KÖTÜ KÖPEK BUSTER.......
Perihan Mağden
'Kötü' kedisi olanlar da varmış.
Duydum böyle bir şey.
Bizim köpeğimiz de, birazcıcık, sorunlumsu -biliyorsunuz.
Hani eğitmenler, köpek psikiyatrisi, fikir almaca-vermece. Özellikle geçen yaz ve sonraki birkaç ay.
Böyle ağlamaklı bir ruh içinde dolaşıyordum ben. 'Bu köpek NİYE böyle? NİYE böyle? Geçecek mi, iyi olacak mı peki?'
Yakın çevrem, yakinen şahit olmuş durumda tabii ki. Zira eve geldiklerinde, onlara 'kıl' olduğuna karar vermişse, tehditkâr hırlamalar
ve saldırıp ısırmaca. Hayatı zindan etme. Bende bir mahçubiyet. Rezil olma hissi.
Sokakta da öyle. Ben onu sevmeye yeltenenlere -ki oluyor oldukça sık, zira pek güzel, pek- 'Aman, biraz saldırganlık huyu var da,' demeler. Özürler.
Böyle alttan almalar. 'Çok güzel ama' diyenlere, 'Maalesef huyu güzel değiller' -sokakta rezil olma halleri yani. Ortalıkta. Olma.
Sonra 1 Dost geçenlerde 'The New Yorker'ın 5 Ocak sayısını getirdi. Cathleen Schine'in yazdığı 'Dog Trouble' (Köpek Belası) yazısını okuyayım diye.
"Sonu kötü bitiyor" diye de uyardı. "Sizinki o kadar kötü durumda değil, değil mi?"
Hayır! Değil. Los Angeles'taki Kurtarılmış Köpekler Yeri'nden alıyorlar onu. Üzgün bakan Chihuahua gözleri, bulldog gibi göğsü, bedenine
çok büyük gelen bir kuyruğu, eğri kısa bacaklarıyla 7-8 kiloluk bir maskara. Çok tatlı, çok.
Eve getirip de önüne mama kabını koyunca anlıyorlar hanyayı konyayı. Buster dönüp, bir düşman ordusuyla savaşır gibi, kendi kuyruğuyla, poposuyla filan amansız bir mücadeleye girişiyor.
Evde yalnız bıraktıkları anda, koltuğun tümünü kan-revan içinde bırakıncaya kadar kendini ısırıyor, ordan oraya atıyor.
Yedirirlerken, tararlarken sahiplerini; misafirlerini, elini uzatan herkesi haince ısırıyor. Sonra da ağlayarak yüzlerini yalıyor.
Buster 2.5 yaşında ve belli ki bu yaşına gelene dek travmatize edilmiş bir köpek. Şapka takanlardan, zencilerden, yaşlılardan, çocuklardan, kadınlardan, adamlardan, diğer köpeklerden ödü patlıyor ve nefret ediyor.
Nice köpek eğitmeniyle denenen nice yöntem.
Üç veteriner, iki psikofarmolojist, bir köpek psikiyatrı. Prozac, Buspar, Elavil, Effexor, Xanax, Clomicalm'ın değişik dozlarını ve kombinasyonlarını
üstlerine peanut butter sürerek vermece.
Kendisini ısırıp yaralamasın, parçalamasın diye şeffaf plastik hani, Kraliçe Elizabeth yakalıklardan takmaca. Sonra bu takıldığında delirdiği için, onu da kullanamamaca.
Cathleen Schine, bir buçuk yılını bu köpeğe adıyor. Gece uykularından aniden fırlıyor Buster. Yine kendiyle dövüşmeye başlıyor.
'Bir Vietnam gazisi gibi.'
'Kötü Köpek Yoktur' kitapları ve denenen onca yöntem -hiçbiri, işe yaramıyor.
Sonra -Çeviriyorum: "Veterinerin paslanmaz çelik masasında dururken, onu okşadık. Kuyruğunu salladı, ellerimizi yaladı. Valium'dan sonra, Dr. Raclyn sodium pentobarbitol'ü ekledi. Buster dönüp ona son bir kez hırladı, tekrar bize bakıp kuyruğunu salladı, kollarımıza düştü ve gitmişti."
İşte burası, hakikaten beni mahfetti. Çünkü sahibesiyle bazı sahneleri var. 'Kırmızı topunu ağzında koşarak getirirken, Buster'ı uzaktan bakanlar sıradan, normal bir köpek sanabilirlerdi,' gibi yürek paralayıcı sahneler.
Parçalandım hakikaten.
Bizimki, çok çok daha iyi.
Bir kere geceleri aralıksız, mışıl mışıl uyuyor. Sokakta ara sıra hırlasa da, artık nadiren birilerine saldırma teşebbüsünde bulunuyor.
Eve gelenlere; çok sıkı azarlamışsa gidip minderinde küs küs oturarak, hiçbir şey yapmıyor. Hırlamaya dahi, teşebbüs etmiyor.
Bizimki çok, çok düzeldi hakikaten. Çünkü onun Alfa köpeği olmam gerektiğini anladım. Onu azarlamayı ve dediklerimi yaptırmayı öğrendim. Dilinden, derdinden tamamen anlar oldum ve beni anlamasını sağladım. Ayrıca onu çok sevdim, çok seviyorum, onun sayesinde sokakta gördüğüm tüm köpeklere içim titreyerek sevgiden, bakmaya başladım.
O, benim için hayat boyu.
Ben nasıl onun için mutlaksam, o da benim için öyle. Hiçbir şey, beni ondan vazgeçiremez.
Onu 'Buster'lattıramaz. Asla. Bu kadar.
SATILIK AMERICAN COCKER YAVRULARIMIZ
14 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder