2 Ağustos 2008 Cumartesi

KÖPEK SAĞLIĞI







Köpeklerde Kalça Displazisi Hastalığı

"Büyük ırk köpeklerin en önemli ortopedik hastalıklarından olan kalça displazisi nedir, nasıl teşhis edilir, tedavi seçenekleri nelerdir ?"
N.Gürkan GÜLANBER, Veteriner Hekim

Köpeklerde Kalça Displazisi

GİRİŞ

Büyük ırk köpeklerin kalça ekleminin anormal gelişimine bağlı olarak ortaya çıkan, genetik miras, beslenme şekli, bakım koşulları başta olmak üzere birçok etkenin gelişmesinde önemli rol oynadığı ortopedik bir hastalıktır. Anormal gelişim gösteren kalça ekleminin biyomekanik dengesinin bozulması üzerine, değişik derecelerde eklem hasarı ve buna bağlı klinik belirtilerin görüldüğü yaygın bir hastalıktır. Genetik olarak yavrulara bu hastalık aktarılır. Ancak buna karşın çevresel faktörler hastalığın ilerlemesinde ya da derecesinde büyük rol oynar. Bu çevresel faktörler ırk, kilo, beslenme, yavrunun büyüdüğü ve yaşadığı ortam olarak sayılabilir. Daha açık olarak belirtilirse bir köpeğin soyunda kalça displazisi genetik olarak bulunmasa dahi çevresel faktörler (hızlı kilo alma, kaygan zemin, yükseğe sıçramalar, çok merdiven inip çıkma) ve kötü bakım koşulları ile displazi ortaya çıkabilmektedir.Bu hastalığın bazı çevrelerce çok kötü, hayvanın yaşamasının bile bir anlamı olmayacağı, çok acı çekeceği bu nedenle de uyutulması gerektiği şeklindeki görüşleri de yanlıştır. Çünkü bu hastalığın tedavi olanakları her geçen gün artmaktadır.


TANIM

"Displasia" terimi, latinceden köken alan "dys : anormal" ve "plassein : biçim almak" kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. En basit tanımıyla "kalçanın kusurlu gelişimi" dir. Henricson adlı araştırıcı tarafından daha geniş olarak "erken yaşta kalça ekleminde yarı-çıkma (subluksasyon) 'ya yol açabilen sonuçta kalça eklem çukuru (acetabulum) 'nun dolması ve eklem başında (caput femoris) yassılaşma gibi dejeneratif eklem hastalığı (Degenerative Joint Disease - DJD) 'na ilişkin değişikliklere sebep olabilen çeşitli derecedeki eklem gevşekliği (laksite) olarak tanımlanmıştır. Kalça displazisi görülme sıklığı uygulanan kontrol programlarına rağmen hal yüksektir. Displazi ve sonrasında gelişen dejeneratif eklem hastalığı ağrı, hareket güçlüğü ve uzun süreli çalışmayı engelleyici bir tablo oluşturmaktadır.

Genetik yatkınlığı olan köpekler normal kalça eklemi ile doğarlar ve eklem gevşekliğinin röntgen ile belirlenebilmesi yaklaşık 2 aylık yaştan sonra olur ve DJD genellikle 4 - 6 aylık yaştan sonra oluşur. Eklem yangısı (osteoartritis) 2 yaşından önce büyük oranda oluşmakta ve köpek yaşlandığında yeniden oluşmaktadır. Ağrı ve klinik topallık, röntgen ile saptanan eklem yangısı ile birlikte olabilir ya da olmayabilir. Röntgende saptanan eklem yangısının mutlaka klinik belirtiler ortaya çıkartması beklenemez. Hastalığın, eklem hasarına bağlı olarak klinik belirtiler ortaya çıkıncaya kadar ki bu gizli dönemi Dejeneratif Eklem Hastalığı (DJD) olarak isimlendirilir. DJD oluşma riskinin veya varlığının erken dönemde saptanması Kalça Displazisi Kontrol Programları 'nın ortaya çıkma sebebidir. Dünyada kabul gören başlıca 2 program vardır.

● OFA Değerlendirmesi

● PennHIP Eklem Laksitesi Ölçümü (Distraksiyon Radyografi)



NEDENLERİ

Hastalığın büyük ve dev ırk köpeklerde daha fazla görülmesinin, bu ırklarda hızlı büyüme ve hızlı kilo artışının da kalça displazisinin oluşumunda en büyük hazırlayıcı faktörlerden birisi olduğunu göstermektedir. Buna karşın kalça displazisi hemen hemen tüm ırklarda tespit edilmiştir. Bu ırklar içerisinde St. Bernard displazinin en yüksek görüldüğü riskli ırk olarak, Collie ise önemli risk olmayan tek büyük ırk olarak bilinmektedir.

TANI

Köpeklerde kalça displazisinin tanısı, hastanın hikayesi (anamnez), klinik belirtiler, palpasyon sonuçları ile konulabilir. Fakat kesin tanı kalça ekleminin röntgen ile incelenmesi sonucu karakteristik belirtilerin tespit edilmesi ile yapılır.

Klinik belirtiler genellikle 5 ile 8 aylık yaşlarda başlar. Bazı köpekler 8-10 aylık yaşa kadar hiçbir belirti göstermezler. Klinik belirtiler ya birden başlar yada yavaş yavaş ortaya çıkar. Bu durum köpeğin ağrıya olan toleransına bağlı olarak değişir.


Fiziksel Muayene 1.Safha, Hasta Sahibinden Bilgi Almak :

Hasta sahibinden özellikle hareketleri hakkında bilgi almak; bu hareketler hakkında hasta sahibini eğitmek gereklidir. Böylelikle ilk önce hasta sahibinin köpeğinde gördüğü halde önemsemediği bir hareket hakkında bilgi alabiliriz. Aşağıdaki temel soruların cevapları hasta sahibi tarafından verilmelidir. :

● Köpeğiniz yürürken herhangi bir ses duyuluyor mu ? (Kalça ekleminin yerinden çıkıp tekrar eski haline geçmesi sonucu kütleme sesi meydana gelir. Genellikle hasta sahibinin dikkatini çeker.)

● Ağrı için ilaç kullandı mı ?

● 500 - 600 metreden fazla yürüyebiliyor mu ?

● Yarım saat ya da daha fazla aktif mi ?

● Koltuğa atlarken çekingen mi ?

● Arabaya binerken çekingen mi ?

● Aktivitelerden sonra hareketleri yavaşlıyor mu ?

● Oyun oynamayı seviyor mu ?

● Mizacı nasıl, hareketli mi yoksa uyuşuk mu ?

● Ayakta durmayı mı, yoksa oturmayı mı tercih ediyor ?

● Topallık var mı ?

● Koşarken tavşan gibi mi zıplıyor ?

● Vücut ağırlığını taşıyamaz bir halde mi ?

● Yaşadığı alan, zemin, aktiviteleri, anne baba hakkında bilgiler ?

Fiziksel Muayene 2.Safha, Hareketlerin İncelenmesi :

Köpek yürürken, hızlı yürümede ve koşarken kalçanın muayenesi için hareketlerin analizi gerekmektedir. Özel bir dikkat ile kas grupları arasındaki uyum, ağırlığın bacaklara dağılımı, bacak hareketlerinin genişliği, uzunluğu, havada çizdiği yay, havada ayağın kalış süresi, çapraz basış ve hareketin düzenine bakılır. Ayrıca sandalyeye, arabaya atlarken incelenir. Aynı zamanda mutlaka nörolojik bir problem olup olmadığı yönündende dikkat edilmelidir.

Fiziksel Muayene 3.Safha, Palpasyon :

Displazili pek çok köpek hareket halinde ağrı duyar. Eklem muayenesinde eklemde gevşeklik yani aşırı oynaklık vardır. Ancak bunu anlayabilmek için köpeğin anestezi alınması ve anestezide muayene edilmesi gerekir. Veteriner hekim bu muayene ile femur başı ve acetabulum kıkırdağının durumu, canlılığı hakkında fikir sahibi olabilir. Ayrıca subluksasyon ve redüksiyon açıları da palpasyon ile tespit edilebilir.

Röntgen kesin teşhis için şarttır. Genç köpeklerde ve orta dereceli olaylarda eklem gevşekliği tespit edilebilen tek anormalliktir. İleri derecedeki olaylarda arthritik değişimler, yapısal bozulmalar oluşur. Standart röntgen pozisyonu sırt üstü yatırılmış köpeğin arka bacaklarının geriye doğru çekilerek ve birbirine paralel tutularak röntgeninin alınmasıdır. Ancak bu işlem genellikle ağrılıdır ve daha iyi ölçüm yapılabilmesi için köpeğin anestezi altında olması gerekir.

RADYOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ :

1950'lerde veteriner pratiğe röntgenin daha fazla girmesi ile büyük ırk köpeklerde kalça displazisi ile ilgili pek çok rapor gelmiştir. 1966 'da da OFA (Orthopaedic Fountation of Animals) kurulmuş ve CHD 'nin tanı ve kontrolünde önemli rol üstlenmiştir. Kalça eklemi kalitesini femur başının acetabulum içindeki durumu göstermektedir. Femur başlarının merkezleri arasındaki çizgi ve femur başının merkezinden craniolateral acetabulum kenarına çizilen çizgilerin arasındaki açıların ölçülmesiyle NORBERG açısı elde edilir. Normal köpeklerde bu açı 105 dereceye eşit veya büyük olmalıdır. Ventrodorsal pozisyonda bacakların ekstensiyonda gerdirilmesi ile alınan radyografilerde femur başının aldığı pozisyondan dolayı bu açıda kuşkular bulunmaktadır. Açı iskelet gelişimi tamamlanmış köpeklerde ancak kesinlik ifade eder. Yavru köpeklerde dorsal kenarın ossifikasyonu tamamlanmadığı için bu açı küçük ölçülür. Yapılan çalışmalar normal derecelerin tam olarak laksiteyi belirtmediğini ve Norberg açısının tanı için tek başına yeterli olmadığını göstermiştir
3,5 - 4 aylıkken, hareket halinde kemik başının yüzde olarak eklemden ne kadar çıktığını ölçmeye yarayan bir metot olan PennHip (Pennsillvania Hip Improvement Program) kalça displazisinin kontrol edilmesi, erken teşhisi için geliştirilmiştir. Bu sayede risk taşıyan hayvanların çiftleştirilmemeleri yada çiftleştirildikleri zaman doğacak yavruların daha kontrollü bir şekilde büyütülmelerini ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.

Distraksiyon pozisyonda caput femoris dediğimiz kemik başı eklem çukurluğundan distraktor adı verilen bir cihazla dışarıya doğru itilirken röntgen çekilir.

Kompresyon dediğimiz pozisyonda ise caput femorisler eklem çukurluğuna doğru itilirken röntgen çekilir.

Distraksiyon pozisyonunda normal değerler 0.3’e kadardır. Distraksiyon indeks 0.3; kemik başının eklemden %30’unun dışarıya çıktığı anlamına gelir. Distraksiyon indeksi eğer 0.3-0.6 arasında ise bu değer şüphelidir. Yani ileri yaş döneminde kalça ekleminde Dejeneratif eklem problemi- kireçlenme ve ağrı oluşabileceği anlamına gelir. 0.6’nın üzerindeki tüm değerler pozitiftir. Yani ileri yaş döneminde hastanın kalça ekleminde dejenerasyonun %100 olacağını gösterir.

Kompresyon indeks her zaman 0 olmalıdır. 0 eklem çukurluğu ve kemik başının tam uyumunu göstermektedir. 0 üzerindeki tüm sayılar anormaldir ve eklemde dejeneratif değişimleri gösterir.

TEDAVİ :

Kalça displazisinin tedavisi hastalığın hangi aşamada olduğu, hastanın yaşam şekli, görevi, çevresel faktörleri ve hasta sahibinin beklentileri ile olanaklarına göre değişim göstermektedir. Örneğin görev yapması için yetiştirilmiş bir köpekte ileri derecede displazi varsa total kalça protezi yapılması daha doğrudur. Çünkü görevini tam olarak sürdürebilmesi için tam bir fonksiyonellik gerekir. Ancak evde yaşayan bir köpekte aynı durumda caput femoris rezeksiyonu yapılabilir. Çünkü günlük bireysel ihtiyaçlarını karşılaması, ağrı duymaması yeterlidir.

Pennhip radyografi ile 4 aylık yaşta ileride displazi ve dejeneratif eklem rahatsızlığı olacağı tespit edilen bir köpekte JPS operasyonu yapılması ise bütün köpekler ve bütün çevresel faktörler, yaşam standartı açısından tartışmasızdır.

Displazi oluşmaması için merdiven inip çıkmaların azaltılması, kaygan zeminde dolaştırılmamaları, yükseğe sıçratma hareketlerinin minimalde tutulması, kilo alma ve büyümenin mutlak kontrollü olması, düz yürüyüşler ve yüzme ile bacak kaslarının güçlendirilmesi gerekir.

Risk grubundaki köpeklere C ve E vitamini, glukozamin, kondrotin sülfat gibi vitamin ve kıkırdak koruyucuların verilmesi de önemlidir.



KALÇA DİSPLAZİSİ TEDAVİSİNDE UYGULANAN CERRAHİ OPERASYONLAR :


● JPS operasyonu

Juvenile Pubic Symphisiodesis operasyonu kalçada symphisis pubis denilen bölgede yapılan yakma - koterizasyon işlemidir. Normal şartlarda bu bölgenin 5 - 5,5 aylık yaşta büyümesi tamamlanmaktadır. 4 - 4,5 aylık yaşta bu yakma işlemi ile bu noktada büyüme daha erken tamamlanır. Bu durumda kalça eklemi açısı artar, acetabulum denilen eklem çukurluğu kemik başına daha fazla yatar. Eklem gevşekliği de bu şekilde azalır.

Bu operasyonun hastaya büyük bir yükü yoktur. Genellikle ilk gün sonrasında herhangi bir ağrı yoktur. Normal iyileşme süresi olan bir hafta süresince hareket kısıtlaması ya da özel bir bakım gerektirmez. Köpek normal fonksiyonel hayatına bir şey olmamış gibi devam eder. Bir hafta sonrasında dikişleri alınır. Erken kapanan büyüme plağı sayesinde kalça dsiplazisi oluşma riski minimale iner. Çok riskli olan ırklarda bu operasyonun yapılması profilaktik olarak yani koruyucu olarak önerilebilir. Çünkü yukarıda da değinildiği gibi köpeğe büyük bir yük getirmemektedir


● Darthroplasti operasyonu


● TPO operasyonu

TPO - Triple Pelvik Osteotomi operasyonu kalça üzerinde üç noktada kesim işlemi yapılmasıdır. Bu şekilde kalça kemiğinin sağ ve sol yarımları birbirlerinden ayrılırlar. Daha sonra kalça ekleminin kemik başını daha fazla kapatabilmesi için gerekli açı sağlanıp plaka ve vidalarla bu açı ve kemik sabitlenir.

TPO yapılabilmesi için hastanın eklem yapısında bozulmanın olmaması gerekir. Eklem çukurluğu dolmaya başlamışsa, kemik başında deformasyon, bozulmalar varsa TPO yapılsa dahi eklemdeki bozulma ve ağrı ortadan kalkmayacaktır.

TPO operasyonu sonrasında mutlak dinlenme ve hareketsizlik şarttır. Genellikle operasyon tek taraflı olarak yapılır.


● Caput femoris rezeksiyonu

● Total Kalça Protezi

Kalça displazisinin ileri aşamalarında eklem yapısında oluşan değişimler nedeniyle diğer operatif tedavilerden sonuç alınamamaktadır. Bu durumda eklemi oluşturan eklem çukurluğu ve kemik başının yerine protez çukurluk ve kemik başı yerleştirilir. Bu protezlerin sabitlenebilmesi için kemik çimentosu yani sement yada vida kullanılır. Çimentolu yani sementli ve sementsiz olarak iki tipte protez kullanılmaktadır.

Sementli tipteki protezlerde alerjik reaksiyon, red ve gevşeme gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Genç hayvanlarda erken gevşeme gibi komplikasyonlar nedeniyle sementli protezler ikinci planda tercih edilmektedir. Sementsiz protezlerde alerjik reaksiyon, red ve gevşeme problemi yoktur.

Total kalça protezine alternatif olarak yapılabilecek işlem caput femoris rezeksiyonudur.


(Yrd.Doç.Dr. Erol Güçlü GÜLANBER'in Distraksiyon Radyografisi Kurs notlarından derlenmiştir. Daha geniş bilgi için www.ggacademia.com)

Hiç yorum yok: