21 Ağustos 2008 Perşembe

KÖPEK DAVRANIŞLARI

Sahibini ısıran köpekBuna inanmadan önce niçin doğru soruya doğru cevap aramıyoruz?

Dürüst olalım. Sahibini ısıran köpeklere rastlanıyor gerçekten; ama gerçekten sahiplerini mi ısırıyorlar? Yoksa bizim sözlüklerimizdeki sahibin karşılığı bazı durumlarda onlarınkine hiç girmemiş midir bile?

Çıktığı koltuktan sahibinin tüm maskaralıklarına rağmen inmeyen; üstüne üstlük kalesini kanının son damlasına kadar savunan bir Yorkshire Terrier tanıyordum. Köpek adına tam da yakışır bir şekilde gerçekten de Efe’ydi. 3 kg bile gelmediğinden ortalarda hırlayarak dolaşan bu küçük efe sahipleri tarafından anlayışla karşılanabiliyordu; peki ya bunu yapan bir Alman Çobanı ya da Doberman Pinscher olsaydı ? Sizce de 35 kg yeterince rahatsızlık verici bir unsur değil midir?

Burada doğru değerledirme her zamanki gibi yapılması gereken en önemli şeydir. Yanlış sorulara yanlış cevaplar arıyorsanız malesef bundan gerçek anlamda tek zarar görecek köpeğin kendisidir. Çünkü siz köpeğinizden kurtulurken o güvenilmez saldırgan köpek damgasını taşımak zorunda kalacaktır. Şimdi gerçek suçluyu belirleyelim.

Köpeklerin davranışlarını değerlendirmede en doğru ve bilimsel yol ataları kurtların toplumsal yapıları hakkında bilgi sahibi olmaktan geçer. Bir liderin çevresinde uyum içinde yaşayan kurtlar gibi köpekler de hiyerarşik olarak yerlerinin belirgin olduğu bir aile ile yaşadığı zaman kendini mutlu hisseder. Toplumsal olarak bulunduğu yerden emin olan bir köpek yaşam akışında büyük değişikliklerden hoşlanmaz. Günümüzde bizler de evcil köpeğin sürüsünün yerini tutarız. Aile içinde lider biz değil de o olacak olursa gerektiğinde pozisyonunu korumak için mahiyetindekileri çeşitli dozajlardaki gözdağı verimleri ile haddlerini bildirme ihtiyacı duyabilir. Bu onun toplumsal düzen anlayışı için çok doğaldır. Gerçekte köpeği insan yaşamına bu denli uyum içinde adapte eden özellikte bu aile hayatıdır.

İnsanlar işlerin bu denli yoldan çıkmasına çoğunlukla istemeden yol açarlar. İlgi için sürekli havlayıp bunun karşılığını alan köpek gelecek sefere ağzında en sevdiği oyuncağını ısrarla kucağınıza bırakıp kendi insiyatifi ile oyuna başlanmasını sağlayabilir. Bunda zeki bir maskaralıktan başka bir niyet görmeyen bizler onun içgüdüsel olarak size karşı kazanmaya başladığını fark etmeyiz bile. Bunun köpek farkında mıdır? Doğal mesajlarla bunu ona biz söylemeye başlamışızdır aslında. Oyundan sıkıldığınızda oyuncağı kazanma hissi verecek şekilde yine ona terketmek bir kez daha bir basamak tırmanmasına yol açar. Sahibi ile aynı yatağı paylaşan köpekler kısa sürede yine iç güdüsel olarak kendilerini lider konumundaki sahiplerine denk görmeye iter. Herşey tamamen doğal yollarla olmaktadır. İnsan vermekte, köpek ise atalarından ona geçen algılama biçimiyle almaktadır. Sonra öyle bir an gelir ki ağzından çok sevdiği bir oyuncak alnamaz olur; komutları dinlemez; hatta sıkıştığında tehditkar olarak hırlamaya başlar ve bir gün dişlerini kazandığı liderlik pozisyonunu korumak için kullanmayı bile seçebilir. Ortada yanlış hiçbir şey yoktur. Elde ettiği hakkı korumaktan başka bir şey yapmayan köpek, bizlerin onların davranışlarını okuyamamamızdan ve ister istemez neden olduğumuz başta önemsiz gibi görülen sonuçlardan dolayı hüküm giyer.

Bu durumda davranış uzmanlarının uygulanmasını tavsiye ettiği iki önemli yöntem var: Birincisi hemen rutin itaat eğitimine geri dönülmesi. Her gün kısa seanslarla “otur”, “bekle”, “buraya gel” gibi komutların üzerinden geçin. Amaç bilgisini pekiştirmekten çok sizin komutunuzla hareket etmeye onu tekrar ikna etmektir. İstediğini elde etmeden sizin için çalışması gerektiğini ona tekrar hatırlatın. Örneğin yanınıza gelip oturmadan ona bisküvisinden vermeyin. Bırakın kurallarınıza yavaş yavaş geri dönsün. Olumlu davranışlarını ödüllendirmeye devam ederken disiplinli bir sevgiyle onun lideri olduğunuzu hissettirirn; fakat asla ama asla despotlaşarak ona patronun kim olduğunu öğretmeye kalkmayın. Bu durumda tek öğreneceği sizden korkmak ve güvenini yitirmektir. Tüm yapmanız gereken doğal; ama bu sefer her birinin bilincinde olduğunuz yöntemlerle dostunuzun güvenilirliğini geri kazanmaktır.

İkinci olarak davranış bilimciler köpeğinizin aile hiyerarşisinde en altta olduğunu anlamasını sağlayacak birkaç önemli ve köpeğiniz için doğal mesajlar içeren yöntemi de günlük rutininize eklemenizi tavsiye ediyor. Oyun sağlıklı bir ilişki kurmada çok önemli bir rol oynar. Öncelikle oyuna başlayanın ve bitirenin yine sizin olmanız kural koyucu olarak köpeğinizin size karşı olan saygısını arttıracaktır. En sık işlenen hatalardan biri ise, ne yazık ki, köpeğinizle sert oyunlar oynamak (güreşmek, sert bir cismi ısırtıp karşılıklı çekiştirmek gibi) ya da buna cesaretlendirmektir. Bu, hem onun saldırgan yanını körükleyecek hem de size karşı kazanma şansı olduğu mesajını en etkili ve doğal yolla ona iletecektir. Bunu daha iyi anlayabilmeniz için oynayan iki köpeği seyretmenizi tavsiye ediyorum. Ne kadar uyum içinde görünseler de birinin diğeri üzerinde daha dominat olduğunu hissedersiniz ya da en başta sürekli oyun içinde birbirleri üzerinde hakimiyet kurmaya çalışırlar. Bunu vücut dillerinden anlayabilirsiniz.

Köpeğinizi kızdırıp size ya da aile bireylerine karşı saldırganlık göstermesini sağlamak zaten tamamen bahis dışı bir konudur. Kapıdan girip çıkarken önce size yol vermesi gerektiğini veya yolunuzu kapatmışsa kalkıp size yolu açmasını öğrenmesi de gerekiyor. Yemek vakti geldiğinde siz ailece yemeğinizi yedikten sonra sırasını beklemesinde yine fayda var. Ayrıca belli sürelerde koltuğunuzu ya da yatağınızı paylaşsa da muhakkak sizinkinden ayrı bir yerde kendine ait köşesinde uyuması gerektiğinin özellikle altını çiziyorlar. Demokratik değil;ama adil davranmanız sağlıklı bir ilişki kurmada önemli rol oynar. Onu çok sevmemiz evde şımartılıp terör estirmesi anlamına gelmemelidir. Tıpkı küçük bir çocuk gibi.

Bir köpeğin ailesinden birini ısırması verebileceği en son tepkilerden biri tabiki. Son haddeye ulaşmadan önce pek çok köpek çeşitli davranışlarla sizin liderlik sınırlarınızı test edebilir. Çoğunlukla bizi en gereksinimimiz olduğu anlarda duymazdan gelmeleri çevremizde rastlanan en yaygın işaretlerin başında gelir. Uzmanların öne sürdüğü diğer nedenler ise psikolojik ve fizyolojik nedenlerdir. Ciddi fiziksel acı çeken bir köpek kastı olmasa da tanıdıklarından birine karşı saldırganlık gösterebilir. Dengesiz anne ve babadan üretilen veya yavruyken bilinçli ya da bilinçsiz psikolojik tacize uğrayan köpekler aile hayatına, karşılaştıkları beklenmedik olayların stresine v.b. uyum sağlayamayabilirler.

Irksal davranış özellikleri birbirinden büyük farklar gösterse de her köpek dünyaya aynı öğrenme gözlüğü ile bakar. Onların öğrendiklerinden ve bunları nasıl değerlendirdiklerinden ailesi ve büyük ölçüde eğiticisi olarak bizler sorumluyuz. Tavrımızın onun için ne anlama geldiğini doğru değerlendirmek nasıl bir köpek yetiştireceğimiz konusunda da büyük bir ipucudur. Her yavru sadece izin verilen erişkine dönüşür.

İlker Ünlü, 1999

Hiç yorum yok: