10 Temmuz 2008 Perşembe

KÖPEK DAVRANIŞLARI VE İNSAN



Doğaya açılan penceremiz hayvanlar ve insanoğlunun sağladığı menfaatler

İnsanoğlu, gittikçe artan bir dozda kendisini beton yığınlarının arasına hapsedip doğadan tamamen uzaklaşıyor ve böylece kendi iç yapılanmasına ihanet ediyor. Yani kendi doğasına uygun beslenmiyor, davranmıyor, kısacası yaşamıyor. İç yapının dış ortamdan bu kadar farklı olması nedeniyle içsel çelişkileri had safhaya varıyor ve insan vücudu yaşadığı bu strese depresyon, veya anksiyete benzeri psikolojik tepkiler veriyor. Bu tepkilerin zararları yine aynı vücutta görülüyor ve kalp ve dolaşım sistemi başta olmak üzere bir çok hastalığa zemin hazırlanıyor.

Bu sorunların temelinde doğadan uzaklaşmamız olduğuna göre, çözüm için doğaya yaklaşmaktan başka çare bulunmuyor. Hayvanlar ise insanların doğaya açılan penceresi olarak hizmet veriyor. Bu nedenle Hayvanlara olan gereksinimiz gün geçtikçe daha da artıyor. Günümüzde hayvanların insanlara olan en önemli faydası, çağımızın sorunu olan stresi yok etmede mükemmel bir katkı sağlamasıdır. Hayvanların insanlardaki kalp hastalıkları, tansiyon gibi hastalıkları önleyici ve tedavilerine yardımcı etkileri üzerine yapılmış bir çok istatistik bulunmaktadır. ABD’deki bir koroner bakım ünitesi tarafından yapılan böyle bir istatistiğe göre, yoğun bakımdaki 53 hayvan sahibinden üç kişi ölürken, hayvan sahibi olmayan 39 kişiden 11′i ölmüştür. Medikal bir hastalık veya depresyondan şikâyetçi 31 hayvan sahibi üzerinde yapılan bir araştırmada, kişiler, yaşamlarında ve hastalıkla mücadele etmelerinde, hayvanlarının çok yararlı olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmalar detaya indikçe ev hayvanının, bu kişinin en yakın arkadaşı olduğu ortaya çıkmıştır. Bunların dışında, hayvan besleyenlerin daha az oranda suç işledikleri yine ABD’de yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.

İnsan-hayvan etkileşiminin fizyolojik etkileri üzerinde çalışılmış ve hayvan-insan bağının doğasına, değişik bakış açıları kazandırılmıştır. Bir hayvanı okşamanın, hayvanın nabzını ve kan basıncını düşürdüğü bilinmektedir. Aynı şekilde, hayvanla konuşmanın da insanın kan basıncını düşürücü etkisi vardır; zira, bu eylemler esnasında beyinden endomorfin denilen rahatlatıcı ve tansiyon düşürücü maddeler salgılanmakta ve kanda trigliserit düzeyi düşmektedir.

Yine, çocukların ruhsal gelişimi, görev alma ve yerine getirme bilinçlerinin oluşması, empati kurmayı öğrenmeleri vb. yararları saymakla bitmez. Evde hayvanı besleyen, temizleyen, gezdiren, koruyan ve hayvanın yaşam döngüsünden haberdar olan çocuk, sorumluluk duygusunu öğrenme şansına sahip olur. Normalde, evdeki herhangi bir faaliyette sorumluluk almak istemeyen çocuklar, hayvanın bakımıyla ilgili bir görevi zevkle kabullenebilirler. Ev hayvanının yaşam döngüsü, çocuk büyürken tamamlandığı için, çocuk bu olayları gözleyerek, yaşam hakkında fikir sahibi olur.

Uygarlığın gelişimi boyunca hayvanlardan o kadar çok yararlanıldı ve onlara öylesine bağlanıldı ki, artık onlar olmaksızın yaşamayı düşünmek bile mümkün olmuyor. Bu arada evcilleşen hayvan türleri de insan yaşamına ayak uydurabilmek için, kendilerine yaban hayatında gerekli olan davranışları unutup yeni davranış biçimler kazandılar; yine yaban ortamında kendilerine birçok yararı olan içgüdüsel dürtülerini bastırdı ve neredeyse unuttular. Bu durumda onların yaban hayatına geri dönme olanakları kalmadı. Yani hem insan hem de evcilleşmiş olan hayvanlar kusursuz bir iletişim kurup kuvvetli bağlarla birlikte birbirlerine bağlandılar.

Ancak, ilk evcileşen hayvan olan köpeklerle başlayan bu ilişkinin insan menfaatine çok çok daha fazla yaradığını rahatlıkla söyleyebilmekteyiz. İşte size bazı örnekler:
Herkes bilir ki, köpekler körlerimize rehberlik, av, koruma ve bekçilik, enkaz altında kaybolan insanları bulma, kurtarma, bomba ve narkotik maddeleri yakalama gibi, insanlara sayısız yararlar sağlıyorlar; dostlukları ise cabası. Ya diğer hayvanlar?

Atom ve nötron bombaları, biyolojik, kimyasal silâhlar, radyoaktif maddeler, sis bombaları, asitler veya zehirli gazlar, bakteri ve virüslerden tutun, en basit tabanca kurşununun öldürücü etkileri, binlerce hayvan üzerinde denenmiştir. Yani insanların nasıl daha iyi öldürülebileceği, öncelikle bu zavallılar üzerinde tatbik edilmiştir.

Hayvanlar, sadece askerî amaçlarla kullanılmadılar. Hatırlarsanız, uzaya ilk giden canlı, insan değil hayvandı. Şüphesiz ki bu, kozmetik sanayinde yapılan hayvan deneylerinin yanında tamamen masum sayılabilir. İnsanların, güzelleşmek uğruna kullandığı kozmetikler, milyonlarca hayvanın canına mal olmaktadır. Kozmetiklerin yanı sıra ilâçlar, oyuncaklar, bazı gıda maddeleri vb., önce hayvanlar üzerinde denendikten sonra insanlığın hizmetine sunulmaktadır.

Nazi Almanya’sında insanlar üzerinde yapılan tıbbî deneyler, bu gün hayvanlar üzerinde yapılıyor. İleri ülkelerde son derece kısıtlı hâle getirilen, hattâ bazı ülkelerde neredeyse tamamen yasaklanan hayvan deneyleri, ülkemizde sınır tanımadan devam ediyor. Üstelik bunların çoğunluğu etiğe uygun değil ve bilime hiçbir şey katmıyor; yine çoğunluğu, yapılanların tekrarı şeklinde ya da insan ve hayvan organizması arasındaki büyük farklılıklar nedeniyle, insan hekimliği açısından fazla işe yaramıyor.
Hayvanların insanlara olan en önemli yararları arasında hayvanların sosyal katkıları ve insanlardaki psikiyatrik ve topluma uyum sorunlarının tedavisinde kullanılmalarını da sayabiliriz ki, bu konulara ayrı olarak değineceğim.

Prof. Dr. Tamer Dodurka

Hiç yorum yok: