9 Ağustos 2008 Cumartesi

KÖPEK

Köpeğin Evcilleşmesi
Hayvanların kendi doğasından oldukça farklı şeklide ve insanın arzu ettiği boyutlarda, yeni bir davranış yapısı kazanması olarak tarif edebileceğimiz evcilleşmede binlerce yıl süren bir seleksiyon söz konusu olmuştur.

Son araştırmalara göre köpek, insanın en eski ev hayvanıdır. Köpekler, ilk olarak, Avrupa ve Yakın Doğu’da, daha sonra Amerika’da evcilleştirilmiştir. Bonn yakınlarındaki Oberkassel kasabasında bulunan bir köpeğin çene kemiği üzerinde yapılan incelemelerle, ilk evcil köpeğin ortalama 14.000 sene evvel yaşadığı anlaşılmıştır. Böylece insanın en eski ev hayvanının köpek olduğu ortaya konmuştur. Bazı kaynaklara göre kurtların evcilleşmeye başlaması İsrail’de M.Ö. 12.000 - 10.000, Anadolu’da ise 7000 yılarına uzanmaktadır.

Evcilleştirme büyük ihtimalle farklı zaman ve mekanlarda gerçekleşmiştir. Böylece farklı köpek ırkları oluşmuş ve bunlar arasında, insanın işine en çok yarayan köpekler tutulup, diğerleri üretim dışı bırakılmıştır. Kurttan köpeğe geçiş, yine evcilleşmenin ve insanlarla birlikte yaşamanın sonucu olarak ortaya çıkan ve binlerce yıldır süregelen bir olaydır. Bu zaman içinde hayvanlar psikogenetik ve hatta anatomik olarak da değişikliklere uğramışlardır. Kurda ait davranışların, köpekte % 50 oranında değiştiği iddia edilmektedir. Geriye kalan % 50 oranındaki ortak davranış biçimleri, çok uzun zamandan beri kurtlardan çok uzak yaşamasına rağmen mevcuttur. Yani köpek, halen kurtlara ait içgüdüler taşımaktadır. Bu içgüdüler, köpeğin avlanması, kilometrelerce gezmesi, alan koruması, gıdasını seçmesi ve çiftleşmesi için programlanmıştır. Bu içgüdüleri tatmin etme imkanı bulamayan köpeğin, bize belli etmese de stres içinde olması kaçınılmazdır.

Evcilleşmenin temelinde, içgüdüleri kontrol edebilme yeteneği vardır. Bir canlı (insan dahil) içgüdülerini ne denli kontrol edebiliyorsa, o kadar evcildir. Beynin prefrontal (ön alın) bölgesi bu yetenekten sorumludur ve bu bölge bakımından en gelişmiş canlı, insandır. Köpekte de insan kadar olmasa da, bu bölge oldukça gelişmiştir. Kediyle kıyaslanacak olursa, bu gelişim, köpekte daha fazladır. Maymunda ise, bu bölge köpeğinkinden daha büyüktür, ancak büyüklük tek başına yetmemekte, bu alanın kullanılma oranı da önem taşımaktadır. Bu alan kullanıldıkça sinir hücreleri arasında bağlantılar gelişmekte ve kontrol yeteneği artmaktadır. Bu bakımdan köpeklerin, içgüdülerine daha hakim hayvanlar olduğu söylenebilir. Zaten maymunun evcil olmadığın herkes bilir. Kavram kargaşası olmasın diye açıklamakta yarar var; maymun gibi, insanla anlaşan her hayvan evcil değildir, bunlar ehlileştirilmiş olan, yabani hayvanlardır. Evcilleştirme ile ehlileştirme farklı kavramlardır. Evcil bir hayvanın doğan yavruları da evcildir, oysa ehli olan yabani bir hayvanın yavrusu da yabani doğar ve bizimle anlaşabilmesi için ehlileştirilmesi gerekir.
Evcilleşme Nedeniyle Köpekte Meydana Gelen Değişimler
Evcilleştirilen hayvanlar, kendi doğal gruplarından ayrılarak, izole şartlarda yetiştirilmişlerdir. İnsanların himayesindeki vahşi hayvanlar, bu zaman zarfında seleksiyona uğramışlardır. Bu seleksiyon, insanların istekleri doğrultusunda gerçekleşmiştir ve bu nedenle köpek ırklarının ortaya çıkışında sadece doğal seleksiyondan söz edilemez.
Yapısal Değişimler

Köpekler, birçok karakter özelliği bakımından kurt yavrularına benzerlik gösterirler. Zaten ilk evcilleştirilen kurdun yetişkin olması beklenemez. Evcil köpeğin atası kesinlikle yavruydu ve olgunlaşamadan evcilleştirilmişti. Bugün, ev köpeklerimiz, hangi yaşta olursa olsun, olgunlaşamamış kurtların davranışlarını ve yapısal özelliklerini gösteriyorlar. Bu tür özelliklere ‘neotenik karakterler’ adı veriliyor. Köpeklerde, kurt yavrularına benzer bir şekilde, deri altı yağ dokularının ince, çenenin kısa ve kuyruğun kıvrık olması neotenik özelliklere örnek teşkil eder.

Evcilleşmenin daha ilk safhalarında vücut hacminde azalma şekillenmiştir. Tiroit bezi küçülmüş, beyin hacmi vücut hacmine oranla daha ufalmış ve duyu organlarının hassasiyeti azalmıştır. Zaten, daha önce de değindiğimiz gibi, evcilleşmenin en önemli etkilerinden biri, beyin ağırlığı üzerinde olmuştur. Köpek gibi, diğer evcil hayvanlarda da beyin (ortalama % 30) ufalmıştır. Hatta bazı araştırıcılar beyin ağırlığındaki bu azalmanın evcilleşme için bir kriter olarak alınabileceğini söylemişlerdir. Örneğin; kedi köpeğe göre daha az evcilleşmiş bir hayvan olup, beyin ağırlığındaki azalma, köpektekinden daha az olmuştur.

Beynin ufalmasına paralel olarak kafatası ve çene kısalmıştır. Azı dişlerinin sıklığı, kemik kalıntılarının köpeğe ya da kurda ait olduğunun ayrımında bir kriter olarak, rahatlıkla kullanılmaktadır. Bu duruma istisna olarak, Danua’daki tympanic bulla, kurttakinden daha ufaktır. Çenesi uzun nitelendirdiğimiz Collie ve benzeri köpek ırklarında dahi, çene yapısı atalarına göre daha kısadır.

Kurt yavrularında görülen kulak sarkıklığı bugün birçok köpek ırkında gözlenmektedir, ancak, vahşi köpekgiller ailesinin yetişkin olan hiçbir mensubunda bu duruma rastlanamaz.

Renk ve kıl özellikleri de, değişmiş olan en önemli morfolojik (yapısal) karakterler arasındadır.

Davranış Değişimleri
Bütün evcil hayvanların çiftleşme davranışları ve sosyal yapıları vahşi hayattaki türlerine oranla çok değişmiştir. Davranışta da neoteniyi görmek mümkündür; yani yavru kurdun davranış özellikleri olgun köpeklerde izlenebilmektedir. Uysallık ve özellikle oyun, köpekte her yaşta mevcut davranışlardandır. Zaten evcilleşmede istenen de, kurdun olgunlaşmaması ve yavru gibi davranmasıydı. Zamanla insandan ve onun eşyalarından korkmamayı öğrenen olgunlaşamamış kurt, atalarından oldukça farklı, yeni bir tür haline geldi ve adına ‘köpek’ dendi.

İnsanla beraber yaşayabilmesi için gereken en önemli değişiklikler köpeğin içgüdülerindeki değişikliklerdir. İnsanoğlu, biraz da zeka ve düşünme yetenekleri sayesinde, toplum içinde yaşayabilmek için birtakım içgüdülerini bastırabilmektedir. Aynı şey köpekten de istenmiş ve aslında, insanla birlikte yaşamak için elverişsiz olan içgüdüler azaltılmıştır. Bu nedenle, köpeğin doğuştan gelen davranış biçimlerinde eksiklikler vardır. İnsanlar, köpeklerin birlikte yaşamaya engel olan bazı davranışlarını genlerden silerken, maalesef beraberinde bazı güzel davranışların da silindiğinin farkına varamamışlardır.

Prof. Dr. Tamer Dodurka
İ. Ü. Veterinerlik Fakültesi
İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı

Hiç yorum yok: