaya kadar çok değişir. Üretim için alacağınız köpeğin erişkin olarak neye benzeyeceği daha belirgin olduğunda satın alınması daha tavsiye olunur bir durumdur. İki şampiyonun yavrularının da şampiyon olacağını hayal etmek biraz tecrübesizlik ve iyimserlik örneğidir. Pedigrilerin yakından incelenmesi, eş olarak seçilmesi planlanan köpeğin bir damızlık olarak performansı, kastım tabiki olumlu özelliklerini ne kadar ölçüde yavrularına geçirebildiği, eşler arasındaki fiziksel artı ve eksilerin uyumu doğru karar vermede ilk ele alınacak kriterlerdir. Bunu da uzun geceler kafa patlatmadan belirleyemeyebilirsiniz. Yine bir uzman yardımı tavsiye edilir.

Tüm bu anlatılanları genetik konusunda bir kaç kalın kitap devirmeden halledebileceğinizi düşünüyorsanız lütfen kumar oynamayın. Irkta hetero ve homozigot genlerin ne olduğu gibi konular iyi anlaşılmalıdır. Üreticiler köpeklerinin genetik saflığını ya da homozigot oluşunu dolayısıyla fenotiplerinin önceden kestirilebilirliğini arttırma üzerinde yoğunlaşırlar. Ürettiğiniz köpeğin genetik yapısına, sahip olmasını istediğiniz özellikleri ne kadar koyu harflerle yazmayı başarırsanız yavrulardaki kalıtsal tutarlılık da o kadar güçlü olur.

Asla atlanmaması gereken ve belki de tüm üretim programınızı kökten değiştirmek zorunda kalabileceğiniz diğer bir etmenden bahsetmeden sözümüzü bitirmemeliyiz. Her ırka has kalıtsal bazı hastalıklar mevcuttur. Fiziksel ve zihinsel sağlığın korunmasında bu hastalıkların üretim programındaki olası varlıklarının tespit edilmesi hayati önem taşır. Bir köpek fiziksel olarak ne kadar doğru görünümde olursa olsun kalça çıkığı, progresif retinal displazi, kalp kapakçıklarında problem, sağırlık ya da bakır metabolizmasında bozukluk gibi genetik olarak ebeveynlerinden geçen bir anormalliğe sahipse tüm yapmanız gereken onu derhal kısırlaştırarak üretim programınızdan çıkarmak ve bu sorunun geçmişte nereye kadar uzandığının mümkünse genetik haritasını çıkarark belki de herşeye yeniden başlamaktır. Pedigri bu nedenle önemlidir. Yavrunun soy ağacının bilinmesi onun geçmişi hakkında ayrıntılı bir biçimde tutulmuş kayıtların yardımıyla değerlendirmeler yapmanıza imkan sağlar. Bu bulunmaz bir veri kaynağıdır. Bu hastalıkların tespitinde DNA da dahil olmak üzere çeşitli testler neyseki mevcuttur. Bu raporlar sizin garanti kaynağınız olacaktır.

Başta da dediğimiz gibi dünyaya gelmesine izin verdiğiniz her yavrudan gerektiğinde ömür boyu da sorumlu olduğunuzu unutmamalısınız. Bir ırka gönül verdiğinizde ülke hatta dünya çapındaki özellikle de aynı ırktan tüm köpeklerin özenle ve olması gerektiği gibi bakılmasını istersiniz. Sokakta tek bir soruya zincirleme onlarca cevap yağdırırsınız. O ırka karşı kendinizi sorumlu hissedersiniz. Bu doğru motivasyon noktasıdır. Para kazanmak umrunuzda değildir. Köpek üretimi zaten pahallı bir hobidir ve kimse çocuklarını satarak köşeyi döneceğini hayal etmez. Aksine testler, aşılar, olası hastalıklar, beslenme, showlar için pahallı seyahatlar hatta telefonda yapılan uzun bilgi verci görüşmeler bile kazanılandan fazlasını götürür. Üretici yine de mutludur. Çünkü sattığı yavrular özenle bakılacaklarını bildiği yeni bir aile bulmuştur. Aksi halde her ırkın adına ve onun korunması ve geliştirilmesi için kurulmuş kulüplerinin organize ettiği kurtarma gönüllüleri bu köpekleri tespit ederek yanlarına alır, rehabilite eder, kısırlaştırır ve yeni yuva bulur. Tüm bu uğraş para kazanmak bir yana cepten karşılanan tüm masrafların ardından ırkı korumaktır.

Köpek üretimi bilim ve sanatın kaynaştığı çok özel bir uğraştır. Ciddi bir tecrübe, bu konuda çok özel bir yetenek, inanç, bağlılık ve hatırı sayılır bir maddi kaynak ister. Şirin bir köpeğin olacak yavrularının hayalinin tüm bu anlatılanları unutturmasına izin verilmemelidir.

Genlerle Oynamak Değil Seçici Üretim
Irka yabancı olanlar Shar-pei'nin buruş buruş derisine baktığında tanıdığı hiç bir köpeğe benzetemez önce ve genleriyle oynana oynana köpeklerin ne hale getirildiğini esefle geçirir içinden. Beyaz İngiliz Bull terrierin yumurta biçimindeki oval kafası üzerindeki küçücük içe kaçmış gözlerini gördüğünde de aynı şeyi düşünmekten alamaz kendini. Bu garip köpekler sadece daha önce görmedikleri için tanımayanlarınca laboratuvarlarda üretilmiş yaratıklarla bir tutulur. Sanki bir punduna getirip dışarı çıkarılmışlar ve bazı garip zevkli insanlarca evlerde üretilerek güzelim Collie ve Alman Çobanlarının yanında yeni ve egzantrik birer ırk olarak bize yutturulmaya çalışılmaktadırlar.

Safkan ırkların içgüdüsel kişilik özelliklerinin yanı sıra fiziksel özellikleri de üretim amacına hizmet eder. Çin'in eski döğüş köpekleri olan Shar-pei'ler bedenlerine bir kaç numara büyük gelen derilerini arenada rakiplerine yem olarak sunarak daha güçlü gerçek bir ısırıkla zafere ulaşmayı amaçlarlardı. Eski Çinliler Shar-pei'leri bilinçli olarak bu fiziksel özelliklerde üretmişleridir. Eminim ki ırkın ilk örnekleri bu denli abartılı deri özelliği göstermiyordu.

Üretim amaçları belirlendikten sonra istenen özellikleri gösteren ya da bu özelliklere yatkın anne ve babalar üretimde kullanılarak nesiller sonra istenilen köpeğe ulaşılabilir. Genetik prensip hep aynıdır.

Her ne kadar 1835'de ilk defa bull terrierler show'larda görülmeye başladıklarında bu günkü ilginç görünümlerinden uzak olsalar da 1950'lerde çok tutulan show birincisi bir köpekle birlikte eğimli kafa standardı kabul görerek üreticileri sürekli daha eğimli kafalı bull terrierler üretmeye yönlendirmiştir. Sanıldığı gibi bull terrier ne köpek domuz melezi ne de başka bir tür kanı taşımaktadır. Doğa, türler arası ürmeye izin vereceği bir düzen sahip değildir.

Alman Köpek Klubü, özellikle de iş köpeklerinin (Alman Çoban Köpeği, Rottweiler, Dev Schnauzer vs) üretimine izin vermeden önce anne ve babanın itaat başta olmak üzere belirli testleri başarıyla tamamlamış olması kuralını getirir. Böylece kendini kanıtlamış ebeveynlerden yüksek çalışma potansiyelli yavruların üretimi sağlanır. Doğru eğitimle bu köpekler beklenen çalışma verimini sahiplerine sağlar.

Alman Çoban Köpeği 100 yıllık bir maziye sahip olmasına rağmen bu dikkatli ve seçici üretim prensipleriyle köpek dünyasının çok yönlü yıldızı olmayı başarmıştır. Profesyonel üretici ve eğitmenlere göre iyi bir iş köpeği "üretilirken" nadiren "eğitimle" elde edilir. Profesyonel üreticiler bu nedenle büyük önem taşır. Aldığınız yavrunun anne ve babasını görülmesi, onların aile ya da iş köpeği olarak değerlendirilmeleri hem yavrların doğru sahiplerle buluşturulmasını hem de üretilen köpeklerde korumak istenilen özelliklerin muhafaza edilerek yeni nesillere aktarılmasını sağlar. Dikkatsizce yapılan üretimler ırka zarardan başka bir şey getirmez.

Seçici üretim at, büyük ve küçük baş çiftlik hayvanları gibi diğer evcil hayvanların da üretiminde de büyük rol oynar. Zayıf yanların nesiller içinde elimine edilip, korunması istenen özelliklere sıkı sıkıya bağlı kalınarak ırkların sürekli geliştirilmesi amaçlanır.

İleriyi gören bir bakış açısıyla üretim tecrübesine sahip olunması, "genetik prensipler" ile korumak ve elimine etmek istenen özelliklerin bilinmesi gerçek üreticileri sıradan arka bahçe üreticilerine ayıran en tartışılmaz erdemleridir.

http://www.sayfamiz.com/makale4.asp

KÖPEK BAKIMI

Şöhret Bir Irk İçin Istenmeyen Şeydir?

1960'lar Afgan Tazılarının moda olduğu yıllardı. Dergilerde "Bu sarışınları tanıyor musunuz ?" başlıklarıyla ırkın uzun düz tüyleri arkadan bakıldığında zarif bir kıza benzetilmesine neden oluyordu? Pek çok insan bu aristokratik görünüşlü köpeklerden birer tane almak istedi. Oysa Afgan Tazıları adından da anlaşıldığı üzere Afganistan'da tavşan benzeri avları keskin gözleriyle tespit edip inanılmaz hızı ve manevra gücüyle avlamak için üretilmiş gerçek bir av köpeğiydi. Hatta dağlık gölgelerde Kar Parsları için bile kullanılacak kadar görevini ciddiye alan yaman bir avcıydı. Ne yazık ki Müslüman bir ülkeye has bir ırk olduğu için çadırlara kabul edilmeyen, insanlarla av dışında fazla ilişki kurmayan bu köpek bağımsız, sahibinden çok kendi insiyatifiyle hareket eden gerçek bir karaktere dönüştü. Bu hayranlık verici güzellikteki ırk şehre geldiğinde gerçek bir tazı olarak geniş alanlarda koşmak, av güdüsünü tetikleyen küçük hayvanları kovalamak, itaat umulduğunda sağırı oynamak gibi bağımsız Afgan karakteriyle umulanı çoğu insan için vermedi. Sonuç pek çok Afgan Tazısı ideal aile köpeği olmadığı için evini kaybedip meçhule yollandı.

19. yüzyılda Jack Russel Terrierler ateş parçaları olarak diğer terrierler gibi kemirgen ve özellikle tilki avında kullanılmak üzere üretildi. Tilki tazıları ininde sıkıştırdığı avlarını Jack Russel'a teslim edip inindeki bu vahşi hayvanlarla başa çıkması konusunda gözleri hiç arkada kalmadan avın tamamlanmasını bekliyorlardı. Küçük hayvanları inlerinde öldürmek için üretilmiş bu köpekler kendine sonsuz güvenen, agresif ve bağımsız düşünebilen bir karakter olması gerekmekteydi. Hollywood 'un Maske'si ile birlikte birden herkes bir Maylo yani Jack Russel sahibi olmak istedi. Filmde akşama kadar koca şehrin ortasında sahibini sessiz sedasız bekleyen bu akıllı köpek gerçekte bir Jack Russel karakterini hiç de yansıtmıyordu. Jack Russellar yavruluklarından itibaren dikkatle sosyalleştirilip eğitilmesi gereken gerçek bir iş köpekleridir. Siz ona bir iş vermezseniz o mutlaka kendine yapacak bir iş bulur. Yanlız kaldığında ya da bağımsız ve özgür düşünen karakteri tecrübeli biri tarafından kontrol edilmediğinde sürekli havlayan, saldırgan ve hiper aktif bir köpeğe dönüşebilir. Dışarda onu harika bir av terrieri yapan özellikleri evde sizi çaresiz bırakabilir.

101 Dalmaçyalı filmi tekrar çevrildiğinden beri özellikle Amerika'da artan ilgiden payını almak isteyen fırsatçı insanların ürettiği binlerce Dalmaçyalı kısa süre sonra tıpkı Afgan Tazıları gibi hareket ve ilgi isteyen köpekler olarak kapı önüne kondu. Aşırı popülasyonları nedeniyle çaresiz yetkililer tarafından çoğu uyutulmak zorunda kaldı. Bir Dalmaçya üreticisi yüksek tirajlı köpek dergilerinin birinde "Artık her yerde benek görüyoruz " figanlarıyla aşırı üretimi protesto etmeye çalışıyordu. Bir Dalmaçyalı yakın aile ilişkisinin yanı sıra gün içinde uzun kır koşularına gereksinim duyan tam anlamıyla aktif bir köpektir. Evde sizinle televizyon seyretmesini beklemeden önce onla uzun yürüyüşleri göze almanız gerekmektedir.

Sanırım bu sefer de biraz abartılmasına rağmen Beethowen 'ın St.Bernard karakteri evde yavru bir köpeğin neden olabilecekleri konusunda nispeten daha gerçekçi bir profil çizmektedir. Turner&Hooch'da Tom Hanks'a eşlik eden Douge de Bordeaux da (Fransız Mastifi) onun boyutundaki mastif tipi bir köpeğin mobilyalar üzerinde nelere kadir olabileceğine iyi bir örnektir. Her ne kadar neredeyse bir gecede Amerika'da bir yığın insan Hooch'dan bir tane eve götürmek istediyse de akıllarında biraz daha gerçekçi bir köpek karakteriyle yola koyulmuşlardır.

Resmini beğendiğiniz ya da bir filmde gördüğünüz bir köpek rüya köpeğiniz olmayabilir. Üretim amaçları, aktivite düzeyleri ve eğitilebilirlikleri göz önüne alınması gereken ilk üç unsurdur. Ne her ırk benzer yaradılıştadır ne de "gördüm beğendim ve aldım" yaklaşımıyla sahip olunulacak bir mülktür.

Köpek seçimi en az iki kez düşünmeden verilecek bir karar olamayacak kadar ciddi plan ve program gerekmektirmektedir.

http://www.sayfamiz.com/makale3.asp

KÖPEK BAKIMI

Köpek Nasıl Bakılmaz?

Geçenlerde arkadaşım köpeklerle yakından ilgilendiğimi bildiği için tüm itirazlarına rağmen ev arkadaşının bir köpek almak istediğini söyledi. Böylesine köpek almak istemesinin nedenini anlamak oldukça basit benim için. Kim o şirin yavrunun sadık ve duyarlı bir köpek dosta dönüşeceği hayaline karşı koyabilir? İşin ciddiyet isteyen ve değerlendirmesini yapamadığı yönü ise bir köpeğe sahip olma isteğinin çok ciddi bir sorumluluğu da beraberinde getirmesi gerektiği sanırım.

Anlattığına göre arkadaşı fena halde bir Rottweiler yavrusu almaya takmış. Rottweilerlar güçlü koruma güdüleri olan inanılmaz derecede sadık ve zeki köpeklerdir. Bu denli ayrıcalıklı özelliği hakketmek sadece parayla satın alınmasıyla elde edilebilecek bir fırsata dönüşmemelidir.

Anlattığına göre arkadaşı bir kaç ay önce yine eve getirdiği bir Rottweiler yavrusunu tuvalet ve yanlız kalamam problemlerinden dolayı kendi rızasıyla geri iade etmek zorunda kalmış. Köpeğin gündüz kimse yokken nerede kalmasının planlandığını sordum. Bana eliyle küçük bir tuvalet boyutunda dikdörtgen çizerek arka balkonlarını tarif etti. Büyümekte olan bir dev ırk köpek yavrusu için ne ideal bir ortam? Küçükken oturduğumuz mahellede koca bir Alman Çobanına irice bir yemek masası büyüklüğündeki bir balkonda bakan birilerini tanıyordum. Köpek balkondayken durmaksızın havladığını dışarı çıktığında ise hiper aktiviteden insanları nasıl da korkuttuğunu bu gün gibi hatırlıyorum.

Türkiye'de pek çok insanın eve pek sokmadan köpeklerini balkonda bakabileceklerini hayal etmelerini bunca zamandan sonra elle tutulur bir inanca dahi dayandırılabileceğine inanmıyorum. Altında yatan gerçek neden "bakamazsak vermek zorunda kalırız" ihtimaline ister istemez inanmaktan kendilerini alamamaları. Böylece başka bir masum yavru daha bilinmeze gönderilecek. Bu toplumsal bir davranış biçimi falan mı oldu?

Hangi ırk olursa olsun yavru köpekler yakın kontrol ve bakıma gereksinim duyar. Çünkü onlar hala birer bebektir. Dünya hakkında sadece annesinin yanındayken doğum kutusunun çevresinde görebildikleriyle sınırlı bilgiye sahip bir yavruyu düşünün. Kim evde günde sadece bir kaç saat ev ahalisiyle yakın ilişki içinde olması dışında her hangi türden bir yavrunun (insanın bile) tek başına bu büyük yanlızlığı kaldırabileceğini iddia edebilir? Bu dönemler dikkatle sosyalleştirilmesi ve ilk temel kuralların yavaş yavaş tutarlı bir şekilde ona verilmesi gerektiği inanılmaz derecede kritik dönemlerdir. Travmatik olaylara (çocukların kucağından düşme, daha iri bir köpekçe hırpalanma, merdivenlerden düşme vs) imkan vermeden mümkün olduğunca çeşitli türden canlı ve durumla yavrunun hafızasında pozitif çağırışımlar bırakarak tecrübeler yaşaması sağlanmalıdır. Gelecekte kendine güvenen, sakin ve dengeli bir köpeğe sahip olmak için bu çok önemlidir. Kritik sosyalleşme dönemi 1.5-4 ay arasıdır. Çoğu insan bilgisizlikleri nedeniyle bu en önemli fırsatı atlar.

Yavru eğitiminin bana göre püf noktası köpeğin erişkin olduğunda yapmasına izin vermeyeceğiniz şeylere (üzerinize atlayıp ısırarak oynaması, mobilyaların üzerine çıkması, eski de olsa ayakkabılarınızı kemirmesi, kediyi kovalaması vs) yavruyken de izin vermemek ve daha sonra kötü bir alışkanlığa dönüşebilecek hataları işlemesine en baştan izin vermemektir. Bu da köpeği sabah 8 - akşam 7 arası evde yanlız bırakarak sağlanamaz. Köpeklerin çağrışımsal hafızaları yoktur ve 10 dakika sonra dahi kemirdikleri ayakkabı ya da halıdaki ısklaklıkla sizin ona çıkışmanız arasındaki bağı kuramaz. Elinize tek geçen artık bu kadarına da dayanamayacağınız hissi ve sizden korkan şaşırmış bir köpektir.

Düzenli bir tuvalet alışkanlığı için başlarda köpek kesinlikle en az bir kaç saatte bir dışarı çıkarılmalıdır. Bu amaçla bir arkadaş ya da komşudan yardım isteyebilirsiniz. Yavrunun tüm evde özgürce dolaşması da belaya açık davetiyeden başka bir şey değildir. Akşama şanslıysanız pisletilmiş halılar, devrilmiş saksılar, kemirilmiş ayakkabı ve terliklerle karşılaşır; kemirdiği elektrik kablosu ya da merakla tadına baktığı bir temizlik maddesi hatta fare zehiri nedeniyle cansız bir bedeni halının üzerinde bulmanın dehşetini tecrübe etmezsiniz. Her yıl kaç yavrunun bu şekilde yaşamını kaybettiğini sormayın bile.

Yavru ona ilk derslerini veren annesinden ayrıldıktan sonra çevresinde ona yol gösterici ve anlayışlı; ama kesinlikle disiplinli bir lider görmeye gereksinim duyar. Bu dönemde yeni dahil olduğu ailenin kurallarına yavaş yavaş adapte olurken (bu ortalama bir yıl alır) şahit olduğu dış ve yabancı dünyanın karşısında karakteri biçimlenir. Gelecekte tecrübe edeceği durumlara ne tür reaksiyon göstereceği böylece belirlenmiş olur. Bilinçli kim süratle akıp giden bu kısa; ama çok önemli dönemde istediği gibi yönlendirebileceği yavruyla olan ilişkisini onu her gün uzun süre yanlız bırakarak tehlikeye atmayı ister?

Yavru tabii ki yanlız kalmayı öğrenmelidir. Kendine zaman zaman yetmeyi bilmeyen bir köpek, siz kapıdan çıktıktan sonra vaktini uluyarak ya da evi yiyerek geçirebilir. Ancak, bu duruma kademeli olarak alıştırılması gerekir. Yavru diş değiştiriyorsa kemirecek yer arayacağından kapıdan çıkarken nelere davetiye çıkardığınızda emin olmanız gerekmektedir.

Zaten yanlız kalmak köpek için başlı başına doğal olmayan bir durumdur. Sürü hayvanı olan köpek sürüsünden yani bu durumda insan ailesinden uzak kalması için kendince doğal hiç bir sebep göremeyebilir. Onu terk etmediğinize ve evde uslu bir şekilde yanlız kalmasının ödüllendirici bir şey olacağına onu inanırmalısınız. Bu tamamen bir eğitim sürecidir. Çok az köpek kendiliğinden bu beceriye sahip olur.

Yavrunun aşıları tamamlandıktan sonra onun baş öğretmeni olarak yapmanız gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

Yavruyu komşularınız ve özellikle çocuklarla tanıştırın. Bırakın birbirlerini incitmeden sakince oynasınlar. Çocuklar daima köpekler için pozitif canlılar olmalıdır. Yavruya ellerinden yiyecek küçük şeyler vermelerini sağlayın. (Asla kontrolsüzce bağırıp çağıran, hayvanı ürketerek paniklemesine neden olan haşarılarla yanlız bırakmayın)

Sıra çevredeki diğer canlılarda. Ne yazık ki her erişkin köpek yavrulara karşı tölerans göstermez. Tanıdığınız kişilerin iyi huylu köpekleriyle yavrunuzu tanıştırın. Arkadaş edinmesine izin verin. Oyun, sosyal köpek davranışını öğrenebileceği en önemli fırsatların başında gelir.

Parkta da yavaş yavaş itaat eğitimine devam edin; fakat yavru dikkatini çok kısa bir süre tek bir konu üzerinde odaklayabildiğini sakın unutmayın. Seansları başta çok kısa tutun. Onu çağırmanızın tek nedeni tasmasını takıp eve gitmek olmamalıdır.Yavruyu ara ara yanınıza çağırın; ödüllendirin ve arkadaşlarının yanına geri yollayın. Size gelmenin her zaman iyi bir şey olduğundan emin olması gerekir. Asla cezalandırmak için yanınıza çağırmayın. Bazı ırklar daha bağımsızdır. Onları belki de sadece kapalı alanlarda serbest bırakmak zorunda kalabilirsiniz. Sırf insan olduğunuz için köpek her dediğinizi yapmak zorunda değildir.

Kalabalık caddelerde dolaşın. Arabaların yanından geçin. İnsanların ona yaklaşmasına izin verin. Erişkin olduğunda dost ve düşmanı doğru değerlendirebilmesi için her şeyden önce kendine güvenmeyi öğrenmelidir. Sürekli saldırmaya hazır , göz dağı veren bir köpeği bu hale getiren korku ve ne olacağını kestirememesidir.

Bankta her gün artan sürelerle oturarak yavrunun "otur/bekle" komutu üzerindeki becerisini arttırın. Gözünüz üzerindeyken bir dükkana girin ve dışarda ona "bekle" komutuyla siz dönünceye kadar beklemeyi öğretin. Geri döndüğünüzde onu ödüllendirin. Her zaman bağlı olmasına dikkat edin ve bekleme süresini en başlarda bir kaç dakikayla sınırlandırın.

Asla kedileri ya da başka canlıları kovalamasına izin vermeyin. Başta eğlenceli gelse de erişkin olduğunda bir kedi katiline dönüşecektir.

Asla sizi nasıl koruyacağını ona öğretmek adına başkalarına saldırmaya cesaretlendirmeyin. Her insan polis olamayacağı gibi her köpek bu göreve uygun olmayabilir. K-9 diye tanınan köpekler belirli ırklardan özenle seçilen ve özel eğitimden geçen uzman köpeklerdir. Her Rottweiler ya da Alman Çobanının bir profesyonele dönüşmesini ummayın. Her aklına koyan cebinde silahı koyamayacağı gibi her köpek de acar bekçi ve koruma köpeği olmayacaktır. Bazı ırklar bu amaçla üretilmişken bazıları üretim amaçları nedeniyle yabancılara dahi dostça davranırlar.

Yavrunuzun erişkin boyutlarına ulaştıktan sonra uzun süre daha koca bir bebek kalacağını unutmayın. Özlelikle de dev ırk köpeklerin olgunlaşması 3 seneyi bulur. Sabırlı olun. Oyundan başka bir şey düşünmediği için ona kızmayın.

..ve her şeyden; ama her şeyden önce köpeğin hatalarını cezalandırma değil doğru davranışlarını ödüllendirme anlayışına dayalı bir eğitim programı uygulayın. Disiplinden vazgeçmeden ikinizi de mutlu edecek olaylara onu yönlendirirken davranışlarını okuyarak hata yapmasına en baştan fırsat verecek ortamlardan onu uzak tutun.

Yavru köpek bakımı özellikle de yaşamlarının ilk 1-1.5 yılını alan sabırlı ve tutarlı bir eğitim ve kontrol gerektirir. Onun hayatınıza tam anlamıyla uyum sağlamış bir dosta dönüştürmek istiyorsanız bu şansı ilişkinize en baştan tanımaya kararlı olmalısınız.
http://www.sayfamiz.com/makale3.asp

KÖPEK BAKIMI

SERT MİZACIN DEĞERLENDİRİLMESİ

DOMİNANTLIK, SALDIRGANLIK VE VAHŞİLİK ARASINDA FARK VARDIR.
Belirli alanlarda çalışan insanlar kendilerinin bildiği terimlerin işin ehli olmayan insanlarca yanlış kullanılmasına engel olamayabilir. Tanımların doğru yapılması teşhisleri, dolayısıyla da sorunlarla akılcı yolla başa çıkmaya fırsat tanır.
KARAKTER
Köpeğin karakteri onun diğer insan ve hayvanlara olan genel tavrıdır. Karakter kalıtsal olmasına rağmen çevresi tarafından büyük ölçüde etkileşim halindedir. Dominant karaktere sahip bir yavru, sahibinin tutumuna ve onu eğitebilme yeteneğine bağlı olarak kendine güvenen ve dışa dönük bir köpek olabileceği gibi çevresini domine eden ve saldırgan bir köpeğe de dönüşebilir.
SOSYALLEŞME
Sosyalleşme yavru köpeklerin diğer canlılar ve yeni durumlara alışması ve uyumlu davranmasının öğretilmesidir. En basit haliyle, resesif bir yavru beton kennel ortamı dışında hiç bir yüzeyde yürüme imkanı tanınmadıysa diğer zeminlerde hareket etmekten korkabilir ya da dominant bir yavru erken yaşta etrafta bağırışan kısa boylu insanlara alıştırılmadıysa çocuklara karşı saldırganlık gösterebilir.
SALDIRGANLIK
Saldırgan davranış, genellikle uyarı hırlaması ya da vücut dilinin sertleşmesiyle başlayan daha sonra dişlerin de devreye girdiği bir çeşit saldırı olarak kendini gösterir. Köpekler bölgelerini ya da sahip olukları şeyleri korurken hayvan ve insanlara karşı saldırganlık gösterebilirler. Saldırganlığın nedenleri kolaylıkla tanımlanabilmesine rağmen diğer canlıların hayatını tehdit edici noktaya gelebileceğinden bu davranış kesinlikle kontrol altına alınmalıdır.
DOMİNANTLIK
Dominant davranışlar bazı ırkların yanı sıra zeki ve bağımsız köpeklerde gözlemlenebilir. Dominant köpeklerin istediklerini elde etme konusunda inanılmaz bir kendine güvenleri vardır. Dominant köpekler çocuklara itaat etmeyi reddeder ve yumuşak huylu erişkinleri sert bir bakış, hırlama ya da kısa bir vücut kontrolü ile hakimiyetleri altında tutarlar. İtaat eğitimi ile bu davranış kontrol altına alınarak köpeğin liderliğinizi görmezden gelemeyeceği hatırlatılmalıdır.
RESESİFLİK
Resesiflik davranışlar, çekingenlik ve diğer insan ve köpeklere kolaylıkla boyun eğme olarak kendini gösterir. Resesif köpekler heyecanlandıklarında ya da korktuklarında idrar dahi kaçırabilirler. Orta derecede resesif köpekler azarlandıklarında kendilerini güvende hissetmek için sahipleri ile fiziksel kontak içinde olmaya gereksinimleri vardır. Şiddetli resesif köpekler göz kontağından kaçar ve özellikle çocuklar tarafından köşeye sıkıştırıldıklarında korkudan ısırabilirler. Resesif köpeklerin hafif bir disipline, ve bol miktarda kendine güven kazandırılmasına gereksinimi vardır.
VAHŞİLİK
Vahşilik, diğer hayvan ve insanlara nedensiz saldırı olarak tanımlanabilir. Ne yazık ki dominantlık, saldırganlık, resesif saldırganlık (korku kaynaklı ısırma) ve vahşilik arasındaki farkı görmek çoğu insan için güçtür.
YAVRULAR
Davranış, 0-10 arası bir değerlendirme skalasında ifade edilse resesiflik 0-5 arası; dominantlık ise 6-8 arasında bir yer teşkil eder. Aşırı çekingenlik 2, korku 1, saldırganlık 9 ve vahşilik 10 'dur. Yavrular orta derecede resesif ve dominatlık arasında gidip gelebilir. Üretici dominant bir yavruyu sakinleştirerek ya da resesif bir yavrunun kendine güvenini güçlendirerek ürettiği yavruları yeni hayatlarına uygun şekilde hazırlayabilir.
Sahiplerinin ellerini dişleyen bir yavru ne saldırgan ne de vahşidir. Ancak muhtemelen dominanttır ve bu davranışların kabul görmeyeceği ona uygun yöntemlerle öğretilmelidir. Isırıldığınızda acıklı bir "Ahhh!" sesi çıkardıktan sonra onu bir süre yalnız bırakarak oyuna son verebilirsiniz. Eğlence anlayışının tarafınızca kabul görmediğini ve daha uygun yöntemler kullanması gerektiğini zamanla anlayacaktır. En önemlisi de dominant yavruların oynarken aşırı heyecanlandırılmaması ve ısırmadan oynadığında ödüllendirilmesidir.
Yavrulara bu davranışları nedeniyle asla bağırılmamalı ya da fiziksel olarak cezalandırılmamalıdır. Bağırma heyecanı arttırırken vurmak köpeği saldırganlığa ya da korkuya yöneltebilir.
Kardeşlerine hırlayıp havlayan bir yavru onlara saldırmaktan çok baskın karakterini kabul ettiriyordur. Yavrular bu durumda nadiren birbirlerini incitirler. Bu durumda birbirlerini çok sık göreceklerse kendi aralarında hiyerarşik bir sürü düzeni kuruncaya kadar fazla müdahele etmemek daha akıllıcadır.
Pek çok köpek ırkı, özellikle iş köpekleri ve terrierler, dominant karaktere sahiptir. Bazı insanlar bu ırkların yavru ya da genç köpeklerinin sergilediği her türlü haylaz itiş kakışı saldırganlık ya da vahşilik kanıtı olarak görür; ama gerçekte yanılırlar. Ne yazık ki, iddaları ile akıllara bir kaç ırk hakkında yanlış resimler çizilmesine neden olmaktadırlar. Dominant karakterli ırklar, mülkleri, insanları ve çiftlik hayvanlarını koruma, donmuş tundralarda kızak çekme ve vahşi av hayvanları avlama görevlerini yerine getirebilmek için bağımsız, cesur ve zeki olarak üretilmişlerdir.
Dominantlık bu özelliklerin bir yan ürünüdür. Saldırganlık ve vahşilik antisosyal ya da dengesiz davranış ile ilintilidir.
Resesif karakterli ırklar en fazla aranan aile köpekleridir. Bu ırklar insanla ve muhtemelen diğer hayvanlarla da uyum içinde çalışmak için üretilmiştir ve bu nedenle insanın üstünlüğünü kolaylıkla kabul ederler.
Sonuç olarak, bazı ırklar genel olarak dominant olmalarına rağmen bireyler arasındaki dominantlık ve resesiflik arasında hala daha farklar vardır. Örneğin, dominant bir Akita ya da Rottweiler, dominant bir Labrador Retriever'dan çok daha fazla otoriterdir. Bunun yanı sıra, resesif bir Labrador, resesif bir Akita ya da Rottweilera kıyasla doğal olarak daha hassas ve yumuşak huyludur.
Alıntıdır

KÖPEK EĞİTİMİ

İyi Bir Eğitmen Nasıl Seçilir?

Piyasada profesyonel köpek eğitmeniliğiyle ilgilenen pek çok insan olduğundan kimin gerçekten bu niteliği taşıdığına karar vermek güç bir iştir. Profesyonel bir köpek eğitmeni seçmede karar vermenize yardımcı olmak için Amerikan Köpek Eğitmenleri Ağı aşağıdaki kriterlerin aranmasını tavsiye etmektedir.

Doğru Referanslar: Veteriner hekiminiz ya da diğer iyi eğitmenlerden aldığınız tavsiyeleri değerlendirin (Türkiye'de ne yazık ki bu konuda resmi bir çatı olmadığından güvenlir bir referans kaynağına ulaşmak pek mümkün değildir).

Geniş Tecrübe: Eğitmenlikteki geçmiş tecrübesi, uzmanlık alanı ve süresi hakkında sorular sorun. Sorularınız kesinlikle cevaplanmayı hakkettiğinden asla çekinmeyin.

İnsani eğitim metodolojisi ile nazik ve etkili yöntemler: Doğru eğitmenler köpeğin genel sağlığı konusuyla da ilgilidir. Sert ve tacizkar eğitim metodlarının gereksiz ve karşı tepkiye yol açıcı olduklarının bilincindedir.

Köpeğe sonsuz sevgi ve sadakat: Bu önemli özelliği taşıyan bir eğitmenle karşılaştığınızda bunu hissedersiniz. Köpeklerle birlikte yaşama ve çalışma fırsatı, bu insanı diğerlerinden farklı kılacaktır.

Geniş Davranışsal Bilgi: Kendini adamış köpek eğitmenleri sürekli hayvan davranış kursu, konferansı ve seminerlerine katılarak bilgilerini günceller.

Doğru Eğitim ve İletişim Becerisi: Bu yeteneğe sahip köpek eğitmeni öğrenme sürecini hızlandırıp keyifli bir hale sokar.

Eğlence Anlayışı: Eğtim köpek ve sahipleri için eğlenceli olmak zorundadır. Olumlu bir tutum ve biraz gülümsemeyle çok yol alınabilir.

Paradan Önce Etik: Köpek eğitiminde parasal kar ana motivasyon kaynağı mı? Bu eğitmenin yaptığı her şey para kazanmaya yönelik mi? Maddi başarı çok önemli olsa da etik önde gelmelidir.

UYARI

Kolaylıkla herkes kendine köpek eğitmeni ya da davranış bilimcisi diyebilir. Gazete ilanları, abartılı ifadeler gözünüzü boyamamalıdır. Her eğitmen gerektiğinde sıfatlarını resmi olarak kanıtlayabilmelidir. Ünlü eğitmenlerle çalıştığını söyleyen pek çok kişi aslında verdikleri iki saatlik semineri dinlemiş ya da bir kaç hafta yanında çalışmış çıkmaktadır. Ayrıca sürekli ünlü insanların köpeklerini eğittiğini söyleyerek size onları referans gösteren biri de yıldızların arkasına saklanmış biri olabilir. Bu onun tecrübeli ve iyi bir eğitmen olduğunu kanıtlamaz.
Makale-alıntıdır.

KÖPEK TÜRLERİ " SPOR KÖPEKLERİ "

UÇAR AVI KÖPEKLERİ

Uçar avı köpeklerini öncelikle iki katagoriye ayırmak gerekir.

1- Avı arayıp bulan köpekler (pointer, setter, spaniel ve diğerleri)

Bu köpekleri de avı bulduktan sonra kaldırış şeklileri nedeniyle ikiye ayırabiliriz.

a- Fermalı (pointing) köpekler: Bu türe giren köpeklerin (pointer, setter ve brittany spaniel) özellikleri avı bulduklarında hareketsiz durmaları, avcıyı beklemeleri ve avcının komutu üzerine avı kaldırmalarıdır.

b- Fermasız (flushing) köpekler: Bu türe giren köpeklerin özellikleri ise (brittany spaniel haricindeki spanieller) avı bulduklarında avcının komutunu beklemeyip avı hemen kaldırmalarıdır. Bu köpeklerin fermalı köpeklere karşı avantajı kendi tabiatlarında olan avcıdan açılmamalarıdır. Avı bulunca beklemesele rde avcıya yakın av aradıkları için avcının avı vurmasına fırsatı vardır.

2- Vurulmuş avı bulup getiren köpekler (retriever)

Bu tür köpekler genellikle su kuşları (waterfowl) avında kullanılırlar. En tanınmışları Labrador Retriever’lardır. Görevleri sadece vurulan avı bulup getirmeleridir. Yumuşak ağızlı köpeklerdir avı getirirken sıkarak zedelemezler. Soğuk hava şartlarına ve suya dayanıklı köpeklerdir. Saatlerce sıkılmadan güme içerisinde bekleyip gün boyunca vurulan avı getirebilirler.

Bu sınıflandırmalar her ne şekilde böyle yapılsa da, avcının köpeğini eğitmesiyle bu köpekler değişik şartlarda da kullanılabilir. Örneğin Amerikalılar Labrador retriever’lara fermayı öğretmişler ve artık Pointing-Labrador denilen ve fermalı olan bir grup Labrador retriever bazı kennel’larda üretilmekte ve avcılar arasında kullanılmaktadır. Ayrıca bugün fermalı köpeklere esas amacı bu olmamasına rağmen vurulan avı bulup getirmeleri öğretilmiş ve bu köpeklerde retriever’lar gibi vurulan avı bulup avcıya vermekteler.

Uçar avı köpekleri:

brittany spaniel
drentse partridge dog
english setter
german long-haired pointer
german short-haired pointer
german wire-haired pointer
gordon setter
hungarian vizsla
irish setter
italian spinone
large munsterlander pointer
pointing white - haired griffon
spaniel (english springer)
spaniel (field)
spaniel (irish water)
spaniel(sussex)
spaniel(welsh springer)
weimaraner
retriever(chesapeake bay)
retriever(curly coated)
retriever(flat-coated)
retriever(golden)
retriever(labrador)
setter red-and-white
small munsterlanderüspaniel(american cocker)
spaniel(clumber)
spaniel(cocker)

29 Haziran 2008 Pazar

PANSİYON KÖPEKLERİMİZ






LUCKY:)
2 yaşında güzel bir dişi GSD
NİNA ile aynı evi paylaşıyorlar.

PANSİYON KÖPEKLERİMİZ





Sevgili NİNA

13 yaşında,çiftliğimizdeki en güzel golden retriever lardan biri.
uzun ve sağlıklı yıllar diliyoruz.

KÖPEK TÜRLERİ " SPOR KÖPEKLERİ "

SPOR KÖPEKLERİ

Görev Köpekleri

Köpekler ataları olan kurtlarla çok sayıda ortak davranış modelini paylaşırlar. Bizler, bilinçli olarak bu davranış modellerinden bazılarını baskılayıp, bazılarını da destekleyerek dostlarımızı sahip olmalarını istediğimiz özelliklere göre şekillendiririz. Av köpekleri, insanlarla uyum içinde arkadaşça bir birliktelik kurmak üzere yetiştirilirken, asayiş köpeklerinden şüpheli ve saldırgan olmaları beklenir. İçgüdüsel olarak köpekte var olan davranış modellerinin bazıları verilen eğitim ile desteklenirken, bazılarını da baskılamak mümkündür.

Köpeklerin Evcilleştirilme Süreci

Canis Lupus Familiaris'in (evcil köpek) atası kurttur. Her ne kadar bazı davranış modelleri nedeniyle altın renkli çakalın (canis aureus) da evcil köpeğin atası olabileceği ileri sürülmekteyse de, kurt ve çakallar doğada melezlenemediklerinden tek başına çakalın evcil köpeğin atası olması mümkün görülmemektedir.

Günümüzde çok farklı amaçlar için insanlarla birlikte çalışan ve onlara yardımcı olan köpeklerin bu görevlerini yerine getirirken; önemli bazı yeteneklerini ortaya koydukları şüphe götürmez bir gerçektir. Bizler onları belli görevleri gerçekleştirmek üzere seçici olarak yetiştirmekteyiz. Çoğu zaman hangi türün hangi görev için uygun olduğunu önceden tahmin etmek de mümkündür.

Esas soru ne kadar süre önce ve neden köpeklerin iş ortaklarımız olduğudur.

Bu sorunun cevabını bulmak için antropolojinin verilerinden faydalanılmaktadır. Köpek türlerinin geçmişi hakkında bir şeyler öğrenmek aslında geçmişte yaşamış insanlar hakkında öğrenmek istediklerimizi araştırırken kullandığımız yöntemlerin aynısını kullanmayı gerektirir. Bu çerçevede köpeklerin atalarının nerelerde yaşadıkları, nasıl göründükleri ve ne gibi bir değişim geçirdikleri büyük önem kazanır. Arkeolojik çalışmaların ne şekilde yorumlandığına çarpıcı bir örnek bir Roma şehri olan Pompeii'de bulunan ve bir çocuğu korumaya çalışacak şekilde onun üzerine yatmış bir köpeğin kalıntılarıdır. Sadece bu kalıntı bile 1900 yıl önce köpeklerin koruma içgüdüleri ile tanışılmış olduğunu göstermektedir. Diğer arkeolojik kazılar köpekler ile insanların birlikteliklerinin en azından 14000 yıl önceye dayandığını kanıtlamaktadır. Birçok uzman köpeklerin ilk evcilleştirilen hayvanlar oldukları konusunda hem fikirdir. Çoğunlukla da 14000-15000 yıllık bir evcilleştirme geçmişi üzerinde fikir birliğine varıldığı söylenebilir. Fiziksel fosil incelemeleri sonucunda da ilk evcil köpeklerin bugünkü kadar çeşitli olmadıkları düşünülmektedir. 6500 yıl öncesine dayanan kazılardan elde edilen sonuçlara göre beş temel tür olduğu bilinmektedir. Eski Roma üzerine yapılan tarihsel çalışmalar, mitoloji ve efsanelerden elde edilen bilgilere göre de Romalıların köpekleri korumaya yönelik ve askeri amaçlarla kullandıklarını gösterir bazı veriler bulunmaktadır.

Osmanlı Devletine ait resmi kayıtlarda da köpeklerin kullanımına ve hatta eğitimine ilişkin belgelere rastlanılmaktadır. Bu dönemde toplulukların kontrol altına alınmasında, görev köpeklerinin kullanıldığı bilinmektedir, ancak modern anlamda köpeklerin güvenlik hizmetle-rinde kullanımının ve günümüz şartlarındaki görev anlayışının 2. Dünya Savaşı ve devamında ortaya çıktığı, ülkemizde ise bu faaliyetlerin, 80’li yıllarla ivme kazandığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Orhan Yılmaz'ın, "Kangal Köpeği" adlı kitabında; "Köpek evcilleştirilen ilk hayvan olarak ele alınır. İ.Ö. 3000 ya da 2000 yıllarından kalma Eski Mısır resimlerinde zarif av köpekleri (Saluki-iran Tazısı), güçlü çoban köpekleri (Mastiff) ve hatta küçük ev köpekleri görülmektedir. Ayrıca eski Mısır'ın kutsal köpek mezarlarında, tazı ve bazı melez küçük köpek ırklarının iskeletleri bulunmuştur.

Köpeklerin insana yakın maymun türleri ile kıyaslandıklarında, insanların iletişimsel sinyallerini algılama açısından, daha ileri bir düzeyde olduklarını gösteren bazı bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar yiyeceklerin saklandıkları yerin insanlar tarafından iletişimsel bazı işaretler (gözle işaret etme, yemek kabı üzerine belirleyici bazı işaretlerin konması vb) ile gösterildiğinde köpekler tarafından maymun türlerine kıyasla daha doğru ve hızlı bir şekilde bulunabildiğini göstermektedir. Köpeklerin atası olarak kabul edilen ve küçüklüklerinden itibaren insanlar tarafından beslenen kurtlar üzerinde yapılan çalışmalarda böylesi bir başarı elde edilmemiştir. Oysa insanla sınırlı ilişki ile büyütülen birkaç haftalık evcil köpek yavruları bile iletişimsel mesajları yorumlamada kurtlar ve şempanzelere göre daha başarılı olmuştur. Bu bulgular ışığında evcilleştirme süreci boyunca köpeklerin belli sosyal ve zihinsel yetenekler yönünden seçilerek avantaj kazandıkları ve bu şekilde de insanlarla diğer hayvanların kuramadığı özel bir iletişim kurabilir hale geldikleri söylenebilir. Bir diğer değişle "evcilleştirme süreci köpeği insanlaştırmıştır". Bunun sebebi de gayet açık; insanoğlu yalnızca kendi davranışlarını kavrayan, saldırgan olmayan ve sadık türleri seçmiştir.

Neden Köpekler?

Köpekler, eğitilebilirlikleri, oyunculukları, bağlılıkları ve akıl almaz koku alma yetenekleri sebebiyle birçok önemli görevde insanlarla birlikte çalışmak üzere tercih edilmektedir. İnsanlardan defalarca güçlü olan koku alma duyuları görevlerini gerçekleştirirken kullandıkları en önemli avantajlarıdır.

Canlıların koku alma özelliklerini belirleyen iki temel faktörden birincisi sahip oldukları koku alma hücrelerinin, ikincisi ise bu koku alma hücrelerinin etrafında ki sillerin sayısıdır. insanların her bir koku alma hücresinde 6-8 sil bulunurken, bu sayı köpeklerde 100-150 civarındadır. Bunun yanında insanda 5 milyon koku alma hücresi bulunurken, köpekte farklı ırklarda değişiklikler görülmekle birlikte 150-250 milyon civarında koku alma hücresi bulunmaktadır. Tüm bu özelliklerin yanında bir de köpeklerin ağız içinde, üst damaklarında vomeronasal organ ya da "Jacobson organı" da denilen farklı bir yapı yer alır. Köpeklerin çiftleşme dönemleri ile ilgili önemli bir fonksiyonu olduğu düşünülen bu organın köpeklerin koku alma duyusunu güçlendirecek bir etkisi olduğu da düşünülmektedir.

Koku alma özellikleri açısından, köpekleri üstün kılan esas özellik koku almadaki hassasiyetlerinden çok, kokular arasında ayrım yapabilme yetenekleridir. "Koku ayrımı" yeni bir kavram değildir. Bu konudaki yazılı ilk doküman M.Ö. 272-300'lü yıllara dayanmaktadır. Bu dokümana göre, "O dönemde bir köle bilinmeyen sebeple ıssız bir yolda iki adam tarafından öldürülür. Adamın köpeği olay anında yanındadır ve tek tanıktır. Köpek sahibinin cesedinin yanından ayrılmaz. Günler sonra bölgeden geçen kral, ceset ve yanındaki köpeği görür ve adamlarına cesedi gömüp, köpeğini de yanına getirmelerini söyler. Geçen uzun süre sonunda yeni sahibine alışan köpek bir gün askerleri denetlemeye kralla birlikte gider ve kışlada sebepsizce iki askere saldırır. Köpeğin elinden zorla kurtarılan iki adam korkuyla suçlarını itiraf eder".

Eğitime Alınacak Köpeklerde Aranılacak Olan Özellikler

Yavru köpek, kaldığı barınağından, dışarıya çıkartıldığında, 5 ile 7 haftalıktır. Bu insanlarla ve diğer köpeklerle ilk karşılaşmasıdır. Sonraki yaşamında karşılaşabileceği her türlü çevre koşullarına önceden hazır hale getirilmesi ve sosyalleştirilmesi, köpeklerin eğitilmesinin en önemli aşamalarından biridir. Sosyalleştirme dönemi özellikle 7-14. haftalar arasında son derece önemlidir. Burada bahsedilen aslında yavru köpeklerin, farklı ortamlara (taşıtlar, binaların iç bölümleri ve açık alanlar) alıştırılması ve bu farklı ortamlarda aynı ortak davranışları sergileyerek, korkmadan ve herhangi bir şekilde strese girmeden, rahat hareket edebilmelerinin sağlanmasıdır. Sosyalleşme sürecinde yavru bazı özellikleri açısından da dikkatle gözlenir. Kendine güven, kontrol edilebilirlik, farklı sesler ve kişilerle karşılaşmada panik yaşamama, agresiflik, konsantrasyon yeteneği ve fiziksel sağlık koşulları eğitim öncesi yavruda temelden olması beklenen özellikler arasındadır. Bunun yanı sıra bir yavru köpeğin yetişkin görev köpeği olabilmesi için doğumunu takip eden; 7., 8., 12., haftalarda, ve 4., 7., 9., 12. aylarda yapılan seçim testlerinin tamamından başarı ile geçmesi gerekmektedir.

Görev köpeklerinin önemli bir bölümünü oluşturan arama köpekleri sosyalizasyon ve sağlık açısından olduğu kadar, her­hangi bir oyun materyali olarak kullanılan oyuncaklar (tenis topu, lastik boru, plastik boru v.s.) ile oynama istekleri açısından da test edilirler. Yurtdışında köpek eğitmenlerine sorulan sorular ile gerçekleştirilen bir anket çalışmasında "Arama Köpek”lerinde bulunması gereken ideal ve temel özelliklerin neler olabileceği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma sonucunda ortaya çıkarılan en önemli on özellik aşağıda sıralanmıştır.

-Koku alma duyusundaki gelişmişlik

-Görülmeyen bir nesneyi bulmak için duyulan içgüdüsel istek

-Sıhhat

-Sadece koku alma duyusunu kullanarak bir objeyi arama eğilimi

-Dayanıklılık Ödüllendirilme yolu ile öğrenme yeteneği

-Odaklanma (dış etkenlerden etkilenmeme)

-Çeviklik

-Tutarlılık

-Bir şeyin peşine düşme, takip motivasyonu


Bu özellikleri açısından değerlendirilerek eğitim için seçilen yavrular, hayatlarının bundan sonraki dönemlerinde gerçekleştirecekleri birbirinden önemli görevleri yerine getirmek üzere eğitim alarak, branşları doğrultusunda bir takım yetenekler kazanır.

Kaynak : Paralel Dergisi Temmuz-Ağustos 2007

Görev köpekleri:

alaskan malamute
anatolian dog
australian cattle dog
bearded collie
beauceron
belgian shepherd dog
bernese mountain dog
border collie
bouvier des flandres
boxer
briard
bullmastiff
collie
doberman
eskimo dog
estrela mountain dog
great dane
germen shephard dog
hovawart
hangarian kuvasz
hungarian puli
komondor
lancashire heeler
maremma sheepdog
mastiff
newfoundland
norwegian buhund
old english sheppdog
polish sheepdog
portuguese water dog
pyrenean mountain dog
rottweiler
saint bernard
samoyed
shetland sheepdog
siberian huskie
swedish vallhund
tibetan mastiff
welsh corgi

KÖPEK IRKLARI " ÇALI KÖPEĞİ - SPEOTHOS "

Çalı köpeği (Speothos venaticus), Orman köpeği olarak da bilinir, köpekgiller (Canidae) familyasından, Panama'dan Paraguay'a kadar uzanan bir bölgede çalılık ve ormanlık alanlarda yaşayan ve çok nadir rastlanan bir tür.






Özellikleri :Kaba bir tipi vardır ve bacakları kısadır. Kulakları da kısa ve yuvarlağımsıdır. Ayakları geniş ve kuyruğu kısadır. Çalı köpeğinin dişleri diğer köpekgiller de olduğu kadar iyi gelişmemiştir ama yinede çok kuvetli ısırabilir. Sansargiller familyasının bazı üyelerine benzer.


Yaşam şekli : Çalı köpeğinin davranışları neredeyse hiç araştırılmamıştır. Sayıları 10'a kadar varabilen bir sürü oluşturup kendilerinden daha büyük hayvanları avladıkları bilinir. Bu av esnasında uluyarak birbirleri ile iletişim kurarlar.

Çalı köpeği ayrıca, iyi bir yüzücü ve dalıcıdır. Hayvanat bahçesinde tutulanların üzerinde yapılan izlenimlere göre, yavruları emziren dişi, erkek tarafından beslenir ve yavruları hiçbir zaman yemek için birbirleri ile kavga etmezler.



Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)

Şube: Chordata (Kordalılar)

Sınıf: Mammalia (Memeliler)

Takım: Carnivora (Etçiller)

Alt takım: Caniformia (Köpeğimsiler)

Familya: Canidae (Köpekgiller)

Oymak: Canini (Asıl köpekler)

Cins: Speothos
Lund, 1839
Tür: S. venaticus

http://tr.wikipedia.org

KÖPEK IRKLARI " AFRİKA AV KÖPEKLERİ "

KAP AV KÖPEKLERİ



AFRİKA av köpekleri» veya «Kap av köpekleri» (Lycaon), Büyük Sahra'nm güneyindeki çalılık alanlara dehşet saçarlar. On beş veya on altı başlık sürüler halinde avlanan bu kurt görünüşlü av köpekleri daha çok antilopların küçük tiplerini avlarsa da, bazen aynı hayvanın daha iri türlerini de kovalayıp öldürürler.
Ufukta bir av köpeği sürüsünün görünmesi o bölgedeki hayvanlar için «Kaç!» işareti yerine geçer. İhtiyarlık veya hastalık sebebiyle arkada kalan herhangi bir hayvan,
sürü tarafından pek kısa zamanda yenilip yutulur. Aç sürüler hayli uzak yerlere giderler ve devamlı hareket halindedirler. Bir günden uzun olmayan molalarla bölgeden bölgeye geçerler. Bir süre sonra aynı bölgeye dönüp yağmalarına devam ederler.
Kap av köpekleri usta yüzücülerdir. Fakat belki de timsahlardan korktukları için, derin sulardan geçmeye çekinirler. Antilop, düşmanının bu huyunun farkında olduğu için, sürü tarafından kovalandığı vakit, bir sürüegenin seneleri arasında can vermek tehlikesini göze alarak suya atılır.
Ürkek antilop bazen sürüyü daha görmeden önce sesini duyar.Zira Kap av köpekleri yol alırken «hoho» ya benzer yumuşak bir ses çıkararak aralarında haberleşirler. Bu müzikal ses özellikle gün doğarken bir sürünün dağılmış üyeleri birbirlerini çağırırken duyulur. Kap av köpeği'nin iki sesi daha vardır: Şaşkınlık anlamına gelen keskin ve hiddetli bir havlayış ve maymunların gevezeliğini hatıra getiren geceye mahsus bir çağın daha.
Mart ayı sıralarında çiftleşme zamanı gelip çattığı zaman, sürü dağılır ve üyeler soylarını üretme işiyle meşgul olurlar. Bu maksatla çalılarla çevrili ve suya yakın terkedilmiş yer domuzu inlerini seçerler. Bunları temizleyip genişletirler ve kuru otlarla astarlarlar.
Yavrular, çiftleşmeden iki ay sonra bu köpek şehrinde dünyaya gözlerini açarlar. Bir batında ikiden altıya kadar yavru doğabilir. Birkaç dişinin, yavrularını aynı inde dünyaya getirdikleri görülmüştür. Küçükler yemek yiyebilecek kadar büyüyünce, annelerinin sindirerek kustuğu besinlerle beslenirler.
Kap av köpeğî'ne bilimsel ad olarak «Lycaon» un seçilmesinin ilginç bir sebebi vardır. Yunan Mitolojisi' nde bu adı taşıyan bir kral vardı. Tanrı'ların tanrısı Zeus, bir gün insan kılığına girerek onun ziyaretine gelmiş, misafirinin bir tanrı olup olmadığını tayin etmek isteyen Lycaon. da onun önüne insan etinden hazırlanmış bir yemek koymuştu. Zeus de, bu kabahatinden ötürü Lycaon'u cezalandırmak için onu kurt şekline sokmuştu.
Kap av köpeğinin birçok davranışları kurdunki gibidir.Küçük bir kurt iriliğindeki (uzunluğu 120 santimdir) bu kuvvetli hayvanın uzun bacakları, iri bir kafası, kudretli çeneleri ve oldukça uzun, tüylü bir kuyruğu vardır. Sık ve kaba tüyleri kaplumbağa kabuğu rengindedir, fakat postunun şurasında burasında karışık sarı, siyah ve beyaz lekeler göze çarpar. Hayvan bazen tamamiyle siyah da olabilir. Uzun ve oval kulakları sırtlanınkine benzer, bundan ötürü bu köpeğe bazen »sırtlan köpek» de denilir.
Arslanlar bu köpeklerin en büyük ve tabiî düşmanlarıdır. Koca bir sürü bazen bir arslan ailesinin önünden deli gibi kaçışır. İnsandan da korkmayı öğrenmiş olmaları gerekirdi, fakat bir insan görünce kaçacaklarına merakları baskın çıkar. Bundan ötürü de vurulmaları kolaydır. İnsanlara saldırdıkları pek duyulmamıştır.
Kap av köpekleri dokuz veya on yıl yaşamaktadırlar. Kurtlar gibi onlar da insanların kalabalık oldukları yerlerden yok olmuşlar ve Afrika'nm yalnız uzak ve ıssız bölgelerinde kalmışlardır.

http://www.hayvanansiklopedisi.com/Kap-Av-Kopekleri.html

KÖPEK IRKLARI " ASYA YABAN KÖPEĞİ "

Asya yaban köpeği (Cuon alpinus), Kızıl köpek olarak da bilinir, köpekgiller (Canidae) familyasından Asyada yaygın olan bir yaban köpeği türü. Köpekgiller familyasında kurt ve Afrika yaban köpeği gibi büyük sürüler oluşturup, sürü halinde ava çıkan üç türden birisidir.
Kısa zaman önce Türkiye'nin kuzeydoğusunda görüldüğüne dair haberler yayılmışdır.


Özellikleri
Asya yaban köpeği, 1 metre (+45 cm kuyruk) uzunluğa, ayakta dururken 45 cm boya ve 20 kg ağırlığa varır. Kızıl-kahverengi ve kavuniçi arasında değişen renklere sahiptir. Alt kısmı beyaz, kuyruğu ise vucudundan daha koyu renk ve kuyruğunun ucu siyah olur. Diğer köpekgiller ile arasında en mühim ayrıcalığı, 42 diş yerine sadece 40 dişi olmasıdır.

Yayılım ve yaşam alanı



Asya yaban köpeği birçok farklı iklimleri kendine memleket edinmişdir. Böylece Altay dağlarından Mançurya'a kadar, güneye doğru Hindistan ve Endonezya'ya kadar yaygındır. Türkistan ve Moğolistan'da neredeyse tamamen yok olmuştur. Son yıllarda Orta Asya'da; Kazakistan, Kırgizistan, Tacikistan ve Rusya'dan Asya yaban köpeğinin izlenildiği hakkında haberler görülmemiştir. Çin'de ve Tibet'de birbirlerinden kopuk ufak populasyonların bulunduğu bilinmektedir. Hindistan ve diğer güneydoğu Asya ülkelerinde de tehlike altındadır. IUCN'ye göre Asya yaban köpeğinin nesli tükenme tehlikesi altındadır, ve dünyada toplam 2500 adet mevcuttur. Bu gelişmenin en mühim sebebleri, yaşamak için ihtiyaci olduğu alanların tahrip edilmesi ve kendisine ev köpeklerinden geçen hastalıklara karşı dayanıksız olmasıdır.
Kısa zaman önce Türkiye'nin kuzeydoğusunda Asya yaban köpeği görüldüğü hakkında bir haber yayılmıştır.
Asya yaban köpeği ve kurtlar genelde birbirlerinden uzak durmaya çaba gösterirler. Bu yüzden kurtların ve Asya yaban köpeğinin yayıldığı bölgelerin arasında çok net sınırlar vardır. Kurtlardan farklı yanlarından birisi açık alanlardan ve çöllerden uzak durmaya çalışmalarıdır. Özellikle ormanlarda yaşamayı tercih ederler, ve bu konuda çam ormanları ile yağmur ormanları arasında ayrım yapmazlar.
Pleistozän çağında "Cuon" cinsinin Avrupa ve hatta Kuzey Amerika'da yaygın olduğu bilinmektedir.

Yaşam şekli
Asya yaban köpeklerinin grub içindeki sosyal davranışları, Kurt ve afrika yaban köpeklerinkine benzemektedir. Sürüleri genelde 5 ila 12 hayvandan oluşur. Görülen en büyük sürü 30 hayvandan meydana gelmişdir. Bir alfa-çift denilen erkek ve dişi sürünün başıdırlar, onların dışında hiç bir sürü üyesi çiftleşip yavru yapmaz. Dişi 60 gün süren bir gebelikten sonra 6-9 yavru dünyaya getirir. Sürünün tüm üyeleri bu yavruların bakımında yardımcı olurlar.
Avlama yöntemleri, afrika yaban köpeğinde olduğu gibidir, ama asya yaban köpekleri daha kısa bacakları ile afrika yaban köpeği kadar hızlı koşamaz. Sürünün 3 ya da 4 üyesi birlik olup bir hayvanı yorulup yavaşlıyana kadar kovalarlar. Ve koşarken bir kaç köpek birden avlanan hayvanının üzerine atlayıp ısırırlar. Ama isabetli bir öldürme ısırıkları olmadığı için, dize getirdikleri av hayvanını bazen canlı canlı yemeye başlarlar.
Avladıkları çoğu hayvanlar kendilerinden çok daha büyüktür; geyik, ceylan, dağ keçisi, yaban koyunu, yaban domuzu ve hatta Gaur(?) ile aksis geyiği tercih ettikleri av hayvanlarıdır. Bunun yanında kemiriciler, leş, böcekler ve ara sıra bitkiler ile de beslenebilirler.
Asya yaban köpeğinin insanların haricinde pek düşmanı yoktur. Sürünün içinde hatta bir ayıya ya da leopara saldırıp onu yiyebilirler. Yeterince köpek biraraya gelince hatta bir kaplanı bile korkutup avını elinden alabilirler.
Asya yaban köpeği kendinden çok daha büyük hayvanları avlamasına rağmen belli sınırları vardır. Örneğin bir insana saldırmış olduklarına dair bugüne kadar hiçbir inandırıcı kanıt gösterilememişdir.
Vucut ölçüleri ve tüylerinin renkleri dikkate alınarak 11 adet alt türü kabul edilmişdir. Ama çoğu "alt türleri" belirlemek için az sayıda örnekler ele alındığı için, tüm alt türlerin geçerli olduğu kesin değildir. Tek kesin olunabilecek alt türü, diğerlerinden çok net farklılıklara sahib olan "Türkistan dağ kurdu"'dur (Cuon alpinus hesperius).

Cuon alpinus hesperius, Türkistan dağ kurdu; Güney-Sibirya, Doğu-Türkistan ve Kuzeybatı-Çin (Altay bölgesi ve Tienşan); uzun, açıksarı renkli tüyleri, beyaz renkli alt kısmı ve soluk renkli bir yanak sakalı vardır.
Cuon alpinus alpinus, Dağ kurdu; Doğu Rusya, Baykal gölü'nden Amur- ve Usuribölgesine kadar; Kahverengimsi-kızıl renkli, uzun tüylu. Ensesi gri ve ağzı koyu kırmızı.
Cuon alpinus javanicus, Yava-kızıl köpeği; Yava ve Panataya; kısa, açık kızıl tüylü.
Cuon alpinus sumatrensis; Sumatra; kısa, açık kızıl tüylü, yanaklarında koyu renkli bir sakalı vardır.
Cuon alpinus infuscus; Güney-Myanmar, Malaysiya, Thailand, ve Vietnam; koyu kahverengi tüylü, ve kafatasında farklı özellikler.
Cuon alpinus adjustus, Burma-kızıl köpeği; Kuzey-Myanmar ve Hindoçin; koyu kahverengi tüylü.
Cuon alpinus dukhunensis, Dekan-kızıl köpeği; Hindistan'da Ganges ırmağının güneyinde; Kırmızı tüylü, yanaklarında siyah sakallı.
Cuon alpinus primaevus; Himalaya bölgesi ve Nepal, Zikim, ve Bhutan; uzun, kızıl tüylü ve C. a. dukhunensis olarak, bacaklarının arasında uzun tüylü.
Cuon alpinus laniger; Kaşmir ve Güney-Tibet; tamamen sarı kahverengi bir rengi vardır.
Cuon alpinus fumosus; Batı-Sihuan, Çin, ve Moğolistan; gür, sarı kırmızı tüylü, koyu renkli sırtı ve gri renkli bir ensesi vardır.
Cuon alpinus lepturus, Kiangsi-dağ kurdu; Yangtse ırmağının güneyinde (Çin); bol, ve tamamen kırmızı tüylü.



Wikimedia Commons'da Asya yaban köpeği ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

Wikispecies'de Asya yaban köpeği ile ilgili taksonomi bilgileri bulunur.



Durbin et al (2004). Cuon alpinus. Tehlike altında olan türlerin 2006 IUCN Kırmızı Listesi. IUCN 2006. 09 May 2006 tarihinde alınmıştır.
Dhole info
Wildhund info (englisch)

KÖPEK IRKLARINDAN " AVUSTRALYA YABAN KÖPEĞİ - DİNGO"




Dingo (Canis lupus dingo), köpekgiller (Canidae) familyasından Avustralya'daki tek etçil yaban hayvanı olan ve dünyanın başka hiçbir yerinde yaşayamayan yaban köpeği türü.

Eskiden yalnızca keseli hayvanların yaşadığı Avustralya'ya nasıl ve ne zaman ulaştığı bilinmeyen dingonun fosil kalıntıları, günümüzden 40.000 yıl öncesinden bu yana var olduğunu ortaya koymuştur. İri bir köpek boyunda, pas kızılı ya da açık kahverengi sık, yumuşak tüylü, ayakları ve kuyruk ucu beyaz bir hayvandır. Seyrek ağaçlı ormanlarda ve ovalarda yaşar; tek başına ya da sürü halinde avlanıp, kanguru, koyun vb. küçük hayvanlarla beslenir. Dişileri yer altındaki oyuklarda ya da ağaç kovuklarında 4-8 yavru doğurur. dingolar havlamaz, kesik kesik sesler çıkarıp, acı acı ulurlar. Avustralyada bulunan dingolar 10-12 kg ağırlığındadırlar.

Bilimsel sınıflandırma

Alem: Animalia (Hayvanlar)

Şube: Chordata (Kordalılar)

Sınıf: Mammalia (Memeliler)

Takım: Carnivora (Etçiller)

Alt takım: Caniformia (Köpeğimsiler)

Familya: Canidae (Köpekgiller)

Oymak: Canini (Asıl köpekler)

Cins: Canis

Tür: C. lupus

Alt tür: C. l. dingo


Trinominal adı
Canis lupus dingo
(Meyer, 1793)


Avustralya'da yaşadığı bölgeler



http://tr.wikipedia.org/wiki/Dingo

KÖPEK

Kurttan Kuçuya Köpeklerin Evrimi

köpeğin atası kurtla günümüz canis famillaris inin yüzlerce cinsinden biri olan maltalı, 14.000 yıldan kısa bir süre önce ortak atalarından ayrıldı. insanlar yabanıl köpekgilleri ilk evcil hayvana; uysal, eğitilebilir ve inanılmaz çeşitlikteki köpeğe dönüştürdü.
yaklaşık 12.000 yıl önce avcı-toplayıcılar, bugünkü israil topraklarında, elinde hayvan yavrusu tutan bir ceset gömdüler. bu yavru kurt mu köpek mi anlaşılmışır; her iki durumda da mezarda, köpeklerin evcilleştirilmesine ilişkin ilk fosil bulguları yer alıyor. bilimadamları bu sürecin 14.000 yıl önce başlamış olduğunu biliyorlar, ancak neden başladığı konusunda fikir birliğine varmış değiller. bir bölümü, insanların kurt yavrularını yanlarına aldığını; doğal seleksiyonun da daha az saldırgan olanları ve yiyecek için daha çok yalvaranları tercih ettiğini düşünüyor. diğer bir bölümüyse köpeklerin yeni bir yaşama ortamına, insanların çöplüklerine uyum sağlayarak kendi kendilerine evcilleştiklerini söylüyor. insandan çekinen ve çöp karıştırarak beslenen köpekgiller bu nişte (yaşama ortamı) yaşadı ve sonraki nesiller çok daha uysal hale geldi. biyolog raymond coppinger a göre "seçilmelerinin nedeni insana yakın yerde beslenebilme becerileri."
moleküller düzeydeyse değişen bir şey yok: kurtlarla köpeklerin dna yapısı neredeyse aynı. hiçbir canlı türü köpekler kadar çeşitlilik göstermez, raymond coppinger köpekleri biçim değiştiren varlıklar olarak adlandırır. bununla birlikte, bütün köpek cinsleri, ortak kökenlerinden kaynaklanan ortak özelliklere sahiptir. ilk köpekgiller insan yerleşimlerine uyum sağladıkça uysal bir yapı; eğitilebilirlik, kuyruk sallama ve çok renkli post gibi genetik olarak birbiriyle ilişkili birçok özellik geliştirdiler. artık büyük avlara ihtiyacı kalmayan köpeklerin kafatasları ve dişleri tüm bedenlerine oranla kurtlarınkinden daha küçük hale geldi. günlük besinlerini insan atıklarını yiyerek karşılayan köpekler; büyümek ve hayatta kalmak için daha az protein ve kalori gerektiren daha küçük beyinler geliştirdiler. sonuç, bugün sokaklardaki çöpleri karıştıran köpeklere benzeyen orta büyüklükte bir hayvandı. bu başlangıcın ardından, insanlar köpekleri bekçilik ve avcılık gibi yetenekleri nedeniyle seçip yetiştirdikçe ilk cinsler, insanların çok az müdahalesiyle ortaya çıkmış olabilir. çevre koşulları da ilk cinslerin biçimlenmesinde etkili oldu. örneğin soğuk iklimlerde kalın postlu iri köpeklerin yaşama ve üreme şansları daha fazlaydı. yüzyıllar içinde insanlar, hayvanları melezleştirmeye başlayarak doğada var olacak ve hayatta kalabilecek çok daha çeşitli biçimlerde köpekler yarattı.
köpeklerdeki değişiklik, cenin ve yavruyken gösterdiği gelişimin zamanlamasını, dolayısıyla köpeğin alacağı son biçimi etkileyen genler sayesinde mümkün olmuştur. kedilerinkinden farklı olarak yavru köpeklerin kafası yetişkinlere göre daha küçük olmakla kalmaz; oranlar açısından da farklılık gösterir. örneğin basık yüzü ve dışarıya çıkıntı yapan çenesiyle buldogun kafatası geç başlayan ve yavaş ilerleyen burun gelişiminin sonucudur. kafatasının geri kalanı, kısa burunla uyumlu olarak biçim kazanır. borzoinin ana rahmindeyken büyümeye başlayan burnuysa tam tersine uzun ve narindir. 1800 lerin ortasında köpek kulüplerinin kurulması, yeni türler konusunda insanları yüreklendirerek yapay seleksiyon sürecine hız kazandırdı.
1900 dan bu yana türlerin çoğu sırf görüntüleri için geliştirildi.
köpeğin kökeni: bundan sekiz milyon yıl önce abd nin büyük ovaları nın bulunduğu yerde epicyon denen güçlü bir köpekgil, bir otobura saldırır. yakınlarındaki eucyon sürüsü bir pekariyi kuşatır. iklimin soğumasıyla birlikte, büyük avlarının peşi sıra epicyon ve borophaginae alttakımının diğer üyelerinin di soyu tükendi. hem et hem de bitki yemeye uygun hale gelen dişleriyle çevresine uyum sağlayan eucyon hayatta kaldı. eucyon türleri eskidünya ya göçerek, evrimlerinin sonunda kurda dönüştü. 800.000 yıl kadar önce kurtlar arktik kuzey amerika ya geçtiler.
köpek nesli, bundan 37 milyon yıl önce kesici dişleriyle diğerlerinden ayrılan ve avlarını yere seren yırtıcılarla kuzey amerika da ortaya çıktı. ilk köpekgiller avrupa ya yedi milyon yıl önce ulaştı. ancak kurtların, kır kurtlarının ve çakalların da arasında bulunduğu çağdaş köpekgillerin ortaya çıkmasını sağlayan, dört ila altı milyon yıl kadar önce batıya doğru ilerleyen eucyon oldu.
evrimini insanoğlunun eşliğinde gerçekleştiren köpeğin, onsuz var olması da mümkün değil. köylerdeki çöplükleri karıştıran "vahşi" çoğunluk bile insana yakın yaşamaya bağımlı durumdadır. biyolog james serpell, köpekle insanın çok yakınlaştığını ve köpeklerin çoğu zaman diğer hayvanlardan ayrı olarak değerlendirildiğini yazıyor: "evcil köpek, bilinmeyen topraklarda, insanla insan olmayan arasında şüpheli bir noktada varlığını sürdürmektedir..ne insan ne de hayvan".
antik toplumlar köpekleri yaşayanlarla ölüler arasındaki haberciler olarak görürlerdi. köpekler günümüzde insan yaşamı için tehlikeli olabilecek deneylerde kullanılıyor.
1957 yılında laika adındaki köpek, sovyet sputnik 2 uydusunun içinde dünya yörüngesinde dönen ilk canlı oldu. laika, uzayda öldü. sovyetler daha sonra 1961 deki ilk insanlı uzay uçuşu için basınçlı uzay giysileri içindeki köpekleri 80 kilometre yukarıya gönderdiler. köpeklerin çoğu, belki de tümü hayatta kaldı.
Zeynep Akıllı - Yazar