23 Temmuz 2008 Çarşamba

KÖPEK

Köpeklerin Ortak Tarihi

İnsanla İşbirliği

İnsanlar ve kurtlar birbirlerine çok kısa sürede uyum sağladılar.Bunun sebebi her iki canlı türünün de aynı toplumsal örgütlenmeye ve içgüdüsel olarak genelde aynı zihin yapılarına sahip olmalarıdır.Kurtlar çiftler halinde yaşarlar ve av sırasında sürü, bir liderin yönetimi altında ve işbirliği yaparak hareket eder.Kurtların biri avın bıraktığı ayak izlerini takip eder, diğeri avın yolunu keser ve en cesur olanı avın boğazına atılır.Eğer av sürünün içindeyse bir kurt onu sürüdeki diğer hayvanlarla ayırmakla görevlidir.Önce sürünün lideri beslenir.Lider açlığını giderdiğinde, diğerlerinin yiyeceği bitirmesine izin verilir.

Az çok yerleşik aile grupları içinde yaşayan insanlar, yedikleri etin kemiklerini ve artıklarını köylerin çevresinde dolaşan aç hayvanlara bırakırlar.Kurtlar, zamanla insanların üstün silahlar'a sahip olduklarını ve bu sayede oyunu kazanabileceklerini anladılar.Bu silahlar taştan yapılmış araçlardan, ok uçları ve kapanlardan oluşuyordu.Kurtlar insanın üstünlüğünü avlanma sırasında hissetiler ve onu lider olarak görmeye , avlanma sırasında onu uzun mesafelerde izlemeye ve paylarını almak için onunla birlikte köye dönmeye başladılar.

İnsanların zamanla kurt sürülerinin bu davranışıyla ilgilenmeye başladıklarını, bazılarını benimsediklerini, kuşaklar boyunca onları beraberlerinde ava götürdüklerini kestirmek zor değildir.Giderek kurtlar av sırasında izleyici olmaktan çıkıp, avcının yardımcısı olmaya, bir ceylanı yada yaban öküzünü kışkırtarak, diğerlerinden ayırarak insanın avını kolayca öldürmesini sağlamaya başladılar.

İnsanlar, atı, ren geyiğini ya da fili evcilleştirmek için onları yakalamak (yani onlara hakim olmak), belirli bir yerde kapalı tutmak ve zor kullanarak kazanmak zorunda kaldılar.Hayvanlar arasında yalnızca köpek insanın otoritesine, zor kullanmasına gerek kalmadan uyum sağladı.Onlarınki meslektaşlar arasındaki iş birliğini andırıyor ve karşılıklı çıkarlara dayanıyordu.Her ikisi de açlıklarını bastırmak için avlanmak zorunda idi.

Paraguay ve Peru'nun bazı uzak köylerinde, annesini kaybeden bir köpek yavrusunun bir kadın tarafından emzirilmesi çok sık görülen bir durumdur.Bu tür olaylar, köpek-insan ilişkilerinin daha en başında görülmüş ve insan ile hayvan arasındaki yakınlığın pekişmesinde önemli rol oynamıştır.

Beş Bin Yıldır Varolan Bir Muhafız Köpek

Köpeğin fiziksel varoluşu ve daha önemlisi toplumsal işlevi hakkında belirli bilgilere sahip olmak için, insanın onun görünüşünü resmettiği yada onu kendi ideogramları içinde betimlediği zamana kadar beklemek gereklidir.İnsanlık tarihinin geniş spektrumu içinde insan, uzun bir süre Canis Familiaris'ten kesinlikle söz etmemiştir.

Ne var ki, başlangıçta prehistorik ressamlar avlanma ve iştah ile ilgili duyguları hatırlatan hayvanlardan esinlendiler.Süsledikleri mağaralarda, geyik, bizon, yaban domuzu ve ren geyiği resimleri bulunur.Ancak bu resimlerde köpek ihmal edilmiştir.Muhtemelen o resimlerde köpek ev halkının dostu idi ve günlük hayatta sanatçılara esin veremeyecek kadar sıradan bir unsurdu.Ancak öteki sanatlar gibi, prehistorik denilen sanat da, ele aldığı konular bakımından bir evrim geçirdi ve nihayet ressamlar çakal ve sırtlanı resmetmeye başladılar.İlk köpek resmi M.Ö. 4500 yıllarında göründü.Resimdeki köpek doğal olarak bir avcıya yardım etme eylemi içinde idi, fakat estetik çizgileri günümüzde bulunan köpek cinslerinin hiç birine benzemiyordu.Bu en eski dönemlerin sanatında görülenler sadece av köpekleri değildi: dört yada beş yüz yıl önce yapılan bir bıçağın kabzasında, tasmalı bir köpeği gösteren çizgiler yer almaktaydı.Bu çizgiler köpeğin muhafız olarak da kullanıldığını gösteren ilk gerçek kanıt olabilir.

Firavunlar döneminin mısır sanatı, köpek severler için, günümüzdeki cinslere benzeyen ilk köpek imgelerini taşımak gibi bir özelliğe sahiptir.Bu resimlerde bir kez daha tazıları ve kısa boylu, eğri bacaklı bir cins köpeği (dachshund) görebiliriz.Sonraları, muhtemelen doğudan getirilen çoban köpekleri, mastiffler, daha sonra da tazılar (greyhoundlar), görüldü.Akdeniz ve Orta Avrupa'da her türlü malın ticaretini yapan meşhur tüccarlar, Fenikeliler, Mısır, Roma ve Atina'da yeni köpeklerin ortaya çıkmasında büyük bir rol oynadılar.

Köpekler Hakkında İlk Yazılar

Nerede avcılık vardıysa ve suçluları etkisiz hale getirmek gerektiyse orada köpekler var olmuş ve insan, sürekli olarak türleri geliştirme, yeni köpek cinsleri üretme, onları eğitme ve onlara uygun besin maddeleri sağlama eğilimini göstermiştir.

Klasik dönemden önce Grekler,Mısır tazılarının ve Pers molossuslarının yanı sıra,kurt köpeklerine sahip olmuşlardır.Grek filozofu ve zoolog Aristoteles çeşitli köpek cinslerinin listesini çıkarmış ve onlara geldikleri ülkelerinin isimlerini vermiştir.Bu sayede, İ.Ö. 300 yılında Sirenika,Hint,Mısır ve Epirüs'den gelen köpeklerin varolduğunu biliyoruz.Ancak yazar belirgin tanımlar vermediği için,bu isimleri yüzler ve gövdelerle birleştiremiyoruz.

Av köpekleri Roma'da da büyük saygı görmüştür.Latin şair Ovid iyi cins köpeklerin nasıl üretileceğine dair belirgin yöntemler önermiştir.Bir köpeğin nasıl eğitileceğine dair ilk kez tavsiyelerde bulunan kişi ise,yazar M. T. Varro'dur.

Özellikle çiğ yemek atıklarıyla beslenen köpeğe güvenmemek gerektiğini,kan tadına alışan bu köpeklerin sonunda canlı hayvanlara saldıracağını,düşünmüştür.Bir Grek olan,Cynegetica'nın yazarı Oppian da küçük gövdeli köpek cinsleri yetiştirmeye çalışmış ve bunların ormanda avlanmaya en uygun köpekler olduğunu düşünmüştür.

Bütün bunlardan hareketle,iki bin yıl kadar önce insanlar arasında köpeklere yönelik bir ilgi,hatta sevgi olduğu sonucuna varmak mümkündür.Pompei'deki evlerin üzerlerindeki plakalarda yer alan -Cave Canem- (dikkat,köpek var!) sözleri,köpeklerin bekçi olarak kullanıldıklarını açık bir biçimde gösterir.Bu bekçi köpekler genellikle güçlü bir bedeni ve ürkütücü dişleri olan yırtıcı Molossuslar idi.Bu köpekler gündüzleri zincire vurulur geceleri serbestçe dolaşmalarına izin verilirdi.Ev ya da bahçe içinde hayvan beslemek bir moda idi.Yoksullar ise sadece bir kazla yetinmek zorundaydı.



Romalılardan Ortaçağ Dönemine

Çok erken dönemlerden itibaren köpekler savaşlarda da kullanılmıştır.Örneğin Romalılar köpekleri mesaj iletme ve saldırı amacıyla kullandılar.Kerpeteni andıran dişlere sahip Molossus, saldırı ve savunma amacıyla, üzeri keskin usturalarla kaplı demir boyunluklarla donatılırdı.Bu köpeklerin görüntüsü karşısında düşman genellikle savaşmaktansa kaçmayı tercih ederdi.Mesaj köpeği denilenler en talihsiz hayvanlar idi.Askeri emirler küçük bir bakır tüpün içine konur ve hayvana yutturulurdu.Gideceği yere vardığında, köpeğin tüpü doğal yollardan çıkarmasını bekleyecek vakit olmazdı.Gönderilen emirleri bir an önce alabilmek için meçhul mesajcının boğazlanması gerekirdi.

Roma İmparatorluğu'nun ilk çöküş yıllarında, barbarların istilasından sonra, köpek terk edildi ve prehistorik önemine geri döndü.İstilacıları izleyen aç köpek sürüleri şehirlerde ve kırlarda çok zor durumda kaldılar.Ayrıca yiyecek aran çeteler onlar için büyük bir tehlike oluşturuyordu.

Aslında köpek asla kedi kadar zor durumda kalmadı.Ortaçağ'a hakim olan boş inanç kediyi büyücülükle suçladı ve onun varlığında şeytanın ta kendisi gördü.Gene de köpeğin bu dönemdeki durumu katlanılabilir gibi değildi."Köpek gibi yaşamak, köpek kadar yorulmak, köpek eziyeti, köpek soyu ve köpek gibi ölmek" şeklindeki olumsuz ifadeler muhtemelen bu dönemde dile yerleşti.Ne var ki, köpeğin ortaçağ dönemindeki varlığı avlanma sayesinde bir kez daha kurtuldu.Şiddetli aşlık dönemlerinde, bahçeden toplanan köklerin yanı sıra tencereye bir şey koymak için avlanmaktan başka çare yoktu.İster zengin ister yoksul olsun herkes avlanmaya başladı.Savaşın onlara öğrettiği şekilde ok ve yaylarla, mızraklarla,her türlü kesici aletle , aynı zamanda tuzaklar ve ağlarla silahlandı.Bu kanlı uğraş sırasında insan bir kez daha köpeğin vazgeçilmez yardımına muhtaç oldu.Köpek, o zamanın geniş ormanlarının ve bataklıklarının üstesinden gelebiliyordu.İngiltere'de iyi bir av köpeği bir köle kadar değerli idi.



Uzlaşmanın Başlangıcı

Ortaçağ'da, keşişlere arkadaşlık etmesi, ama aynı zamanda onları koruması için manastırlarda da köpek yetiştirildi.Örneğin, Belçika Ardenleri'ndeki St. Hubert Manastırı'nın keşişleri bloodhound (koku alma duyusu çok güçlü bir tazı) ürettiler.Aynı şekilde, güvenilir kaynaklara göre, Alman çoban köpeği manastırları haydutların saldırısından koruyabilecek yeteneklere sahip bir köpek isteyen keşişlerin yetiştirdikleri cinslerden türedi.

Gene bu dönemde av köpekleri ile ilgili, ilk kez gerçek anlamda bir uzmanlaşma başladı.Pointer ve setter gibi bazı av köpekleri avı araştıracak şekilde yönlendirildiler; koku duyusu gelişmiş tazılar erkek geyikleri kışkırtıp yerlerini belirtmek için kullanıldılar; greyhound tipi köpekler iz sürmede kullanıldılar; molossuslar ise bizon ve ayılara saldırı amacıyla diğerlerinden ayrı tutuldular.Kunduz köpeği denilen küçük köpekler de bu sırada tilki ve vahşi tavşanların inlerine toprağı kazıp ulaşacak şekilde eğitildiler.İlk terrierler de bu dönemde ortaya çıktı.

Büyük Tatar Hanı'nın beş bin köpeklik bir sürüyle nasıl ava çıktığını anlatan büyük gezgin Marco Polo'nun öykülerinde de yer aldığı gibi, zengin feodal lordlar, bin, bin beş yüz kadar tazının eşlik ettiği av partilerine, soylu arkadaşlarıyla birlikte katılırlardı.

I. Elizabeth'in askerleri, en az sekiz yüz köpekten oluşan bir güçle İrlandalı isyancılara karşı savaştılar; zırhlarla, sivri uçlu demirlerle donatılan köpekler, Amerika'yı işgal eden İspanyollara kitle halinde eşlik etti.


Sivil ve askeri hayatta,sporda köpekler daha da önem kazandı.Daha o zaman köpek bakımı üzerine yazılmış kitaplar vardı.Bu kitaplarda avdan yorgun dönen köpeklerin sıcak tutulması,tahtadan yapılmış beslenme kaplarının daima temiz olması,tüylerinin her gün fırçalanması hakkında tavsiyeler vardı;uygun beslenme ve deniz banyoları sayesinde, köpeklerde görülen egzamaların iyileştirilmesi gibi konularda bilgiler veriliyordu.

Ortaçağ'da veteriner bilimi ile ilgili taslak halinde görüşler de vardı.Öte yandan, köpekler deneysel olarak insan hastalıklarının tedavisinde de kullanıldılar.Beyaz bir köpekten alınan bir kanın deliliği iyileştirdiğine,siyah bir köpekten alınan bir kanın ise gebe kadınların doğum sancılarını azalttığına inanılıyordu.Veterinerlik ve cerrahlık konusunda Avrupa'ya ulaşan ilk bilgiler Arap biliminden geldi.



Rönesans Döneminde Bir Lüks

Ortaçağ geçip giderken,adetler daha bir inceldi ve refah yaygınlaştı.Bu arada köpeklere duyulan sevgi de arttı.Açıktır ki,hayvanlara yönelik günümüzde de görülen kötü davranışlar,sefaletin,cehaletin ve boş inançların yaşandığı karanlık dönemlerin mirasıdır.Rönesans'ın eşiğinde,güzel bir köpeğe sahip olmak bir tür snopluk haline gelmişti.Köpekler yine ava götürülüyordu,ancak bir köpekle birlikte bir yürüyüşe çıkmak, onunla arkadaşlık etmek de insanlara zevk veriyordu.İnsanların,molossusla birlikte yürüyüş yapmalarının dışında,yarışmalar da düzenleniyordu.Bütün Avrupa'ya İngiltere'den ithal edilen greyhoundlar bu yarışların galibi oluyorlardı.

Kadınlar,özellikle de avla ilgilenmeyen aristokrat kadınlar,arkadaşlık ettikleri küçükleri seviyorlardı.Bu köpekler,kadınlar tarafından ev hayatına alıştırılıyor ve lüks köpekler için moda olan kurdelelerle süsleniliyorlardı.Soylu bir kadının ilgisini çekebilmek için her şeyden önce onun küçük gözdesinin sevgisini kazanmak gerekiyordu.



Köpek ve Sanat

Pek çok köpek cinsi,özellikle av köpekleri yetiştirildi.Onyedinci yüzyılda en çok av köpeği yetiştiren ülke Fransa idi.Louis ismini taşıyan bütün krallar,avlanmayı severler ve krallara yakışan biçimde avlanmayı bilirlerdi.Sürüler halinde avlanma konusunda eşsiz özellikler taşıyan,zarif,safkan ve meşhur chiens blancs du roi bu dönemle birlikte gelişmeye başladı.Bu köpeğin çeşitli Avrupa ülkeleri arasında alınıp satılması ve yarışmalara sokulması,çok güzel ve arkadaş canlısı,sadakat,güç ve zeka bakımından bir eşi olmayan bu soylu ve iyi huylu hayvana duyulan sevgiyi arttırdı.En büyük ressamlar tarafından ölümsüzleştirildi.Bu ressamlar onu her defasında kibar efendilerinin ayaklarının dibine uzanmış yatarken resmettiler.

İnsanın köpeğe olan sevgisini yüzyıllar boyunca resim sanatında canlandırıldı ve bu durum zamanın en gözde köpek cinsleri hakkında bilgi edinmemizi sağladı.Rönesans dönemi sanatı köpek resimleriyle doludur.Dürer,Bothicelli,Pierro della,Franesca,Mantegna,Titian, Bosch,Bruekhel,The Elder Rubens,Canaletto,Valasques ve Goya bu konuyu işleyen meşhur ressamlar arasında yer alırlar.Ve bu liste asla sona ermeyecek kadar uzundur.

Köpek sevgisi,şiir ve tiyatroda da yankı buldu.Bu konuda ilk akla gelen isimler Lorenzo de Medici ile Shakespeare'dir.

Demokrasinin 19. yüzyılda İngiltere'de yerleşmesi ve Fransız Devrimi'nin gerçekleşmesi,İnsanların olduğu kadar köpeklerinde hayatını değiştirdi.Soyluların o büyük köpek sürüleri ortadan kayboldu.Ne var ki,insanların avlanma tutkusu devam ediyordu.Ortaçağ'da avcı,hızlı hareket etmesi ve iyi koku alması şartıyla bir ya da iki köpekle yetindi.Daha önemlisi,avı bulan ve kıstıran köpekler büyük değer kazandı ve İngiliz köpek yetiştiricileri,sonraları meşhur bir cins haline gelen Pointer'ı ürettiler.



İlk Köpek Gösterileri

Yeni tutumlar köpeğin,iyi bir avcı olmasının yanı sıra estetik olarak cazibeli olması ile fiziksel olarak da çok yönlü faaliyetleri iyi uyum sağlayabilmesini gerektiriyordu.Köpek yetiştiricileri bu talepleri karşılamak için derhal büyük bir heyecanla zekalarını kullanmaya başladılar.İlk köpek gösterisi 1859 yılında İngiltere’de,Tyne üzerindeki New Castle’ın belediye meclisi binasına düzenlendi.Sadece av köpekleri ile yapılan gösteriye elli Pointer ve Setter katıldı.Standartlar ve soy kütüğü üzerine ayrıntılı değerlendirmeler yapılmadı ve köpek severler bu gösteriyi daha çok,kuralları olmayan yeni ve özgün bir spor olayı olarak düşündüler.Ne var ki,14 yıl kadar sonra,1 Nisan 1873'de,Londra'da İngiliz Köpek Kulübü kuruldu ve Studbook'un derlenmesine başlandı.Günümüzde soylar kitabı olarak bilinen bu kitapta farklı cinslere mensup köpeklerle ilgili veriler yer aldı.

Bu İngiliz örneği,diğer ülkelerde de izlendi.Amerikan Köpek Kulübü'nün kuruluş tarihi 1884,İtalyan Köpek Kulübü'nünki ise 1898'dir.Birleşik Devletlerde yapılan ilk köpek gösterilerinin tarihi 1875'e kadar uzanır.Yaklaşık bir yüzyıl kadar önce böyle bir gösteriye ancak elli kadar köpek katılırken, günümüzde en önemli gösterilere yedi yüz kadar köpek katılabilmektedir.

makale

Hiç yorum yok: