3 Temmuz 2008 Perşembe

KÖPEK

Toplumun Aynasında Köpek

Tarih boyuncu köpekler üzerinde o kadar durduk ki.. Sadık dostlarımız dedik, evimizde mutluluğumuzu, mutsuzluğumuzu paylaştık. Ve şimdi köpekseverleri mutlu edecek bir kitap var raflarda: Toplumun Aynasında Köpek
"Köpekler hakkında bir şeyler yazmaya kalkışanların sorunu, daha önce milyonlarca olmasa bile binlerce insanın bu konuda bir şeyler yazmış olmasıdır. Köpekler gibi, köpekler hakkındaki literatür da boldur ve biraz da bu malzeme zenginliğinden olacak, köpek kitapları bilgi verme konusunda ne kadar iddialılarsa o kadar da tutarsız olurlar. Bu tür metinler, çok bilgi verme bahanesiyle, kendini 'köpek meraklısı' olarak niteleyenlerimize bile sıkıcı gelen bir gelişigüzellikte yazılır. Tahmin edileceği gibi, bu kitapları okuduğumuzda köpeğimizin ne cins olduğunu anlamak şöyle dursun, kafamız iyice karışır. Ancak söz konusu metinler yarattıkları bu kargaşa içinde yine de köpek dostlarımızla ilgili şaşırtıcı deneyimlerimizi anlatmayı sürdürürler. Köpeklerin insan yaşantısının en önemli unsurlarından biri hâline nasıl geldiklerinin izahı bir yana, köpeğin ne olduğunun tanımlanması bile zolu, bitmeyen bir uğraştır."
Toplumun Aynasında Köpek, işe köpeğin kökenlerine inmekle başlıyor. 'Köpeğin Kökenleri', 'Köpek Cinsleri', 'Kırmalar', 'Gelecek ve Köpek', ve son olarak 'Köpeğin Kronolojisi' bölümleri altında toplanan kitap için hem inceleme hem de bir hobi kitabı diyebiliriz.
Kitap, köpekler üzerine yapılmış reklam, tablo, karikatür, duvar panosu, seramikten figür, mozaik, heykel, gravür, eskiz fotoğrafları ile renklendirilmiş. Susan Mchugh'un kaleme aldığı bu kitap gerek kapağı gerek içeriği ile son derece sevimli.
Toplumun Aynasında Köpek, yalnızca insanların köpeklere nasıl şekil verdiğiyle değil, aynı zamanda köpeklerin de insanları nasıl şekillendirdiği üzerinde duruyor.

http://www.radikal.com.tr

SUSAN MCHUGH (*) / İnsan iskeletiyle birlikte toprağa gömülmüş olan kemikler, köpeklerin, paleolitik dönemden neolitik döneme uzanan bu arkeolojik bakımdan önemli geçiş dönemi boyunca insan kültürleri içinde var olduğu fikrini destekler. Almanya'da, Oberkassel'de bulunan gömü alanlarının en eskisi, 14 bin yıl önce avlanma teknikleri gelişmiş bir toplumun varlığını ortaya oyuyor; bu insanlar o dönemde avı ezmeye yarayan taş fırlatma aletlerinin yerine, daha incelikli olan, avda daha kolaylıkla ölümcül yara açabilen, taşlarla bilenen okları getirmişlerdi. Köpeklerin yeni avlanma stratejilerinin gelişimine olan katkısı tartışmalı bir mesele olmayı sür-dürse de, bu tür değişimlerin uzun vadeli etkileri su götürmez gerçeklerdir.

Filistin'deki 12 bin yıl öncesine uzanan çok sayıda gömü alanı, taş barınaklarda yaşayan insanların taş kaplı mezarlarda köpeklerle birlikte gömüldüklerini gösterir. Örnekler arasında, bir eli yavru bir köpeğin göğsü üzerinde bir yaşlı kadın ile iki yetişkin köpekle birlikte gömülmüş bir başka insan yer alır. İsrail'deki kazı alanında bulunan ve birkaç bin yıl öncesine ait olduğu düşünülen, ilk köpeklere ait olduğu sanılan kalıntıların benzerleri yalnızca bu bölgede değil, Çin, Irak ve Şili gibi dünyanın başka yerlerinde de ortaya çıkarılmıştır. Bu köpeklerin pek çoğunun gömme törenlerinde kurban edildikleri düşünülmektedir; bir bakıma sebebi Avrupa'da erken orta çağ dönemi boyunca köpeklerin cenaze törenlerinde hediye olarak verilmesi adetinin devam etmiş olmasıdır. Köpeklerle ölüm arasında kurulan bu ilişki, köpeklerin mezardaki sahiplerinin ayak ucundaki tasvirleriyle ve daha yakın zamanda ölü köpekler için yapılan anıtlarla sembolik olarak devam etmiştir. Birlikte düşünüldüğünde, bu tür bulgular bir yandan köpeklerin insan refakatindeki yerinin nasıl geliştiğini gösterirken, bir yandan da bu ilişkilerin bu türü nasıl tanımladığına dair soru işaretleri uyandırır.

BÜYÜK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Bu büyük iklim değişikliğinin başlangıcında yerküredeki bütün canlıların nüfusu azaldığı için, bu döneme ait tüm türlerin fosilleri de son derece azdır. İlk köpeklere ait eksiksiz kafatasları son derece nadir bulunabildiği gibi, yok olmuş daha küçük kurt türlerininkiyle kolayca karışa-bilmektedir. Köpekgiller arasındaki farklılıkları fiziksel olarak, kafatası, beyin ve diş boyutlarının fark edilmeyecek kadar küçülüp büyümesine göre tanımlayan modeller sınıflandırmayı daha da güçleştirir. Kesin fiziksel ayrımlar olmadığında, bir fosilin "köpek" olup olmadığı insan yerleşimini gösteren işaretlere yakınlığına göre belirlenmektedir. Bir başka deyişle, günümüzde köpeklerin kökenine ilişkin arkeolojik kabuller, evriminde açıkça farklı özellikler geliştiren bir türün maddi kalıntılarına değil (morfoloji), aralarında bir ilişki geliştirmiş olan insanlar ve köpeklerle ilgili dolaylı kanıtlara (ekoloji) dayanır. Bu dönemden kalma arkeolojik kazı alanlarının karşılaştırılmasıyla ortaya çıkan hikaye, köpeklerin ortaya çıkışının her nasılsa gündelik insan yaşamının bir parçası haline gelişlerine rastladığıdır; bu hikâye, köpeklerin dünyanın her yerinde insan uygarlığının gelişiminde payı olduğuna dair mitolojik ve maddi kanıtlarla uyum içindedir.

(*) Susan McHugh, New England Üniversitesi'nde İngiliz Dili profesörü
(Toplumun Aynasında Köpek / Susan McHugh, Çeviri: Serpil Çağlayan, Kitap Yayınevi)

Hiç yorum yok: