5 Ağustos 2008 Salı

KÖPEK EĞİTİMİ " EĞİTİMDE YAPILMAMASI GEREKENLER "

Eğitimde yapılmaması gereken dördüncü hata :

Ödüllendirme ve cezalandırma yöntemini yanlış kullanmaktır.

İnsanlar çok sıklıkla ödüllendirme ve cezalandırmayı yanlış kullanmaktadırlar. Çünkü pek çok kişi yanlış olarak köpeklerin gerçekten hangilerinin iyi ve kötü davranış olduğunu bildiklerini zannetmekteler ve verilen cezaları bu kötü davranışları ile ilişkilendirebildiklerini düşünürler. Halbuki köpekler sadece ne yaptılarsa onları ceza ve ödülle ilişkilendirebilirler. Ödüllendirme yapılması istenilen davranışın çok daha kolay öğrenilmesini ve istekle daha fazla yapılmasını sağlar. Yanlış cezalandırma ve hatayı düzeltmeye çalışma ise köpeğin kafasını karıştırarak , istenilen davranışın daha isteksiz yapılmasını veya daha az yapmasını yada hiç yapılmamasını sağlar.

Gerçekten ödüllendirme veya cezalandırma yöntemini çok bilinçli kullanmak lazımdır. Eğer köpek devamlı bir şekilde ödüllendirilirse devamlı ödül alacağını öğrenecek böylece özendirici olan bu ödülü almanın cazibesi azalacaktır. Yada köpek çok fazla yiyecek almaya doğru motive edilmişse yiyecek alamayacağı durumda istenilen davranışı yapmayı ret edecektir, böylece istenilen davranışın yaptırılması sağlanamayacaktır. Ödül , köpeğe yaptırılması istenilen davranışın artırılması için kullanılacağından mutlaka köpek tarafından sevilen , istenilen bir şey olmalıdır. Böyle bir ödül yiyecek, köpeğin seveceği oyuncak , tenis topu olabilir .

Bazı sözlerde bazı köpekler için ödül olabilir. Konuşarak sanki bir çocuk sever gibi sözle de köpeği motive edebilirsiniz. Çoğu zaman köpekler sözle ödülü , esas ödülle ilişkilendirilen ikinci ödül olarak öğrenirler. Köpek ilgilendiği takdirde çok yönlü ödül metotları da kullanılabilir. (Esas ödül yiyecek, okşamak, oyuncak gibi verilecek, var olan bir ödüldür. İkinci ödül ise köpeğin ödül olarak algıladığı ve ana ödülle ilişkilendirdiği ödüldür örneğin “iyi köpek”, ”aferin sana”, el çırpmak, gibi ) Köpeği aldığı ödülü mutlaka yaptığı doğru davranışla ilişkilendirmelidir. Eğer ödül doğru zamanda verilmezse hiçbir etkisi olmaz.

Ödüllendirme ile ilgili çok karşılaşılan başka bir problem köpeğin yapmasını istemediğimiz bir hareketini istemeden ödüllendirmektir. Yine köpeğin bir başka köpek gördüğünde hırlaması ve havlaması üzerine onun sinirlendiğini yada korktuğunu düşünen sahibi tarafından okşanması ve köpeğe “tamam” “bir şey yok” demesi köpeği ödüllendirmesi demektir. Köpeğin bu davranışlarını pekişecektir. Veya silahtan korkan bir köpeği sevip okşamak gene bunun ödül olduğunu düşünen köpeğin silahtan korkmasına neden olabilir. Ödüllendirdiğiniz anda köpeğiniz ne yapıyorsa teşvik edilen davranış odur.Bu olaylardan sonra sevilen, okşanılan köpek gelecek sefere gene aynı hareketleri yapacaktır.

Köpeğin istediğimiz davranışı yapmaması halinde uygulayacağımız cezalar ödüllendirmeden çok daha zordur.

Köpeğe gel komutunun öğretilmesini ele alalım. Köpek sahiplerinin karşılaştıkları en büyük problem köpeklerinin çağırdıkları zaman gelmemesidir. İşler aslında kesinlikle böyle başlamaz. İyi bakılmış bir batındaki yavruları gözünüzün önüne getirin. Üretici içeri girip onları çağırdığında ne olur? İlk ilgiyi elde etmek için birbirlerinin üzerinden yuvarlanırcasına ona koşarlar. Hata iyi üreticiler eğer yavrunun ismi yeni sahiplerince belirlenmişse onu bu isimle çağırarak bu sese alışmasını kolaylaştırır. Öyleyse bu umut verici başlangıç nasıl olur da genellikle zamanla etkisini kaybeder? Sanırım cevap köpeğin sahibinin tutumunda yatıyor.

Kardeşleriyle iken içeri bir insanın girmesinin yiyecek yada oyun anlamına geldiğini öğrenirler. Böylece yavru iyi bir şeyin gerçekleşeceğini bildiğinden her çağırıldığında gelir. Saatlerce evde yalnız bırakılan, sıkıntıdan mobilyaları kemiren ve belki de halının üzerine tuvaletini yapan bir yavruya ne demeli? Sahibi eve gelir ve kızgın bir şekilde köpeğini yaptığı yaramazlıklar yüzünden cezalandırarak disipline etmeye karar verir. Halbuki köpekler anı yaşarlar ve çağrışımsal hafızaları yoktur. Köpeğin yüzündeki suçlu ifadeye dikkat çekerek kendini bir de haklı çıkarır. Aslında gördüğü korkudur. Kısa süre içinde yavru insanların yanına gitmenin halıda ne olduğunu bile hatırlamadığı bir noktaya sürüklenerek azarlandığı sonra da bir odaya kapatıldığı anlamına geldiğini öğrenir. Bir kaç hafta sonra yavru bu sefer parka veya araziye götürülmüştür. Serbestçe koşturmasına , çevreyi tanımasına ve oynayacak yeni arkadaşlar bulmasına izin verilmiştir.

Dönüş zamanı geldiğinde başlarda çağrınca yavru gelir ve akabinde bağlanıp eve götürülür. Kısa sürede yavru çağırılmanın oyun sonu anlamına geldiğini öğrenir. Bir daha ki sefere parkta köşe bucak sahibinden kaçmaya başlar. Yavru bunun harika bir oyun olduğunu düşünür. Hızla büyüyordur ve uzayan bacakları sahibini geride bırakacak hızı ona artık sağlamaya başlamıştır. Önce yoldan geçenlerce yakalanırsa da zamanla insanların hiç birine güvenilmeyeceğini anlar.

Yavru bir köpeğe gel komutunu öğretmek çok daha kolaydır. Sadece üreticinin bıraktığı yerden devam edersiniz. Yavru köpekler genelde günde bir kaç defa beslenir. Bu beslenme zamanları , gün içinde harcanmaması gereken bir kaç eğitim fırsatlarıdır. Köpeğiniz adını öğrenir öğrenmez işin içinde yiyecek varsa koşarak gelecektir. Bu arada en sevdiği oyuncakla oynamak yada çevrede olası bir dikkat dağıtıcı unsur varsa küçük bir ödül bisküvisi ile kandırılarak çağırılabilir. Bunun yanında sert bir bağırma da bazı köpeklere yeterli olabileceği gibi bazıları için dikkate alınmazda olabilir.

Pek çok tipik cezalar köpeğin sizden korkmasından başka bir işe yaramaz yada tutarsız olarak uygulanması köpeğin size olan güvenini kaybetmesine yol açar.

Bir örnek verirsek ; Köpek sizden uzakta iken defalarca çağırmanıza rağmen yanınıza gelmemekte ve sizde cezalandırmak için köpeğin yanına gideceksiniz ve kızgınsınız bu durumda ne olur? İlk önce köpek sizin neden kızdığınızı bilmemekte, siz onun “gel” komutunu bildiğini zannetseniz de o bunu henüz öğrenmemiş olabilir. Yanına gitmeniz ve cezalandırmanız köpeğe sizin yanına gitmenizin ve böyle davranmanızın çok kötü olduğunu öğretecektir. Eğer aksi olsaydı siz sabır edip az bekleseydiniz ve çağırdığınızda köpek gelince ödüllendirseydiniz köpek bunu bir dahaki seferde hatırlayacaktı. Fakat sizin köpeğin yanına giderek cezalandırmanız onun bir dahaki sefere de çağırınca gelmemesine sebep olacağından cezalandırmakla yapılması istenilen davranışın azalmasına sebep oldunuz.

Diyelim ki yine köpeğinizi parka veya araziye çıkardınız ve köpeğiniz ilgisini çekecek bir şey buldu. Çağırıyorsunuz gelmiyor. Sinirlendiniz. Köpeğinizin gelmesini bekliyorsunuz ama onun umurunda değil. Bu sefer yanına gitmiyor ve onun gelmesini bekliyorsunuz. Tabi ki her geçen dakika sizi daha da sinirlendiriyor. En sonunda köpeğiniz yanınıza gelmeye karar veriyor ve siz kendinize hakim olamayıp onu cezalandırıyorsunuz , köpek bunun nedenini yanınıza gelmekle bağdaştıracak ve bundan sonra ses tonunuzdaki değişiklikte bile yanınıza gelmekte tereddüt edecektir. İşte yine köpeği cezalandırmakla yapılması istenen davranışın azalmasına sebep oldunuz belki de tamamen bu komuta cephe almasını sağladınız. Halbuki yanınıza geldiği zaman gene ödüllendirseydiniz bunu bir daha ki sefere gene hatırlayacak ve yanınıza gelmek için çok istekli davranacaktı.

Tüm bunlardan sonra bir köpek sizi seviyorsa otomatik olarak gelecektir,değil mi? Belki! Aynı zamanda eline daha iyi bir fırsat geçerse gelmemeyi de seçebilir. Bu tamamen size kalmış. Sahibi olarak ona gelmenin isteğe bağlı değil her zaman eğlenceli olduğunu öğretebilirsiniz. "Gel" komutunu öğretmenin en eğlenceli ve kolay yolu köpeğinizle birlikte oynayacağınız "Saklan ve Bul" oyunudur. Klasik eğitim türü olan köpeğinizi uzun ip ile çekmekten çok daha iyi işe yarar.

Köpeğiniz ile açık arazide birlikte gezerken köpeğinize hissettirmeden bir ağaç , kaya yada bir çalı arkasına saklanıyorsunuz. Bu arada köpeğinizi izleyin ve köpeğin sizin ortadan yok olduğunuzu anlamadan önce, köpeğinizin adını söyleyerek "Gel" komutunu kullanın. Bu anda köpeğiniz sizi göremeyeceği için telaşa düşecek ve sizi kaybettiğini düşünerek heyecanlanacaktır ve işte bizde bu heyecanı ve bize bağlılığını kullanarak "Gel" komutunun anlamını köpeğimize öğretmiş olacağız.

Köpeğiniz büyük bir heyecan içinde size geri döndüğünde yada siz saklandığınız yerden çıkarak "Gel" komutu ile köpeğinizin size ulaşmasını sağladığız da köpeğiniz ile kısa ama heyecanlı , onun çok sevdiği bir oyunu oynamalısınız. Köpeğinizle yapacağınız bu oyun köpeği bu komuta istekli cevap vermeye teşvik edecektir. Mesela bunun için bir tenis topu kullanabilirsiniz. Ama bundan önce köpek tenis topu ile oynama alıştırılmış ve bundan büyük keyif alıyor olmalıdır. Eğer isterseniz küçük yiyecek parçaları da verebilirsiniz. Küçüklükten itibaren köpeğiniz mutlaka bir oyuncağa alıştırılmalı ve bu oyuncak ile asla yalnız başına oynamasına izin verilmemelidir. Köpeğinize ancak sizle beraber olduğu zaman bu oyuncakla oynayabilmeli ve bu oyunlar kısa tutulmalıdır ki tadı damağında kalsın , bu oyunu sizle oynamaya can atsın. İleride bu oyuncak ödül amaçlı kullanılacak ve köpeğinizin bir çok komutu istekli yerine getirmesini sağlayacaktır. Köpekler bez çekiştirmeyi de çok severler. Karşılıklı bez çekiştirmeye alıştırırsanız bundan da çok büyük keyif alırlar. Bu oyunu da köpeği teşvik etmek amacı ile kullanabilirsiniz. Ama oyuncakları asla ağzından çekiştirerek almayınız.

Diğer bir eğitim türü ise şu şekildedir. Köpeğinizle tenis topu yada başka bir oyuncak kullanarak çok kısa bir süre oynayınız ve onu heyecanlandırdıktan sonra oyuncağa ulaşmasını engelleyin. Oyuncağı ona gösterin, istesin ama oyuncağı alamasın . Sonra bir arkadaşınıza da köpeği tutturun. Yalnızca tutsun herhangi bir komut vermesin. Bu arada siz köpeğinizi çağırarak elinizdeki topuda heyecanlı bir şekilde göstererek aksi istikamete doğru koşun. Bu arada köpeğiniz sizin peşinizden gelmek isteyecek hem sizle beraber olmak hem de oyun oynamak için onu tutan kişinin elinden kurtulmak isteyecektir.

Siz belli bir mesafeye geldikten sonra tabii çok uzak olmamalı. "Gel" komutunu tekrarlayın ve aynı anda köpeği tutan arkadaşınızda yavruyu serbest bıraksın. Köpeğiniz size yaklaşırken elinizde tuttuğunuz tenis topunu köpeğin takip edebileceği şekilde bacak aranızdan yada yanınızdan hızlı bir şekilde yerde yuvarlayarak geriye doğru fırlatın. İşte köpeğiniz "Gel" komutu ile hem sizi kaybedebileceğini hem de bu komuta cevap verdiğinde oyun oynayabileceğini anladı. Hem bu arada aport eğitimi de vermiş oldunuz.

Önemli olan bu oyunu oynarken köpeğinizi sıkmamak ve köpeğinizin hala oyuna istekli olduğu anlarda oyunu keserek , köpeğinizin komuta cevap vermesini maximum düzeye çıkarmaktır. Özellikle küçük yaşlarda yapacağınız bu oyun ile ileride köpeğinizin "Gel" komutuna uymasını garantiye alabilirsiniz.

Unutmayın !

Köpeğinizi her zaman davet edici ses tonu ile onu karşılayın ve size gelmesine değecek bir kişi olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.

Daima adil olun ve ne kadar güç olsa da yaptığı hiç bir şey için size geldiğinde onu cezalandırmayın.

Size gelmenin eğlenceli ve ödüllendirici olduğunu anlaması gerekmektedir. Böylece çağırıldığında güvenilir bir şekilde gelen bir köpeğe sahip olmanız daha kolaydır.

Ceza - Ne Zaman Uygulanmalıdır?

Köpeğin dost ve iş arkadaşımız olarak evcilleştirilmesinden onbeş bin yıl geçmesine rağmen cezalandırma hala bu yetenekli canlıların davranışlarını kontrol etmede ana yöntem olma özelliğini sürdürmektedir. Sanki acı , köpeğin zeka ve çalışma isteğini arttıracakmış gibi bu yöntem şimdiye kadar hiç sorgulanmadan kabul edilmiştir. "Ceza" kelimesi sadece tırnakların çekilmesi yada gözlerin oyulması anlamına gelmemelidir. Aslında ceza, cezalandırılanda hiç bir gerçek zarara neden olmadan da gerçekleştirilebilir.

Köpek eğitiminde "ceza" terimi "bir davranışın gerçekleşme şansını azaltan bir uygulama" olarak tanımlanır. Aslında cezanın işlev açısından kavramsal karşılığı "düzeltme" olmalıdır. Cezanın ilk kuralı cezalandırmaya çalıştığınız olayla yakınen bağlantılı olması gerektiğidir. Köpeğinizi halıyı ıslattığı için cezalandırdığınızı söylediğinizde köpek halıdaki ıslaklıkla ceza arasında bağlantı kuramayacak olursa sonuç sadece köpeğin sizin önceden kestirilemez davranışlarınız nedeniyle ilişkinize karşı güvenini kaybetmesi olacaktır.

Tanımı gereği doğru şekilde kullanıldığında ceza her zaman hatanın gerçekleşme olasılığını azaltır. Bu nedenle hata sırasında köpek yakalanmadığı sürece asla cezalandırma (düzeltme) yapılmamalıdır. Yine de ceza bir probleme karşı nadiren en iyi çözümdür ve genellikle de yanlış uygulanır. Cezanın ikinci ana kuralı tutarlı ve sürekli olmasıdır. Davranış bir kez elimine edildiğinde ise ardından yapmanız gereken köpeğinizin yapması gerektiği her hareket için onu ödüllendirmenizdir. Bu, onun motivasyonunu değiştirirken doğru davranışı korumasına yardımcı olacaktır.

Cezanın istenilen davranışlarda nadiren değişikliğe neden olmasına rağmen bazı insanlar etkililiği konusunda değişmez bir fikre sahiptir. Çoğu köpek cezalandırılmalarının ardından çoğunlukla korku ve güven kaybına itilmektedir. Cezanın uygulanmasından çok öncelikle köpeğin davranışlarının iyi okunması ve hatalar gerçekleşmeden önce önüne geçilerek doğru davranışlarının pozitif yönlendirmeyle ödüllendirilmesi köpeğimizle ilişkilerimizi daha sorunsuz ve huzurlu bir düzeye yükseltecektir.

ASLA ÇOK ERKEN ÇOK FAZLA ŞEY UMDUĞUNUZ VE YAVRUNUN HAREKETLERİNİ YETERİNCE KONTROL EDEMEDİĞİNİZ İÇİN KÖPEĞİNİZİ CEZALANDIRMAYIN

Eğitimde yapılmaması gereken beşinci hata :

Asla bir komutu iki defa tekrarlamayın

Eğitimdeki en yaygın hataların başında komutların tekrar edilmesi gelir. Köpek oturmuyorsa otomatikman komutu tekrarlarız (otur-otur). Bir kaç tekrardan sonra köpeğe komutların en az bir kaç kez tekrarlanmadan itaat edilmeyeceğini öğretiriz. Siz köpeğinizin inatçılığı ve tembelliğinden dem vururken köpeğiniz muhtemelen otur komutu yerine otur-otur-otur komutunu vermenizi bekliyor olacaktır. Bu durumun komik yanı ise her iki tarafından bir diğerinin yanıldığını düşünmesidir.

Bu karışıklığın ana nedeni insanların "dili" köpeklerden farklı görmeleridir. Köpekler kelimeleri bizim algıladığımız gibi algılamaz. Onlar kelimeleri belirli durumlarla alakalı sesler olarak görür. Hatamız köpeklerin sözlü lisanı anladığını ve komutların davranışların gerçekleşmesine neden olduğunu zannetmemizdir. Köpekler onlara ödül ve azar getirtecek sözcükleri dinler. Ödül ve azarlama etkili olması için doğru zamanlamaya sahip olması gerekmektedir. İyi yada kötü davranışları tanımlayan kelimelerin tekrarı etkilerini arttıracağına azaltacaktır. Öncelikle "uygulatamayacağınız hiç bir komutun verilmemesi" prensibini kabul ettikten sonra ilk komutu duymazdan gelen köpeğinizin bizzat kendiniz uygulamasını sağlamalısınız. İlk komutta oturmadıysa hemen elinizle oturmasını sağlarken ardından ödüllendirerek motivasyonunu pozitif yönde değiştirebilirsiniz.

Komutun verildiği ilk anda itaatın ona ödül getirdiğini anladığında ağzınızdan çıkanlara daha dikkat edecektir. Köpeğinizin sizin ilginizi kazanması için önce bunu hakketmesi gerektiğini ona hissettirecek olursanız oyun yada ödül istediğinde onlara ulaşması için sizi sevdiği ve saygı duyduğu yol gösterici bir lider olarak izlemesine yol açacaktır. Doğada kuşun peşinden anayola fırlayan veya parkta gezerken bir kedinin peşinden yola fırlayan bir köpek nadiren ikinci bir şansa sahiptir. Bundan dolayı komutları tekrarlamaktan kaçınmalı , köpeğinizin tek komutta isteğinize cevap vermesini sağlamalısınız.

EĞİTİM KÖPEĞİNİZE SAHİP OLABİLECEĞİNDEN DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK SAĞLAYACAKTIR.

Makale

Hiç yorum yok: