21 Temmuz 2008 Pazartesi

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞ SÜRECİNDE İKİ ÖNEMLİ ZOONOZ

AVRUPA BİRLİĞİNE GİRİŞ SÜRECİNDE İKİ ÖNEMLİ ZOONOZ

Dr. Seza Eskiizmirliler

Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü-Bornova

BRUSELLOZİS :

Brusellozis, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi (OIE) tarafından dünyada en yaygın zoonozlardan kabul edilmektedir. Enfeksiyon ülkemizde hem hayvanlarda hem de insanlarda ihbarı mecburi bir hastalıktır. Kuzey Avrupa, Kuzey Amerika ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zellanda’da yıllar süren yoğun çabalarla brusellozis büyük ölçüde eradike edilmiştir. Buna karşın bazı Güney Avrupa ülkelerinde, özellikle Akdeniz bölgesi, Orta Doğu, Batı Asya’nın gelişmekte olan ülkelerinde, Hint Yarımadası, Afrika, Orta ve Güney Amerika’nın bir kısmında insan ve hayvanlarda yaygınlığını sürdürmektedir.

Brusellozis, genellikle enfekte hayvanlarla doğrudan temas yoluyla veya infekte hayvanların akıntıları (genital akıntı, süt, dışkı) ve aborte fötus ile yayılır. Hastalık yaygın olarak bir sürüden diğer bir sürüye enfekte hayvanların sokulmaları ile bulaşır.

Hayvanlarda enfeksiyonun inkubasyon süresinin 2 hafta ile 1 yıl arasında değiştiği bildirilmektedir. Brusellozis sığırlarda genellikle gebeliğin 5-8. aylarında abort, gebelik süresini tamamlayarak doğan yavrularda doğum sonrası hemen ölüm görülebilir. Enfekte anadan doğan buzağılar enfeksiyonu gizli olarak taşıyabileceklerinden, sürüde hastalığın devamına neden olan bir enfeksiyon kaynağıdırlar. Bir veya iki abort yapmış inekler bağışıklık kazanırlar, ancak sürü içinde portördürler. Mikroorganizma atık veya doğumu takiben uterus akıntılarıyla 15 gün süreyle yoğun olarak atılır, 2-3 ay sonra temizlenir. İneklerde meme ve meme lenf yumrularında kalıcı enfeksiyon nedeniyle enfekte hayvanlar yaşamları boyunca sütle zaman zaman mikroorganizmayı çıkarır ve insanlar için risk oluştururlar.

Brusellozis, koyun ve keçilerde genellikle gebeliğin son 2 ayında görülen abortlara neden olur. Enfekte koyunlar, ortalama 6 ay içinde doğal olarak enfeksiyondan ari olabilirler, genel olarak 2 ay kadar sütle mikroorganizmayı dışarı çıkarırlar. Enfekte keçiler ise yaşam boyu enfekte olarak kalırlar.

Brucella intraselüler bir mikroorganizma olması nedeniyle enfekte hayvanlarda antibiyotik tedavisi başarılı olmayıp, ekonomik değildir. Ayrıca tedavi ile portörlük ortadan kaldırılamaz.. Hastalıkla ancak korunma önlemleri ile mücadele edilebilir.

Brusellozisin kontrolu genel hijyenik önlemlerin uygulanması, karantina, enfekte hayvanların sürüden çıkarılmaması ve aşılama yöntemlerine dayanmaktadır.

Brusellozisin enfeksiyonu bir sürüye girdikten sonra sürünün hastalıktan ari hale getirilmesi güç, zaman alıcı ve masraflıdır. Ayrıca hayvan sahibi, yakın çevresi ve süt ürünlerini tüketenler için büyük tehlike söz konusudur. Bu nedenle hastalıktan korunma çok önemlidir. Hastalığın kontrolünde; ilk basamak sürüye enfeksiyonu sokmamaktır. Bu amaçla yeni satın alınan hayvanların serolojik kontrolleri yapıldıktan sonra sürüye sokulmalı ve bu hayvanlar diğerlerinden ayrı tutularak 30-60 gün sonra serolojik kontrolleri tekrarlanarak diğer hayvanların yanına konulmalıdır. Sürüye yeni alınan hayvanların aşı kayıtlarının bulunması serolojik testlerin değerlendirilmesinde önem taşımaktadır.

Brusellozisden dolayı abort yaptığı laboratuvar tarafından tespit edilmiş hayvanlar, hastalığın sürüdeki diğer hayvanlara bulaşmasını önlemek amacıyla en kısa sürede sürüden uzaklaştırılmalı, ancak satılmamalı, kesime gönderilmelidir (tüm atık vakalarında zaman geçirilmeden Bakanlık il ve İlçe Müdürlüklerine veya bir veteriner hekime başvurulmalıdır). Brusellozisin sürü içinde yayılmasını önlemek için atık yavru ve yavru zarları derine gömülmeli üzerine sönmemiş kireç dökülerek kapatılmalı veya yakılmalıdır. Atık yavrular kesinlikle köpeklere atılmamalıdır. Atığın olduğu yerde gübreler, altlık dışarı alınarak yakılmalıdır.

- Hayvanların bağışık kılınması amacıyla; Bilindiği üzere ülkemizde brusellozise karşı sığırlarda B. abortus S19 aşısı ile koyun ve keçilerde B. melitensis Rev-1 aşısı kullanılmaktadır. Bu aşıların genel olarak genç ve yetişkin hayvanlara uygulanan 2 tipi vardır. Genç aşılaması yapılmamış hayvanlara ergin aşılaması yapılması halinde yeterli koruyucu bağışıklık oluşmayacağından genç aşılamanın mutlaka yapılması önerilir.

Dünya’da brusellozis ile mücadele programı genel olarak 3 aşamada gerçekleşir;

I. Aşama: Sürü prevalansı %5-10 olduğunda genç ve ergin tüm hayvanlara yoğun aşılama ile hastalık oranı azaltılır.

II.Aşama: Sürü prevalansı %1’lere düştüğünde sadece gençler aşılanır, erginlere test ve kesim uygulanır.

III. Aşama: Aşılama durdurulur, serolojik taramalarda pozitif hayvanlar kesime gönderilir.

Hastalıkla ülkesel olarak mücadele iyi bir organizasyon, süreklilik, mali kaynak ve yetiştiricilerin aktif katılımını gerektirmektedir. Bununla birlikte mücadelesi sektörler arası işbirliğini gerektiren Brucellosis ve benzeri zoonotik karakterdeki hastalıklarla mücadelede Tarım Bakanlığının yanı sıra Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İletişim Sektörü, Gıda Sektörü,Yetiştiriciler ve Mahalli idarelerin koordineli çalışması ile mücadelede başarılı olunacak, dolayısı ile tüketici korunarak gıda güvenliği sağlanmış olacaktır.

TÜBERKÜLOZİS :

Sığır Tuberkülozu, bütün dünya için önemli bir hastalık olduğu gibi, ülkemizde de üzerinde durulması gereken zoonozlardandır. Memelilerde hastalık yapan tuberküloz bakterileri, Mycobacterium tuberkulosis ve Mycobacterium bovis’tir. Myco. tuberkülozis, insandan insana, Myco. bovis, sığırdan insana bulaşmada rol oynar ve Myco. tuberkülozise benzer klinik belirtilere ve patogenik lezyonlara yolaçar. Tuberküloz, hayvanlar arasında en çok sığırlarda görülür. Bunun dışında koyun, keçi, domuz, at ve kanatlılar gibi evcil hayvanlarla birçok yabanıl hayvanın enfeksiyona duyarlılığı bildirilmiştir. Hastalığın inkubasyon süresi, mikroorganizmanın virulansı, dozu, inokulasyon yolu ile ilişkilidir. Hayvanların sıkışık ahırlarda bir arada bulunmaları, hijyenik koşulların iyi olmaması, uygun olmayan bakım ve beslenme, infekte hayvan sütleri ile buzağıların beslenmesi gibi nedenler hastalığın bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Sığırlarda infeksiyonun başlıca bulaşma yolları; solunum ve sindirim yolu ile olur. Bundan başka konjenital, genital ve deri yoluyla bulaşma olabilmektedir.

Sığırlarda tüberküloz genellikle kronik seyreder. İnfeksiyon pneumoni, arthritis, mastitis, keratokonjunktivitis, meningitis ve infertilite bozukluklarına neden olur. Sığırlarda lezyonlar hastalığın yerleştiği organa göre değişir.

Teşhis;

Hastalığın teşhisi için, laboratuvara hasta hayvanlardan toplanan idrar, süt, uterus akıntısı ve sperma hastalıktan ölen hayvanlardan alınan lezyonlu doku ve organlar gönderilir. Hastalıktan şüpheli hayvanlardan toplanan örnekler, soğuk zincirle laboratuvara gönderilmelidir. Sıcak hava koşullarında kontaminasyonu önlemek için bakteriostatik madde olarak borik asit katılır. Sığır tüberkülozunun teşhisinde bugün allerjik ve serolojik testler kullanılmaktadır. Direkt teşhis de en çok kullanılan test allerjik deri testi olup, fluoresan antikor tekniği, radio-immuno assay, elisa, gamma IFN, EIA, PCR, kromatografi ve DNA finger printing gibi testler kullanılmaktadır.

Bugün gelişmiş ülkelerde sığır tüberkulozisi eradike edilmiş veya ileri düzeyde kontrol edilebilir durumdadır. Bu ülkelerde Tuberkülozun prevalansına bakıldığında ülkemizde etkili bir eradikasyon çalışmasının gerektiğini göstermektedir. Hastalığın eradikasyonuna yönelik 1986 yılından bugüne kadar ülkesel bir eradikasyon projesi uygulanmamasına karşın uzun yıllardır çeşitli resmi kurum ve kuruluşlardaki hayvanlarda tuberküloz mücadelesi sürdürülmektedir

Dünyada sığır tuberkülozunun eradikasyonu amacıyla değişik metodlar izlemiştir. Bu metotlar başlıca şöyle sıralanabilir;

Test ile reaktörlerin ayrımında, sürülerde tüberkülin testi ile reaktörler tespit edilerek sütleri ve yavruları ayrılır. Avrupa’da ilk dönem eradikasyon çalışmalarında bu yöntem uygulanmıştır.Özellikle tüberküloz prevalansının yüksek olduğu ülkelerde önerilen bu metot, reaktörlerin ayrı tutulması için bir yer bulunması ve etkili bir ayrımın yapılmasının güçlüğü nedeniyle dezavantajlıdır.

Tuberkuloz eradikasyonunda etkili diğer bir yöntemde sürünün tuberkülin ile test edildikten sonra reaktörlerin kesime gönderilmesidir, bu işlem sürüler reaktör kalmayıncaya kadar test sonrası kesime gönderilir. Başarılı eradikasyon için etkili bir yöntemdir.

Diğer bir program bir sürüde ise tuberkuloz reaktörü tespit edilen sürünün kesime gönderilmesi olup, maliyeti yüksek olması dolayısıyla küçük sürü ve işletmelerde tercih edilir.

Sürü tuberkuloz prevalansı %1’in altında ise ve sığırlar düzenli test ediliyorsa, kesimlerin

kontrol edildiği ve enfekte sürülerin geriye dönüşümlü izlendiği bir program uygulanabilir. Bu programda uygun kesimhaneler, zorunlu tanı ve (ciddi-düzenli) stok kayıt sistemi olmalıdır. Yine A.B.D.’de ve Almanya’da uygulanan gönüllü tuberkuloz eradikasyon kampanyaları bireysel çiftliklerde başlar, bunu zorunlu eradikasyon programları izler. Gönüllü kampanyalar, eradikasyonda en ideal kontrol şeklidir. Anca bir bölgenin veya ülkenin sığır tuberkulozu yönünden ari olması isteniyorsa zorunlu programlar seçilebilir. Yine etçi ve sütçü çiftliklerde gönüllü programlar izlenerek sürü sağlığının takibi yapılır. Sürülerin sağlıklı olması sağlanır. Bu tip sürüler ödüllendirilir, bu uygulamanın daha geniş alanlara yayılması sağlanır.

Sığır tuberkulozunda ari ülke ve bölgeler oluşturmak amacıyla yapılan projelerde sığır populasyonunun sayısı, bölgelere göre dağılımı, hayvan hareketleri ve en önemlisi parasal kaynak sağlanması gerekmektedir. Sığır tuberkulozunu yok etmede uygulanacak ülkesel proje ve programlar, insan sağlığı ön planda tutularak hazırlanmalıdır.

Ülkemiz süt sektörünün Avrupa Birliği ülkelerine süt ve süt mamülleri ihracatı yapabilmesi için sığırlarda Brucellozis ve Tüberkülozis hastalıklarından ari işletmeler oluşturulacaktır.

2005 yılı hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadele programı gereği Brusellozisden ari işletmeler oluşturmak amacı ile Balıkesir, Edirne, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Eskişehir ve Konya illerinde program doğrultusunda yoğun genç aşılaması, yine aynı program gereği Tuberkülozisden ari işletmeler oluşturmak amacı ile yukarıda belirtilen illerde süt tesislerinin sütü temin ettiği işletmelerde Tüberkülin testi uygulanmaktadır.

Kaynaklar:

1-Akçay, E.(2003):Sığır Tüberkülozu.Etlik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Web Site.

2-OIE Manuel of Diagnostic Tests and Vaccines for Terrestrial Animals (2004): Bovin Brucellozis Chapter 2.3.1

3- OIE Manuel of Diagnostic Tests and Vaccines for Terrestrial Animals (2004): Bovin Tuberculozis Chapter 2.3.3

4-Koneman, E.W., Allen, S.D, Janda,W.M., Schreckenberger, P.C., Winn, W.C. (1992) : Mycobacteria in: Diagnostic Microbiology, 4th Ed: J.B. Lippincott Comp., Philadelphia, p.: 703-755.

5-Quinn, P.J., Carter, M.E., Marley, B.K., Carter, G.R. (2002) : Mycobacteria in Clinical Microbiology p.:156-165.

6-Quinn, P.J., Carter, M.E., Marley, B.K., Carter, G.R. (2002) : Brucella species in Clinical Microbiology p.:261-267.

7- Hayvan Hastalık Ve Zararlıları İle Mücadele Programı (2005): T.C Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü. Sh:22-24, Ankara.

Hiç yorum yok: