31 Temmuz 2008 Perşembe

KÖPEK " BİR HUSKY NİN EĞİTİM GÜNLÜĞÜ II "



Daha önce “Bir huskynin eğitim günlüğü”nde Buffy ile tanışmış, ailesi ve yaşadığı ortam hakkında bilgi sahibi olmuştuk. Buffy kendisini anlamayan ailesi nedeniyle sıkıntılar yaşıyordu ve eğitmen abisinin yardımıyla ailesiyle arasındaki iletişim sorunlarını aşmak için ilk adımları atmıştı. Buffy şimdi bu eğitim yolculuğunun ikinci bölümünde.

Ben gayet uslu bekliyorum daha sonra benim tüm eşyalarımın toparlanmaya başlandığını gördüm. Aman tanrım yoksa eğitim çiftliğine mi gönderiliyorum? Eğitim çiftliğinin ne olduğunu yan bahçede yaşayan labrador anlattı, pekiyi davranmıyorlarmış. Aile sıcaklığını bulabilmek mümkün değilmiş. Hatta kimi yerlerde elektrikli tasma bile kullanılıyormuş. Bu feci bir davranış çünkü elektrikli tasma kullanımı sonrasında köpeklerin beyin hücreleri ölüyor. Bunun yanında her şeyden ve tüm komutlardan korkan pısırık varlıklar oluyorlar. Böyle olmak istemiyorum. Bu yüzden tedirgin oldum aslında biraz. Eğitimcimin bana güvendiğini hissetmek en büyük tesellim oldu çünkü bana güvenilmezse tedirgin olur her adımda yanlış yaparım.

Hüzünlü kısa bir vedalaşmadan sonra arabanın arka kapısını açan eğitmen parmağı ile koltuğu gösterip “hop” dedi. Binmek istemedim çünkü daha önce bir sabah aşı olmaya giderken dolu mideyle arabaya bindirildiğim için kusmuştum ve bayağı azarlanmıştım. Bu yüzden arabaya binmenin ceza anlamına geldiğini düşünüyor aslında biraz da nefret ediyordum. Yavru bir köpek dolu mide ile arabaya bindirilir mi hiç? Neyse ki bu sefer karnım aç biraz. Efe Ağabey de severek ısrar edince dayanamadım bineyim bari dedim. İyilikle gösterilirse bende yaparım tabii. Ama benimle sinir harbine girilirse kimi zaman korkudan kimi zamanda kendimi ispat etmek için anlasam bile yapmayabilirim. Benim köpek olduğumu ve insanlar kadar seri düşünemediğimi ne yazık ki kimi seri düşünemeyen insanoğlu anlayamıyor.

Arabanın arka camının açılması ise bana ayrı bir keyif verdi. Hem hava alıyorum hem de etrafı izliyorum. Biz köpeklerin deri teneffüsü olmadığı için çok fazla salya üretebiliyoruz. Açık camdan gelen hava bu yüzden beni daha fazla rahatlattı. Emniyet kemerim ise rahatsız edici biraz fakat her türlü ani fren ya da sarsıntıda benim hayatımı kurtarabilecek bir kemeri neden takmayayım. Böylece arabayı kullanan kişiyi de rahatsız etmiyorum. Güven içinde arka koltukta açık camdan etrafı izleyerek çıktığımız yol biraz uzun olduğu için bir süre sonra tam da artık midem bulanmaya başlamışken mola verdik. Efe Ağabey kapımı açtı ilk önce gezdirme kayışımı taktı. Yoksa bir anda açık kapıdan fırlayabilirdim. Emniyet kemerimi çözdükten sonra hop diyerek arabadan inmeme yardımcı oldu. Ben bu işi sevmeye başladım artık korkacak bir şey yok, arabaya rahatlıkla binebilirim demek ki. Birkaç dakika sonra suyumu içtim, çişimi de yaptım.

Arabanın kapısı açıldığı anda atlamak istedim ki buna izin verilmedi. Allah Allah yine bir hatamı yaptım acaba? Bir kez daha denedim yine binemedim? Sonradan anladım ki arabadan inerken ve binerken önce oturmam gerekiyormuş. Neyse oturdum hop komutunu duyunca ok gibi fırlayıp bindim. Önce emniyet kemerim takıldı sonra gezdirme kayışım çıkartıldı. Yollardayız yine.

Ne geveze bir adam bana devamlı bir şeyler anlatıyor. Her ne kadar tek kelimesini bile anlamasam da ses tonundan anlıyorum ki iyi şeylerden bahsediyor. Benimle konuşulması hoşuma gidiyor. Eğer konuşulmuyor olsaydı canım sıkılabilir koltuklarda tırnaklarımı törpülemek isteyebilirdim ya da oraları kemirirdim, o da olmazsa ben konuşmaya başlarım. Siz buna havlamak diyorsunuz sanırım. Oysaki her havladığımızda biz konuşuyor size bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Kimi zaman mızmızlık yaparak çişimizin geldiğini, kimi zaman hırlayarak tedirginliğimizi, kimi zamanlarda düzenli aralıklarla havlayarak oyun isteğimizi söylüyoruz.

Biz sizleri anlayabilmek için devamlı izliyor her hareketinizi takip ediyoruz. Keşke siz insanoğlu da biraz bizi izleseniz ve anlamaya gayret edip ihtiyaçlarımız olduğunun farkına varsanız. Kimi zamanlar uykunuzdan biraz feragat edip bizi dışarı çıkartmaya üşenirsiniz sonrada eve tuvalet yaptığımız için azarlarsınız, kimi zamanlar vaktiniz olmadığı gerekçesi ile bizimle oyun oynamazsınız bizde mobilyaları yada kitaplarınızı kemirerek deşarj olduğumuz için azarlanırız. Bizler enerji dolu canlılarız. Koşmak oynamak hareket etmek ilgi sevgi görmek zorundayız. Kapalı kapıların ardından sahiplerini beklemek ne kadar sıkıcı ve uzun zamanlardır bilemezsiniz. Sahibimizin geldiğini duyunca büyük sevinç gösterileri yapar her şeyimizi veririz. O anda sizlerden ters bir tepki almak çok acıdır.

İsmail Efe Yıldız

Hiç yorum yok: