13 Ağustos 2008 Çarşamba

KÖPEK EĞİTİMİ " av köpekleri"

Temel Emirler
OTUR - KAL - GEL – HOOP

Bu dört emri öğrenmesi şarttır. Son ikisi o kadar önemlidir ki, bunları öğrenmiş bir köpek eğer içinde de avcılık varsa iyi bir av köpeği oldu demektir. Gene de bu emirleri bir sıra içinde öğreteceğiz. Önce OTUR’u öğrenmesi, eğitim sırasında onu kontrolde tutmanızı sağlar. Sonra KAL veya uygun bulacağınız başka bir kelime (dur kelimesi otur ile ses benzerliği yüzünden kullanılmamalıdır) eğitim sırasında kıpırdamadan sizi izlemesini sağlar.
Bu durumda köpeğinizi oturtup, KAL emrini verdikten sonra odanın veya bahçenin öbür ucuna gidip oradan GEL emrini verebilirsiniz. Aksi takdirde peşinizden gelecektir. Ondan sonra da HOOP (olduğun yerde kal) emrini öğretebilirsiniz.

OTUR

Bu emir ilk önce köpek kayıştayken öğretilir. Bu, onu daha iyi kontrol etmenizi sağlar. İkinci dersten sonra kayışsız da çalışabilirsiniz. Sizi dinlemezse azarlamayın, sadece tekrar kayışa bağlayın. Bu, ona aynı zamanda laf dinlemediği zaman bağlanacağını ve zorla yaptırılacağını öğretir. Her oturtuşunuzda OTUR deyin. Bunu lafla yapmayı öğrenince, işaret parmağınızı aşağı doğru indirerek işaret ve sesle birlikte emrinize itaat etmeyi öğretin. Birkaç hafta yalnız işaretle oturmayı öğrenmiş olacaktır.

KAL, KAL.. KAL.. KAL...

OTUR, KAL emri bir gün köpeğinizin hayatını dahi kurtarabilir. Gelen bir otomobili görmeden yolda karşıdan karşıya geçerken bu emri bağırmanız, eğer iyi eğitmişseniz köpeğinizin hayatını kurtarabilecektir. Veya en azından bir yerden ayrılmasını istemediğinizde bu emirle sizi dönene kadar bekleyecektir.
Ayrıca eğitimi sırasında diğer emirlerin öğretilmesine geçişte size yardımcı olacaktır.
Köpeğinizi kayışla yedeğe alıp oturttuktan sonra yavaş hareketlerle karşısına geçin ve elinizle de dur der gibi işaret edin. Yavaş yavaş ondan uzaklaşın.

GEL

Av sırasında size en çok lazım olacak emir. Bu sayede köpeğinizin sizden açılmasını kontrolde tutacaksınız. Şimdilik bu emri ilkokul seviyesinde tutarak yalnız bahçenizdeki uygulamasını göstereceğiz. İleride avdaki tatbikatını göstereceğiz. Bizim sistemimizin burada diğer sistemlerle büyük ayrılık göstermektedir.
GEL’i öğretmenin değişik sistemleri vardır. Köpeğinizin peşinen öğrenmesi lazım olan, emrinize derhal itaat etmesidir. Kendi istediği zaman değil. Köpeğiniz üç şekilde bu emre itaati öğrenecektir. Sesle çağırma, düdük (üst üste iki kısa öttürüş), el işareti (kal işaretinden elin hızlı olarak yere doğru indirilmesi).

El işaretine köpeğin alıştırılmasının faydası büyüktür. Öncelikle, av sahalarında devamlı olarak köpeğinize seslenmekten veya devamlı düdük öttürmekten kurtulursunuz. Ayrıca, köpeğiniz göz ucu ile sizi devamlı takip eder ve bu durumda vereceğiniz diğer el hareketlerini de görmüş olur ve onun açılma mesafesini sessizce kontrol etmiş olursunuz. İyi eğitildiği takdirde her köpek bu emre kolaylıkla itaat eder ve birkaç hafta içinde her üç şekildeki çağırmaya da cevap verir.
Eğitirken önce köpeğinizi oturtup, KAL deyin ve ondan uzaklaşın. Uzaktan elinizi kaldırıp hızla aşağı indirirken de gel diye çağırın. Aynı zamanda da bir düdükle iki defa üst üste öttürerek çağırın. Eğer köpeğiniz buna itaat etmezse, dönüp ondan kaçarmışçasına koşun ellerinizi çırparak. Bunu birkaç defa yaptığınızda artık her çağırışınızda gelecektir. Köpeği adı ile çağırmayın. Zira adını, gelmeden size bakması ve sizden emir alması için bilmesi gereklidir Gelmesi için yalnız GEL’i, düdüğü ve işareti bilmelidir. Bütün bunlara rağmen çağırınca gelmezse, kayışını bağlayıp, uzun olması için ona da bir ip bağlayın. Sesle, düdükle, elle çağırdıktan sonra ipi çekerek köpeği yanınıza getirin. Yalnız bunu bir iki kere, sadece ne istediğinizi anlatmak için tekrarlayın. Sonra tekrar çözerek gene çağırmayı deneyin. Size sevinerek gelmesini sağlamaya çalışın.

HOOP (veya uygun bulacağınız başka bir kelime)

Bu kelimeyi köpeğinizin kaldırdığı kuşu kovalamaması için öğreteceksiniz. Köpeğin iç güdüsü kuşu kovalayıp yakalamaktır. Halbuki onun işi, bulup kaldırmak ve avcılığı da size bırakmaktır. Bunun için avı bulunca ferma durup beklemesi sizin yanına gelmeniz ve atışa hazır olduğunuz zaman avı kaldırması lazımdır. Ferma durması avının üstüne atlamak için bütün sinirlerinin ve kaslarının bir yay gibi gerilmesidir.
Fermada çok kısa durması da durmaması kadar sizin işinizi bozar. O zaman durmayı öğrenmesi lazımdır. Hem ferma duracaktır hem de kuşu kaldırdıktan sonra kovalamayı öğrenecektir.
Bu emri öğrenmekle köpeğiniz ferma durduğunda siz yanına yaklaşacak ve yavaşça HOOP dediğiniz zaman kuşu daha kaldırmaması gerektiğini anlayacaktır. Bundan sonra ya siz kuşu kaldıracak veya onu TUT gibi kelimeyi de öğreterek bu emri verdiğinizde kuşu kaldırtabileceksiniz. Yalnız kuşu kaldırdığında da tekrar bu sefer yüksek sesle HOOP diye bağırarak kuşu kovalamamasını emretmeniz gereklidir.
Bu emri öğretmenin değişik yolları vardır.
Yavruya yemeğini verdiğinide HOOP, HOOP diye bağırarak bir taraftan da tutup okşayarak yemeğin yanına gitmesine mani olun. Bıraktığınız anda da TUT diyerek yemeğine atılmasını teşvik edin.
Diğer bir sistem köpeğin tasmasını bağlayacağınız bir ipi, köpeğin arkasında duran bir direkten geçirerek öbür ucunu elinize alın. Hayvanı oturtup KAL dedikten sonra uzağa gidin. GEL diye çağırdıktan sonra, köpek size doğru koşarken HOOP diye bağırarak ipi hızla çekin.
Üçüncü ve yavrunun en kolay öğreneceği sistem de köpeğin OTUR, KAL ve GEL’i iyice öğrenmiş olması halinde birkaç defa tekrar edilmekle öğretilir. Yavruyu oturduğu yerden kendinize çağırdığınız zaman size doğru gelirken, siz de hayvanın üzerine doğru hızla, bir eliniz KAL dercesine havada ve HOOP diye bağırarak koşunuz. Etrafta bu yaptıklarınızı seyredenler varsa görünüşünüz onlar için oldukça komik bir manzara arz edecektir. Fakat köpeğiniz de, bu emri birkaç defa tekrar ettiğinizde öğrenmiş olacaktır. Daha sonraları el işaretini bırakarak yalnız sesle bu emri vermelisiniz. Bu emir ayrıca içi çekirdeksiz düz çalan bir düdükle uzun çalmakla da verilebilir. Veya daha fazla birşeyler öğretmek istiyorsanız, fermasını uzatmak için yavaşça HOOP diyerek, kuşu kaldırdıktan sonra da düdüğü çalarak onu durdurabilirsiniz.
Tek uzun düdük çalışı köpek terbiyesinde YAT emrinde de kullanılmaktadır. Bu emre de köpeğinizi alıştırırsanız, kuşu kaldırdıktan sonra çaldığınızda, kovalamayacak ve olduğu yerde yatacaktır.
Köpeğinize HOOP emrini verdiğinizde oturursa da aldırmayın. Yürümesinden iyidir. Sizin ne istediğinizi anlamış demektir. Avda kuşun kokusunun heyecanıyla köpeğinizin bu emri kolaylıkla duymamazlıktan gelerek avını kovalayabilir. Fakat ilerki derslerde balık oltası kamışı ve ucuna bağlı kanatla bu eğitimi yaptırarak ona ne istediğimizi anlatacak ve iyice öğrenmesini sağlayacağız. Köpeğiniz avda iyice tecrübelendikçe kovalama huyunu da bu sayede bırakacaktır.

HAYIR

Bu kelimeyi öğrenmesinin aslında bir dersi de yoktur. Onu eve aldığınızdan itibaren bunu duyacaktır. HAYIR’da hiç taviz vermeyin ve her zaman sert söyleyin. Okşar gibi değil. Ne demek istediğinizi hemen anlayacaktır.

TOPUK

Bu emir hem köpeğin emniyeti hem de sizin rahat etmeniz için şarttır. Kayışına bağlıyken devamlı sizi çeken, serbestken de hep yanınıza çağırmak için bağırtan bir köpek yeteri kadar sıkıntıdır. Bu emre alıştırırken eğer varsa bir zincirden, sıkma tasması kullanmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Köpeğiniz kayışta sol yanınızda yürürken sizi çektikçe çok ani ve kuvvetli olarak siz onu bir şokla geriye çekin. Hayvanın omuzu sizin bacağınızı geçtiği her seferinde bunu yapın. Birkaç derste çekmemeyi öğrenecektir. Her seferinde de sert olarak TOPUK deyin ve sağ elinizi de bacağınıza şaplatın. Daha sonraları yalnız bu şaplak sesine itaat etmeye alışır. İyice tecrübelenmiş bir köpek bu emirle birlikte yanınızda kayışsız yürüyecektir.

YERİNE

Köpeğinizin en kolay öğreneceği kelimelerden biridir. Yavruyu kulübesinin önünde oturttuktan sonra elinizle işaret ederek YERİNE deyin. Gitmezse de arkasından iterek içeri girmesini sağlayın. Birkaç seferden sonra hemen emrinizi yerine getirecektir. Aynı emri arabaya binmesi için de kullanın. Bu arada yeri gelmişken küçük bir hatırlatma. Köpeğinizi sıcak havalarda arabanızın içinde bırakmayın. Döndüğünüzde sevgili dostunuzun ölüsüyle karşılaşmanız hiç de az bir ihtimal değildir.

YAT

Yavruyu önünüzde oturtup iki ön ayağını çekerek yatırın ve YAT deyin. Birkaç defa tekrar ettiğinizde sizi dinlemeye başlıyacaktır. Eğer direnirse, iki ayağını bir elinizle çekerken, bir elinizle de sırtından bastırın. Bunu öğrendikten sonra YAT emrinden sonra düdük çalarak buna da itaat etmeye alıştırabilirsiniz.
Köpeğinizin üstünüze sıçrayarak sevgisini belirtmesine mani olmanız gerekmektedir. Bunun için iki ayağı üzerine kalktığında, hayvanın göğüs kemiğini kıracak kadar kuvvetli olmamakla birlikte sertçe bir diz çıkın. Birkaç sefer bununla karşılaşırsa bu huyunu bırakacaktır.
Bütün bu sıralanan emirleri öğrettiğinizde artık söylediklerinizle ve işaretlerinizle istediğinizi yapan ve anlayan, itaat terbiyesi almış bir köpeğiniz var demektir. Tecrübelenene kadar ve büyüyüp ağırbaşlı bir köpek oluncaya kadar gene zaman zaman sizi çileden çıkartacaktır. Ama artık temel atılmıştır. Her geçen gün daha mükemmel bir köpeğiniz olacaktır.

ADIM ADIM - YÖN MESAFE, KONTROL

Köpek terbiyesinde hiçbir kısım diğerinden ayrı değildir. Olayı bir bütün olarak düşünmek gerekir. Neticesinde de köpeğinizle birlikte zevkle yapacağınız avlarınız yer alacaktır. Bahçenizdeki eğitiminiz bir yandan devam ederken, arazide de çalışmalar başlamalıdır.
Eğitimin bu safhasında birçok köpek bozulmuştur. Onun için bu bölüme adım, adım dedik. Elde etmek istediğimiz, eğitimi tamamlandığında, kontrolümüzde olan, iyi av yapan bir av köpeğidir. Eğer köpeğiniz size yakın mesafede dolaşıyorsa, o zaman eğitim için harcıyacağınız zaman da kısalacaktır. Arazinin öbür ucunda koşturan köpeğinizin hatalarını da o mesafeden düzeltemeyeceğiniz muhakkaktır. Ayrıca hayvanın kendisi için değil sizin için avlandığını da bilmesi lazımdır.
Birçok eğitim sisteminde genç köpeğin hevesi kırılmasın diye istediği kadar koşmasına izin verilir, sonradan üzerinde kontrol oluşturulmaya çalışılır. Bizim sistemimizde ise tam tersi uygulanmaktadır. Köpeğiniz sizin devamlı kontrolünüzde ve yakınınızda olacaktır. Böylelikle ne yaptığını gözleyebilecek ve müdahale edebileceksiniz.
İlk yıl devamlı olarak yakın avlanacak ve sizin ondan ne istediğinizi öğrenecek. Bundan sonra mesafesini de artırabilecektir. Yakın dolaşmaya alışmış bir köpeğin mesafesini uzatmak, istediği kadar uzağa gitmeye alışmış bir köpeği yakın dolaşmaya alıştırmaktan çok daha kolaydır.
Her zaman söylediğimiz gibi, önce köpeğinize ne istediğinizi iyice anlatmanız gerekmektedir. Bunu yapabilmeniz için de size yakın dolaşmalıdır. Islık veya düdük çaldığınızda yanınıza gelmenin şart olduğunu bilmelidir. Daha hayvanın küçüklüğünde buna alışması, tabii olarak dolaşırken sizden uzaklaşmamak gibi bir huy edinmesine mani olacaktır. Biraz sebatkâr olup işi sıkı tutarsanız, uzaklaşamayacağını öğrenecek, dolaşırken devamlı bir yandan sizi gözleyecektir.
Bu derste ilk önce yavrunuza avda yerinin sizin önünüzde dolaşmak olduğunu öğreteceğiz. Çok genç yaşından itibaren dolaşmaya çıkartırsanız, o da size yakın dolaşmada büyük bir istek gösterecektir.
İkinci olarak da arazide avlanmasını öğreteceğiz. Geliştikçe ve büyüdükçe süratlenecek ve sizin yakınınızda olmaya ihtiyaç duymasına rağmen, biraz daha uzaklaşmaya başladığında nasıl dolaşacağını göstereceğiz.
Sonra da köpeğiniz bütün talimatlarınızı el işaretinizden anlamayı öğrenecek. Erken başlayan bir eğitimle, öğrenmesi gerekenleri öğretmiş olacak, öğrenmemesi gerekenlere de mani olmuş olacaksınız. Hayvan zorlanmadan, kötü huylar edinmeden öğrenmiş olacaktır.

ÖNCE ARAZİDEKİ YERİNİ BİLMESİ GEREK

Köpeğinizi çok küçükken araziye çıkardığınızda ayağınızın dibinde arkanızdan gelecektir. Yürürken topuklarınızı biraz kaldırın ve çenesine çarpın. Böylelikle arada mesafe bırakacaktır. Bundan sonra da önünüzde yürütmeye çalışın. Ne zaman arkanıza geçerse, siz de geri dönün. O hep önde olsun.

DOLAŞIRKEN ZİK ZAK ÇİZDİRİN

Kısa bir süre içinde köpeğiniz önünüzde gitmeye alışmıştır. Yalnız daha sizden uzaklaşmayı gözü yememektedir. Siz nereye giderseniz o da oraya gelecektir. Yalnız hayvan artık daha çabuk hareket etmeye başladığından siz de hızlı hareket ederek devamlı yön değiştirerek yürüyün. Her yöne değiştirdiğinizde de gittiğiniz tarafı elinizle işaret edin. İcap ederse ıslık çalarak çalarak da hayvanın dikkatini çekin. Sizin avda köpeğinizin bütün araziyi zik zak çizerek aramasını istediğiniz şekilde kendiniz yürüyerek ve her dönüşünüzde hayvana da işaret ederek bunu tekrarlayın. Ancak her gün aynı yere giderseniz bu yeri köpeğiniz de tanıyacak ve keyfi olarak dolaşmaya başlayacaktır. Her gün değişik tanımadığı bir tarafa giderseniz, henüz sizden ayrılmaya cesaret edemediğinden sizinle birlikte yön değiştirecektir.
Bir müddet sonra sizin yanınıza gelip durduğu veya yavaşladığı zaman, yeni bir emirle tanıştırın, HAYDİ. Bu emirle birlikte yürümekte olduğunuz yönü işaret ederek daha hızlı yürümeye devam edin. Bir hafta kadar bir zamanda her gün tekrarla el işaretleriyle yön tayinini ve duraladığında HAYDİ emriyle gösterdiğiniz yöne devam etmeyi öğrenecektir.
Kendi zik zaklarınızı gittikçe azaltın ve köpeğe yalnız el işaret edin. Sonunda siz düz yürürken yalnız el hareketlerinize itaat edecektir.
Köpeğiniz arazide dolaşırken aniden dikkatini çekerek başka istikamete göndermek isteyebilirsiniz. Bu durumda kısa ve sert bir düdük çalın. Size döndüğü anda da OTUR diye bağırın. O anda bütün dikkati sizdedir. Derhal gitmesini istediğiniz yönü işaret ederek HAYDİ emrini verin. Bunu birkaç kere yaptığınızda, kısa sert bir düdüğün GEL demek olmadığını ve dikkat demek olduğunu anlayacaktır. Bu durumda artık oturtmanıza da gerek kalmayacaktır. Size döndüğü anda işaretle yönünü değiştirebilirsiniz.

KÖPEĞİNİZİ UZAK MESAFEDE ARATMAK

Köpeğinizin el işaretlerine itaat etmesini öğrenme kısmına girdiği için uzağa göndererek aratmayı da burada anlatıyoruz. Fakat tavsiyemiz, bir av sezonu size yakın araması ve hatalarına anında müdahale etme imkânınızın sağlanmasıdır. İstediğiniz hale geldikten ve emirlerinize tam itaat eder bir terbiye aldıktan sonra ertesi sene uzağa göndermeyi öğretebilirsiniz.
Bunun için size doğru geldiği bir sırada üstüne doğru koşarak ve elinizle de uzağa bir şey atarmışçasına GİT veya KOŞ diye bağırmalısınız. Anlamazsa bir avuç dolusu küçük çakıltaşları veya toprak parçalarını üstüne doğru savurmak ve üstüne doğru koşmak ona derdinizi kısa zamanda anlatacaktır.

HER ZAMAN DÜDÜK KULLANIN

Köpeğinizi düdüğe alıştırın. Bu hem sizi bağırmaktan kurtarır, hem de çok daha uzaktan duyulur. İki veya üç kısa çalışın, GEL demek olduğunu öğretmelisiniz. Derhal itaat edebileceği gibi bazen biraz daha yavaştan da alabilir olayı. Fakat gelirse azarlamayın ve dövmeyin. Zira kendisi geldiğinde dayak veya azar, onun için emrinizi dinlemesine rağmen ceza yerine geçecektir.
Çağırdığınızda gelmezse, siz onun yanına gidin. Kovalamayın o takdirde kaçar. Yanına gittiğinizde, kayışıyla birkaç defa canı acıyacak kuvvetle vurun ve GİT emriyle yanınızdan gönderin. Sonra düdükle tekrar çağırın. Gelmezse aynı şeyi tekrarlayın. Sonunda gelecektir. O zaman, büyük bir sevgi ile karşılayın ve ne kadar iyi bir iş yaptığını anlatın.
Bir diğer yol da, çağırdığınızda gelmezse otların arasına saklanın. Bir müddet sonra sizi aramaya başlayacak ve sonunda bulacaktır. O zaman onun yapacağı tezahürata hiç yüz vermeyin. Sakinleştikten sonra yanınızdan gönderin ve tekrar çağırın. Bu eğitimlerin tekrarıyla köpeğiniz de doğruyu ve yanlışı öğrenecek, itaat edecektir.
Küçük yaşta başlayan devamlı eğitim, köpeğinizin kötü huylar edinmesine mani olacak, devamlı kontrolde olması neticesinde istediğiniz gibi söz dinleyen başına buyruk olmayan bir köpek sahibi olmanızı sağlayacaktır.

TÜFEK SESİNE ALIŞTIRMAK

Tüfek sesinden köpeğinizin korkması, sizi tamiri çok güç bir durumla karşı karşıya bırakır. Hatta birçok zaman tamiri imkânsız demek daha doğru olur. Zira sizin sabrınız köpeğinizdeki bu korkuyu yenmeye yetmeyecektir.
Bunun için daha başından tedbirli davranmakta fayda vardır.
Bunun için bir yol, köpeğinize yemeğini verirken elinizde bulunan bir mantar tabancasını patlatmak ve bunu bir müddet her yemek verişinizde tekrar etmek. Daha sonra da ileride göstereceğiniz balık oltasıyla ferma durduğunda gene mantar tabancası patlatmak.
Diğer bir yol da onunla oyun oynarken uzakta tüfek attırmak. Mesela bir atış poligonuna uzak mesafede arabadan inerek, o tarafa doğru yavaş yavaş yürümek. Hayvanın bu sesten ürktüğünü görürseniz, yaklaşmaktan vazgeçin ve yemek yerken mantar tabancası patlatma metoduna başvurun.


Aport
Şunu unutmamak gerekir ki, iyi aport etmeyen (vurulan avı bulup getirmeyen) bir köpekle av, yarım kalmış bir avdır. Köpeğinizin av araması ve ferması ne kadar iyi olursa olsun eğer aportu yoksa veya zayıfsa avınızı kaybedebilirsiniz. Veya avı sıkıyorsa elinize kıyma olmuş bir kuş geçtiğinde netice çok da değişik değildir. Bunun için aport eğitimi de diğer bütün eğitimler kadar önemlidir.
Köpeğinizle daha küçük yaşta bile oynarken ağzındaki bir şeyi katiyen çekiştirerek almayın veya bunun oyununu oynamayın. Sert ağızlı olmasına ve avı çiğnemesine sebep olursunuz. Sıkmamaya alışması için en iyi yol, sert kıllı bir tahta fırçasını taşıtmak, onunla oynatmaktır.
Fırçayla oynarken getirmesi için attığınız zaman, fırçayı ağzına aldığında ondan biraz kaçarak ağzında fırçayla sizi kovalamasını sağlamaya çalışın. Durduğunuz zaman da yanınıza çağırın. Gelince BIRAK emrini vererek fırçayı elinize bıraktırın. Eğer bırakmazsa, kulağını kaldırıp içine üfleyin, burnuna üfleyin veya alt çene duduklarını dişleri üzerine bastırarak sıkın ve devamlı BIRAK deyin. Fırçayı zorla ağzından çekmeyin.
Yanınıza gelmediği takdirde katiyen kovalamayın. Kesin emirle yanınıza çağırın veya oyunu bırakın. Biraz sonra tekrar edin.
Kısa birkaç denemeyle köpeğinizin aport işini yapıp yapmayacağı belli olur. Eğer attığınızı getirmeye hiç niyetli görünmüyorsa o zaman zorlayıcı iki metod vardır.
Bu iki yoldan birincisi köpeğe biraz daha şans veren daha yumuşak bir yoldur. Yalnız bunda sizin biraz daha sabırlı olmanız gerekmektedir. Köpeğin alt dudaklarını dişlerine bastırarak ağzını açıncaya kadar sıkın. Bir yandan da devamlı APORT diye emri tekrar edin. Ağzını açınca fırça veya tahta parçasını ağzına koyup, elinizle de ağzından atamayacağı şekilde iki çenesini tutun. Aynı zamanda da okşayın. Bunu belki yüz defa tekrar etmeniz gerekebilir. Daha sonları elinizle ağzını tutmadan da ağzındakini bırakmayacaktır. O zaman tahtayı ona doğru uzatıp, APORT emrini tekrar edin. Uzanıp alınca okşayın. Yavaş yavaş mesafeyi açın. Daha sonra da bir kaç metre ileri atıp kendinize getirtin. Eğer bu metotla başarı sağlanamazsa o zaman, iyice zor kullanmak gerekecektir.
Köpeğinizin boynuna bir sıkma zincir tasması (eğitim tasması) takın ve boğazını iyice sıkacak şekilde kaldırın. Bir müddet sonra nefes alamadığı için ağzını açacaktır. O zaman bir yandan APORT diyerek, bir yandan da ağzına fırça veya tahtayı verin. Aynı anda zinciri gevşetin ve elinizle iki çenesini tahtayı atamayacağı şekilde tutun. Okşamayı ve yumuşak sözler söylemeyi ihmal etmeyin. Çok acımasız bir metod gibi görünmesine rağmen iki gün içinde neticeye varacaksınız. Tahtayı yere bıraktığınızda, APORT dediğiniz zaman eğilip almıyorsa o zaman, tekrar sıkma zincirini takın ve kayışını da zincire takın. Kayışı ayağınızın altından geçirerek APORT diyerek kuvvetli olarak çekin. Hayvanın başı zorlanacak ve ister istemez eğilerek tahtayı ağzına alacaktır. En kötü ihtimalle, bu metodla bir hafta içinde APORT ettirmeyi başarmış olacaksınız.
Köpeğiniz için bu tatsız olay çok kısa bir zamanda çok zevk duyduğu bir iş haline gelecektir.
Artık tahta veya fırçayı o farkında değilken, daha önce öğrettiğiniz el işaretleriyle hayvanı yönlendirerek aratabilir, buldurabilirsiniz. Büyük bir zevkle size getirecektir.
Ava başladığı zaman kuşu sıkarsa, hiçbir zaman dövmeyin. Bütün öğrettiklerinizi bir anda silebilirsiniz. Sert fırça en iyi öğreticidir.
Köpeğinizin eğitiminde balık oltası kamışı size zaman kazandırırken, köpeğinize de ondan ne istediğinizi anlatmakta yardımcı olacaktır.
Bir kamış oltası veya herhangi bir uzun kamışın ucuna bağlayacağınız üç metrelik bir misina ile bunun da ucuna bağlanacak bir tavuk kanadı, köpeğiniz için bir oyun olmayıp av öncesi en ciddi eğitimi verebileceğiniz bir araç olacaktır.
Yalnız, daha önceki derslerde öğretilen KAL, DUR veya STOP emrini, yavrunun çok iyi öğrenmiş olup bu emre tamamen itaat eder olması lazımdır.
Bu basit gereçle eğitim, köpeğinizin birçok defa ava giderek öğreneceği ve av heyecanı içinde daha uzun zamanda öğreneceklerini bahçenizde veya tarlada zamandan tasarruf ederek öğretmenize yarayacaktır. Tabii ki köpeğiniz bahçede av yapmasını öğrenecek değildir. Fakat, av sırasında karşılaşabileceği durumları ve dinlemesi lazım olan emirleri, benzer durumlar yaratılarak ve ne yapması gerektiği anlatılarak ilerideki avları için eğitilmesine, bu sistem yardımcı olacaktır. Kamış ve kanatla neler öğretilecektir?
1- Kuşun üstüne konarsa kaçıracağı,
2- Ferma durmayı,
3- KAL emrinin av sırasındaki kullanılışı,
4- Ferma duruşta biçim,
5- Yeni bir emir, YAVAAAŞ. Kuşa yavaş sokulmak,
6- Ferma sırasında avcı ne taraftan gelirse gelsin, fermayı bozmamak,
7- Yeni bir emir, (hızlı olarak) HAYDİ veya TUT diyerek kuşu kaldırtmak ve hemen arkasından KAL emriyle, kuşu kovalamasını önlemek,
8- Eğer bir arkadaşınızın misineye bağlı kanada ferma durmaya alıştırdığınız köpeği varsa, o ferma dururken sizin yavrunuzun da onun fermasının yanında ferma durarak onu “onore” etmesini öğretmek.
Bütün bu sayılanlar nasıl öğretilecek?
Köpeğiniz KAL emrini öğrenince siz de bu kamışa bağlı kanat eğitimine başlayın. Kanadı havada sallamaya başlayınca köpeğiniz de onu kovalamak için deli olacaktır. Bu oyuna heveslenmeyen hiçbir köpek yoktur. İlk başlarda fazla hevesli görünmezse, kanadı yanına bırakarak yavaş yavaş çekin. Sonunda buna dayanamayacak ve kovalayacaktır. Bir iki defa yakalamasına bırakarak iyice heveslendirebilirsiniz.
KÖPEĞİNİZ FERMADA

Kamış oltanın ucuna bağlı bir kanatla başlayacağınız bu eğitim, aslında köpeğiniz için de bir oyun gibi başlayacaktır. İşin bütün sırrı da onu devamlı kovalatarak yormaktır. Böylece kovalamakla kuşu yakalayamıyacağını öğrenecektir. Tabi bunu merada kuşları kovalarken de öğrenmesi mümkündür. Fakat bizim istediğimiz, ava çıkmadan bizim kontrolümüzde fermayı öğrenmesi ve ava çıktığımızda her önüne gelen kuşun peşinde koşmayan bir köpek edinmektir. Köpeğin ferma durması, takip olayının bir neticesidir.
Kovalamaktan bıktığı zaman, takip etmeye başlar ve sonunda da... ilk ferma. Bu ilk fermasını durduğunda siz de ona dur emrini veriniz. Bu emri yavaşça tekrar ediniz. Bu anda kanadı kovalamak için gerilmiş ve hazırdır. Fakat devamlı onu olduğu yerde durduran emrinizi (KAL, DUR veya STOP) tekrar etmeniz, önceden öğrenmiş olduğu bu emre itaat etme alışkanlığı, onu fermasını bozmadan durduracaktır. Dur emrinin de ilk işe yaramaya başladığını göreceksiniz.


FERMADA ŞEKİL

Memleketimizde genellikle hiç kimsenin aldırmadığı ama güzel bir fermayı da gözden kaçırmadığı bir husustur köpeğin fermasının şekli. Kimi köpek uzanarak ferma dururken, kimi dimdik ayakta durur. Bazıları ön ayağını kaldırırken, zaman zaman adımını atarken ferma durunca bir arka ayağını havada unutarak durulan fermalara da rastlamak mümkündür.
Amerika’da köpeklerin ferma duruşları sırasında kuyruklarını havaya kaldırmaları makbul sayılmaktadır. İçgüdüsü ile kuyruğunu ferma durduğu sırada havaya kaldırmayan köpeğe de bu eğitim sırasında kuyruk kaldırmak öğretilmektedir. Diğer taraftan, tek ayağını kaldırmak, ileri doğru uzanmak gibi hayvanın duruşunu güzel gösteren şekiller, bahçede, kamış olta ve kanat eğitimiyle verilebilmektedir.
Köpeğiniz kanadı kovalamaktan vazgeçip artık her seferinde ferma durmaya başlayınca siz de oltayı yere bırakarak, köpeğinizin yanına giderek, istediğiniz tarafını çekiştirerek düzeltebilirsiniz. Yalnız bunu yaparken de bir yandan yavaşca ve devamlı olarak “dur” emrini tekrarlamayı unutmayın. Katiyen fermasını bozmayacak ve sizin ona şekil değiştirmenize hiç aldırmadan nasıl koyarsanız öyle duracaktır.


YENİ EMİR: YAVAAAŞ

Köpeğiniz ava çıkmadan avda karşılaşabileceği durumlara da alışmalıdır. Kuşa yaklaştıkça süratini de azaltmalı ve kuşa ürkütmeden yanaşmasını öğrenmelidir.
Bunu için, olta ve kanat kullanarak köpeğinizi bu sefer kanada biraz uzak mesafeden ferma durdurtun. Sonra arkasından köpeğin yanına gelin ve yumşak bir sesle, “yavaaaş yavaaaş” diyerek, çok yavaş olarak kanadı da işaret ederek yanından ileriye doğru yürüyün. İlk başlarda belki sizinle gelmeyecek fakat bunu birkaç defa tekrar ettiğinizde o da sizinle birlikte yavaş yavaş ilerleyecektir. Ferma durduğu kanada istediğiniz kadar yaklaşınca “dur” emrini vererek sağlam bir ferma durmasını sağlayın. Bu eğitimi güne birkaç defa tekrar ederek kuşa yavaş sokulmaya alıştırın.
Köpeğinizi ferma durmaya alıştırırken, istediğiniz kadar uzun fermasını tutmaya da alıştırmanız gerekmektedir. Köpek istediği zaman değil siz istediğiniz zaman ferma bozulmalıdır. Ferma duran köpeğinize devamlı olarak “dur” emri vererek hareket edin ve oltayı yere bırakarak ondan uzaklaşın. Sonra sesli emir vermeyi seyrekleştirin. Bunu birkaç tekrarınızda fermayı bozmamayı öğrenecektir. Bu eğitimi takiben, köpeğinize ne taraftan yaklaşırsanız yaklaşın fermasını bozmamayı da öğretmelisiniz. Bunun için de gene “dur” emri verirken, o da fermadayken, acele etmeden etrafında dönün. Böylelikle siz hareket ederken ve yanına yaklaşırken o da fermasını sürdürmeyi öğrenecektir.
Eğitiminiz, bu safhadan sonra bir seçim yapmanızı gerektirmektedir. Avrupa’nın ve Amerika’nın birçok açık arazilerinde bulunan ve bizde de bıldırcın ve çil avları için uygun olabilecek avlanma şeklini seçecek ve köpeğiniz ferma dururken (Amerika’lıların dediği gibi, kuşu yerinde tutarken) siz yanından geçerek kuşu ayağınızla kaldıracaksınız. Bu şekil avlanma, çulluk gibi sıklık içinde bulunan kuşların avında mümkün değildir. Zira köpeğiniz fermasını bozmamakta, sizin yaklaşarak kuşu kaldırmanızı beklemektedir. Veya sizin vereceğiniz emirle kuşun üstüne atılarak kuşu fırlatacaktır. Birinci şekil, köpeğin kuşu kovalamasına mani olmaktadır. Fakat diğer taraftan birçok defa ferma duran köpeğinizin yanına gidemeyeceğiniz için, sizi beklemeye ve avı kaldırmamaya alışmış köpeğinizi, sizin çok uzun bir süre beklemenizi icap ettirecektir.
Bilhassa İngiltere’de, açıklık arazilerde yapılan Grouse avlarında, ferma köpeklerinin aportu hiç yoktur. Fermadan sonra kuş ayakla kaldırılır ve vurulduktan sonra da avı retreiver cinsi aportçu köpekler getirirler. Ferma köpeği ancak avcının emriyle kuşa tüfek atıldıktan sonra durumunu bozabilmektedir.

HAYDİ VEYA TUT

Memleketimize uygun olan, her çeşit kuş avında kullanılabilecek şekil, ferma duran köpeğinizin, kuşu da kendisinin kaldırmasıdır. Ancak burada tercih edilecek durum, köpeğinizin kuşu kaldırdıktan sonra kovalamamasıdır. Yalnız, aslında bu hal olayın tabiatına terstir. Zira köpeğinize kuşu kaldırtacaksınız. Burada köpek, kuş uçsun da siz vurun diye değil, kendisi yakalamak için kuşun üzerine hamle yapmaktadır. Yani kuşu yakalaması için sizden teşvik görmekte, fırlaması için emir almaktadır. Kuşun parlamasıyla birlikte bu sefer “dur” emri verilmekte ve kovalamasına mani olunmaktadır. Eğitimin bu safhasında artık olta ve ucuna bağlı kanadı kullanmanızın imkânı yoktur. Yalnız buraya kadar olan kısımlarda verdiğiniz emirleri köpeğin de iyice öğrenmiş ve itaat eder duruma gelmiş olması gereklidir. Bu duruma gelmiş olan yavrunuzla av öncesi yapabileceğiniz en iyi eğitim, canlı bıldırcınla yapılabilecektir.

Bu zamana kadar köpeğiniz avla ilgili birçok şey öğrenmiş, fakat henüz neyi arayacağını bilmemektedir. Buna rağmen, elde edebileceğiniz canlı çiftlik bıldırcınları, iyi uçamadıklarından ve kalktıktan sonra da yakına konduklarından, kuş kaldırma eğitiminde köpeğinize iyi antrenman verdireceklerdir.
Kısa otluk bir meraya giderek yanınızda götüreceğiniz bir veya iki bıldırcını salın ve köpeğiniz görmeden biraz arkalarından yürüyerek yerde koku bırakmalarını sağlayın. Sonra aynı yere köpeğinizi getirerek aratmaya başlayın. Köpek bıldırcını bulduğunda ferma duracaktır. Yalnız burada dikkat etmek gereklidir, zira yabanisine göre çok yavaş olan bıldırcını birçok köpek o ilk arama hızında kokusunu da tam alamadan görmekte ve yakalamaktadır. Böyle bir duruma mani olmak için siz de “yavaaş” emrini vererek ve yeri gelince eğer kuşu da görüyorsanız “dur” emriyle köpeği durdurun. Köpeğinizin yanına giderek “TUT” veya “HAYDİ” gibi sözlerle köpeği kuşun üstüne atılmaya ve onu uçurtmaya teşvik edin. Eğer yavru, fermasını bozmuyorsa, o zaman siz önüne geçerek onu da fırlatmaya aynı sözlerle teşvik ederek kuşa yaklaşın. Çok kolaylıkla bu gibi teşvik edici sözleri benimseyen köpekler ilk başta belki hemen sözünüzü dinlemeyecekler. Fakat çok kısa zamanda bunu da öğrenerek, sizden emri duyunca kuşun üzerine atılacaklardır. Eğer köpeğin bir de kovalamasını istiyorsanız, kuşun arkasından birkaç metre koştuğunda, bu sefer “dur” emrini bağırarak veya bunun için dış ülkelerde çok yapıldığı gibi düdüğe alıştırmışsanız, düdükle “dur” işaretini vererek onu durdurabilirsiniz. Kuşu gözünüzle takip edip konduğu yeri marke ettikten sonra, köpeğinizi sizi dinlediğinden dolayı yanınıza çağırarak okşayıp memnun ediniz.
Köpeğin kuşu kovalamaması açık arazi avlarında sizin rahat atış yapabilmeniz bakımından tercih edilmektedir. Yoksa zaten iyi terbiyeli bir köpek kısa bir takipten sonra kovalamayı bırakmakta ve geri gelmektedir. Diğer taraftan sıklık içinde yapılan, mesela çulluk avında da kuş fırladığı zaman köpek de kovalamaya çalışarak, peşinden gidemese bile, kuşun istikâmetini takip etmekte ve vurulduğu takdirde daha kolay bulabilmektedir.

Aport

Köpeğimizin eğitimi artık tamamlanmak üzeredir. Hergün on, onbeş dakikalık çalışmalarla, bahçenizde veya arkadaki arsada birçok şey öğrenmiş, her şeyden önce emirlerinizi dinlemeyi öğrenmiştir. Tek eksik olan tarafı av tecrübesidir. Bunu da zamanla ava çıktıkça edinecektir. Bunu da zamanla ava çıktıkça edinecektir. Bunu hiçbir şey bilmeyen ve avla birlikte sizi dinlemesini öğretmeye çalışacağınız bir köpeğin, istediğiniz hale gelmesi çok daha uzun zaman alacaktır. Bu gibi durumlarda, hayvanın içindeki kendi hasletleri ortaya çıkacak, bunun yanı sıra sizin öğreteceğiniz şeyleri algılaması, dikkatinin dağınık olması, kuş kovalamak, etrafla meşgul olmak daha önemli olduğundan gecikecektir. Bunun için temel taşı oluşturacak her eğitimin küçük yaşta, tercihen de ava çıkmaya başlamadan verilmesi gerekmektedir.
Av köpeğinin aport etmesi, yani vurulan avı getirmesi de eğitimini tamamlayan başlıca unsurlardan biridir. Hatta birçok avcı için ferma kadar önemlidir. Sağlam bir ferması ve iyi bir aportu olan köpek başka hiçbir şey bilmese de esas görevi olan avı bildiği için yeterlidir.
Avrupa ve Amerika’da bazı avcılar, avın bulunmasında fermalı bir köpek kullanırken, bu köpeğe hiç aport yaptırmamakta ve vurulan avı Retreiver cinsi köpeklere getirtmektedirler. Aslında ördek avlarında çok başarılı olan bu cins köpeklerin diğer zamanlarda da boş kalmamaları için ortaya çıkarılmış bir yöntem, tek köpekle yapılabilecek işin iki köpekle yapılmasına ve fermalı köpeklere aport yaptırılmamasına sebep olmuştur. Memleketimizde ve diğer birçok memlekette avı, vurulduktan sonra da bulmaya ve avcıya getirmeye alıştırılan kuş köpekleri kullanılmaktadır.
Köpeğin aport’a alıştırılması iki şekilde olabilmektedir. Oyunla karışık tabii yol ve zorla öğretme.
Kuş köpeğinin içinde olan ve siz öğretmeseniz de iyi veya kötü bir şekilde ortaya çıkacak olan hassası, avı bulması ve ferma etmesidir. Avı getirmek içten gelen bir duygu değildir ve öğretilmesi gereklidir. Tabii yol dediğimiz, yavrunuzun daha çok küçük yaşlarında oyun oynayarak elinizdeki birşeyi size getirmesini sağlamaktır. Hangi cins olursa olsun, her yavru bu oyundan büyük zevk alacaktır. Hemen her avcının da köpeğine aportu öğretme yolu budur.
Küçük yavruyla oynarken top veya bir tahta parçasını önceleri çok yakına atarak yavrunun ona gidip onunla top oynamasını sağlayın. Bu oyun esnasında attığınız oyuncak yavrunun ağzındayken de onu yanınıza çağırın. İlk başlarda yavru ağzındakini belki de hiç getirmeyecek veya onu çağırdığınızda ağzındakini bırakarak kendisi gelecektir. Bunu bıkmadan sık sık tekrar edin. Yavaş yavaş köpeğiniz oyunun icaplarını anlamaya başlayacaktır. Bazen güzel güzel oyuncağını size getirirken bazen de siz çağırdıkça o sizden kaçacak, adeta sizi bir kovalamacaya davet edecektir.
Elinizdeki objeyi attığınız zaman belli bir kelimeyi, mesela “aport” veya “al onu” kelimesini tekrar edin. Zamanla bu kelime vurulan avı bulması için de emir yerine geçecektir. İleride bir yere saklayacağınız bir şeyin de aranması için köpeğinize işaret olacaktır. Köpeğiniz, attığınızı ağzına aldığında, bu sefer de zaten öğrenmekte olduğu emirlerin arasında da bulunan “gel” emriyle da yanınıza çağırınız. Yalnız, gelmezse onu kovalamamayı sakın aklınızdan çıkarmayınız. Buna bir çare, sizin yavrudan kaçmanız ve onun sizi ağzındakiyle birlikte kovalamasını sağlamanızdır. Ani olarak durduğunuzda o sizi yakalayacak siz de ağzındakini alırken onun size geldiğinden dolayı büyük tezahürat yaparak sevindiğinizi göstereceksiniz. Unutmayın ki köpekler sizin sevincinizi ve ona yapacağınız bu gibi tezahüratı her zaman anlar. Yapı olarak da size yaranmak ve sizi sevindirmek onların içgüdüsel bir yaklaşımıdır. Ağzındaki oyuncağıyla size gelen yavru çoğu zaman getirdiğini size vermek istemeyecektir. Yanınıza gelmiştir ama oyuncak onundur. Ancak size verirse onu tekrar atıp oyunda devam edebileceğinizi daha anlayamamaktadır.
Eğer kendiliğinden getirip önünüze bırakırsa mesele büyük ölçüde hallolmuştur. Okşayıp, sevinerek oyuncağı alın ve bu sefer biraz daha uzağa atın. Her seferinde daha iyi bir aportla karşılaşacağınız kesindir. Bazen ufak kaçamaklar olsa bile doğru yolda ilerleniyor denebilir. Yavru arada oyuncağı kaçırırsa kovalamadan yanına yaklaşıp çekmeden oyuncağı alın ve tekrar atarak size getirmesini isteyin. Doğru olarak yapınca da oyunu bırakın. Son atış her zaman sizin istediğiniz şekilde olmalıdır.
Bir diğer kural da, hiçbir zaman yavrunun ağzından oyuncağını çekerek ve onunla mücadele ederek almayınız. Bu onun sert ağızlı olmasına da yol açar. Ancak ister yere ister elinize avı bırakması için burnunun üstüne işaret parmağınızla hafifçe vurmanız onu rahatsız edeceğinden ağzındakini bırakmasına sebep olacaktır. İlk başlarda da bu kolay olmayabilir. Fakat hiçbir zaman çekiştirmeden ve bıkmadan tekrar ederseniz muvaffak olursunuz. Burnunun içine üflemek de onu rahatsız ederek ağzındakini bırakmasına sebep olur. Her zaman kendi rahatsız olduğundan veya isteyerek ağzındakini bırakmalı, siz hiçbir zaman zorla almamalısınız. Size getirilen oyuncağı alırken de her seferinde “bırak” kelimesini tekrar ederseniz, zamanla siz söylemedikçe ağzındaki avı bırakmayan ve yanınızda bekleyen bir köpek edinmiş olursunuz.
Attıklarınızı getirmeyi bir zevkli oyun olarak kabullenen ve sizin birşey atmanızı ayağınızın dibinde adeta yalvarırcasına bekleyen köpeğiniz avda da sizin emrinizle birlikte hiç bıkmadan bulana kadar kuşu arayacaktır. Yalnız aporta alıştırırken, oyunun zevkine vardıktan, aport etme tehlikesi geçtikten sonra, sert kıllı, tercihen rulo gibi yuvarlak, sapı kesilmiş bir saç fırçasını oyun aracınız yapın. Kıllar ince ağız derisine batacağından, fırçayı çok hafif olarak taşıyacak ve zamanla böyle taşımaya alışacaktır. Ava başladığı zaman genellikle ilk başlarda hırsla bazı kuşları sıkabilirse de, ısırmaya alıştığından yumuşak ağızlı bir köpek elde etmiş olacaksınız.
Zorla aportun öğretilmesinde ise oyun olmadığından daha sıkıcı bir durumla karşı karşıyasınızdır. Herşeyden önce köpeğiniz aport olayını bilmiyor, oyun olarak size getirmiyor ve siz de bütün işlemi parçalara bölerek anlatmak zorundasınız. Yalnız başından şunu söyleyelim ki, aportsuz köpek, eğitimi eksik köpek olacağına göre ve köpekle avlanmanın en mühim kısımlarından biri de aport olduğuna göre, bir köpeğin aport öğrenmemesi diye bir şey olamaz. Kendisi aport etmek istemiyorsa, o zaman bunu zorla öğrenecektir.
Yalnız zorla derken hiçbir zaman dayakla değil. İlk önce köpeğinizi yanınıza oturtup alt dudağını dişleri üzerine bastırarak ağzını açın ve taşımasını istediğiniz cismi ağzının arasına sokup, tutturup “al onu” diyerek ağzını sıkı tutması için kapatın ve durumunu bozmaması için daha önceleri öğretmiş olduğunuz “kal” emrini verin. Aynı işi birkaç gün belki yüz defa tekrarlamanız gerekecektir. Bazen kısa bir müddet tutar gibi yapıp gene yere bırakacaktır. Ona kızmamaya, dövmemeye veya bu işten vazgeçmemeye kararlı olursanız sonunda muvaffak olursunuz.
Köpeğinize aportu öğretirken, daha önce bizim eğitim programını takip etmemiş ve gerekli emirleri öğretmemiş olabilirsiniz. Köpeğiniz doğru dürüst bir terbiye de görmemiş olabilir. Fakat bunların hiçbiri hayvanın aport yapmaması demek değildir. Bunu öğrenmeye mecburdur. Ağzıyla taşıtacağınız cismi tutturduktan ve devamlı “al onu” emrini verdikten sonra, “kal” emrini bilmiyorsa da o kadar mühim değildir. Elinizle de olduğu gibi kalmasını işaret ederek isterseniz yalnız “al onu” deyin. Bir müddet sonra sizi onun o şekilde kalmasını istediğinizi anlayacaktır. Sonunda onun 20-30 cm. önünde cismi tutup “al onu” dediğinizde uzanarak elinizden cismi alacaktır. Bundan sonraki fasılları, her seferinde cismi biraz daha uzağa atarak ve “al onu” diyerek, gidip cismi almaya alıştırmanızdır. Ama artık bu iş hallolmuştur. Gidip cismi aldığında çağırdığınız zaman da size getirecektir. Ağzından bırakmasını da daha önce anlattığımız şekilde “bırak” diyerek ve çekiştirmeden, burnunun üstüne hafifçe vurarak temin edebilirsiniz. Eğer bu metod da netice vermez gene köpeğinize ağzında birşey taşıtamazsanız, buna da daha zorlayıcı şekilde çözüm getirecek bir yol mevcuttur. Herhalde köpeğinizin canı istemiyor diye veya zamanında öğretmediniz diye köpekten vazgeçecek veya avınızı yarım yapacak değilsiniz. Yalnız şunu üstüne basa basa tekrar etmekte fayda görüyoruz. Şartlar ne olursa olsun köpeğinizi döverek aport ettirmeye çalışmayınız. Aport etmediği veya kuşu sıkarak adeta kıyma gibi getirdiği için dayak yiyen pek çok köpek aport etmeyi bırakmış, hatta kuş vurulmamışçasına başka kuş aramaya devam etmiştir.
Zorla cismi almasını temin için bir sıkma zincirine ihtiyaç vardır. Köpeğinizin boynuna zinciri geçirip hayvanı icabında nefessiz kalacak kadar yukarı doğru çekin. Fazla zorlanınca daha rahat nefes almak için ağzını açacaktır. Bu arada siz bir yandan “al onu” diye emir verin diğer yandan, hayvan ağzını açar açmaz, cismi ağzına sokup boğazını derhal serbest bırakarak bir elinizle ağzını cismi bırakmaması için tutarken, diğer elinizle de onu okşayarak sevindiğinizi anlatacak yumuşak sözler söyleyin. İki gün içinde işinin tamam olduğunu göreceksiniz. “Al onu” dediğiniz anda ağzını açacaktır. Belki biraz inat edecek olursa sıkma zincirini boğazına geçirdiğiniz anda, çekmeye gerek kalmadan ağzını açacaktır. Bu iş tamamlandıktan sonra, cismi attığınızda emrinize rağmen gidip almıyorsa, o zaman da gene sıkma zincirini ve kayışını takın, köpeğinizden bir adım ötede durun, ayağınızın dibine cismi koyun, köpeğin kayışını da bir ayağınızın altından geçirin ve köpeğe “al onu” deyin.
Bu durumda kendiliğinden nasılsa gelmeyecektir. Siz emri tekrar ederek kayışı çekmeye başlayın. Direnecek, gelmek istemeyecektir. Fakat sıkma zinciri de bir yandan boğazını sıktığından ve kayış da onu cisme doğru çektiğinden, gelmeye mecbur olacaktır. Emrinizin çekici gücü galip gelmektedir. Cismin ucuna kadar gelince, bir önceki zorlu eğitiminden zaten boğazı sıkıldığında cismi almaya öğrenmiş olduğundan, çok zoraki olarak bu işi de yapmış olacaktır. Birkaç günlük büyük sabrınız, belki de tamamen ümit kesmiş olduğunuz köpeğinizi size tekrar istediğiniz şekilde kavuşturacaktır. Bu zor kullanarak eğitimi yaptırırken hiç yumuşamamaya gayret edin. Zira o da sizi deneyecektir. Belki ağlayacak kıvranacaktır boğazı sıkıldıkça. Sizin en ufak yumuşamanız da onun zaferi olacak ve aport işini temelli unutmanızdan başka çareniz kalmayacaktır. Onu dövmeyin, korkutmayın fakat azimli, sebatkâr ve sabırlı olun.
Kazanacaksınız. Rahatlıkla getirmeye başladıktan sonra işin içine oyun da katabilirsiniz. O zaman da o işin zevkine varacak ve kısa bir süre sonra köpeğiniz sizi devamlı aportçuluk oynamaya davet edecektir.
http://www.avkopegi.com/kopekegitimi.htm

Hiç yorum yok: