11 Mayıs 2008 Pazar

BASINDAN KÖPEK HABERLERİ

GÖRÜNTÜLERDE köpek dövüşü...

Şereflikoçhisar civarında bir arazide, biri beyaz, iki köpek birbirlerini parçalıyorlar. Çevrelerini sarmış belki yüz kişi (ki bunlar bahis oynayanlar) çığlıklar atıyorlar.

Dövüşen iki köpeğin hemen yanında bir çocuk var, aşağı yukarı on yaşlarında.

Niçin çocuk?..

Çünkü beyaz köpek, çocuğu çok seviyor.

Onu dost kabul etmiş, onun zarar göreceğini sanıp aklınca onu koruyor ve öbür köpeği var gücüyle parçalamaya çalışıyor.

Sonunda yeniliyor beyaz köpek.

Beyaz tüyleri kıpkırmızı, ölmek üzere... Ama çocuk yanına yaklaşınca, bakıyor ve kuyruğunu sallıyor.

*

Diyanet İşleri Başkanlığı, Diyanet Dergisi’nde bir "Hayvan Hakları Bildirisi" yayınladı.

Deniliyor ki:

"Resulullah dövüştürmek için hayvanları birbirine kışkırtmayı yasaklamıştır. Horoz, deve, boğa, köpek, koç dövüştürmek hep bu yasak içinde yer alır.

Bunlar hayvanlara eziyet etmektir ve hayvanlara eziyet etmek kesin olarak dinimizde suçtur.

Bütün hayvanlar insanlarca, gözetilme, bakılma ve korunma hakkına sahiptir....."

*

Diyanet İşleri Başkanlığı’na tüm hayvan dostları, tüm çocuklar, tüm iyi insanlar, tüm canlılar adına teşekkür etmeliyim.

Kendisini başka bir köpeğe parçalatan çocuğa yine de kuyruğunu sallayan beyaz köpek; aslında bize yaşamın en anlamlı mesajını veriyor.

İnsanların sadece "hayvan" saydığı canlının, o akıl almaz dostluğunu, sevgisini, sadakatini...

İhaneti aklına bile getirmeyecek kadar dürüstlüğünü...

Dostu çocuğa karşı görevini yapmış olmanın huzurunu...

Hiçbir insanın (özellikle canlıların kanı aktıkça çığlık atan insanların) asla sahip olamayacağı kadar saflığını-temizliğini anlatıyor bizlere.

Ama biz...

Biz anlamıyoruz.

Ne din adamları bize anlatabiliyorlar, ne gözümüzün önündeki akıl almaz dersleri görebiliyor insanoğlu.

Dört bir yandan sadece yok etmenin çığlık sesleri geliyor.


Dövüş köpeği...
Bekir Coşkun/hürriyet








GOLDİ; su tasını, yemek kabını, gezi tasmasını kendisi taşırdı oradan oraya. Aşı zamanı geldiğinde "aşı karnesini" ağzına alıp Veteriner Tıp Merkezi’ne kendisi gidiyordu.

Dün ona bakan veteriner hekimler ağladılar.

Çünkü Goldi’yi öldürdüler.

Sadece Goldi değil, son günlerde Ankara’nın birçok yerinde belediyeler tarafından toplu hayvan katliamları yapılıyor.

Or-an bölgesinde de o gece 40 kadar köpek kayboldu. Arkadaşımız Sevgili Deniz Biliroğlu’nun haberine göre, birkaçının karlar arasındaki cesetlerini buldular sahipleri, zehirle katliam yapanlar öbürlerini toplayıp götürmüşlerdi.

Goldi de kendi evinin bahçesinde ölmüştü.

Bu bölgede devlet adamları, büyük bürokratlar ve milletvekilleri otururlar.

Yani; Hayvan Hakları Yasası’nı çıkartan ve uygulamakla görevli olanlar...


Ben sormaya devam ediyorum:

Türkiye’de her gün oluk gibi kan akıyor. İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar durmadan.

O eli tabancalı-bıçaklı suçluların çocukluklarında bir köpekleri, bir kedileri olsaydı, böyle sevgisiz mi büyürlerdi?..

Dili olmayan bir canlıyla dostluk kuran çocuk, büyüdüğünde dili olan hemcinsleriyle hayda hayda iletişim kuramaz mıydı?..

Bir canlıyı sevmenin, korumanın, ona kıyamamanın ilk dersi değil midir; çocuklara bir kuşu, bir kediyi, bir köpeği sevdirmek?..

Ama siz; "huzur ve sükûneti sağlama şartı olarak" çocuklara "öldürmeyi" gösterirseniz...

Bu ülkede akan kan nasıl durur?

Cinayet, dehşet, ölüm nasıl biter?

Goldi ve öbür köpeklerin-kedilerin sahibi çocuklar günlerdir ağlıyorlar. Birçoğu hálá bir umut, kayıp dostlarını arıyorlar Ankara’nın ara sokaklarında.

İşte böyle başlıyor; yok etmenin, acımasızlığın, merhametsizliğin ve yaşama saygısızlığın öyküleri. İşte böyle yerlerde yetişir; gaspçılar, kapkaççılar, eli bıçaklılar, katiller, caniler.

Aslında; büyükler çocuklara "öldürmenin kötü bir şey olmadığını" tebliğ ediyorlar, anlamıyor musunuz?

Bu büyüklerden çok daha bilinçli Goldi gözümün önünden gitmiyor; ağzında aşı karnesi, bir kapının önünde bekliyor...


hürriyet/Bekir Coşkun

Hiç yorum yok: