8 Temmuz 2008 Salı

KÖPEK PSİKOLOJİSİ



İnsan gibi, köpek de sadece içgüdüler ve dış uyaranlar tarafından pasif olarak harekete sürüklenen, basit bir organizma değildir.

Köpekte Kişilik Kavramı
İnsanoğlu, köpeğin zihinsel yeteneklere sahip olduğunu, oldukça geniş bir öğrenme yeteneğinin bulunduğunu, kendi çapında bir takım problemleri çözebildiğini, hatta yorum yapabildiğini yavaş yavaş kabul etmeye başlamıştır. Öğrenme yeteneğine sahip bir canlının, bu yeteneğiyle orantılı olarak, bir kişiliğe de sahip olacağı gözardı edilemez. Kişilik sadece insanlara mahsus bir özellik değildir. Az da olsa düşünebilen ve birtakım duygulara sahip olan bir fertte, farklı çevre ve öğrenme şartları nedeniyle, diğer fertlerden tamamen farklı bir kişilik şekillenecektir.

Bunu köpeklerde çok iyi izlemekteyiz. Irk, cins ve yaş olarak birbirinin aynı kardeş köpekleri incelersek, istenildiği kadar eşit şartlarda bakılsın, eşit muameleye tabi tutulsun, yine de kişilik olarak birbirinden çok farklı oldukları gözlenecektir; zira biz aynı şartları sağladığımız iddia etsek bile, hayvanlar çevreden aynı şeyleri öğrenemezler. Bir köpeğin saniyeden daha kısa sürede görüp algıladığı herhangi bir uyaranın, yanındaki köpek tarafından da mutlaka aynı şekilde algılanacağı söylenemez. Halbuki, bu kadar kısa sürede oluşan bir öğrenme olayı dahi, kişilik gelişimi üzerinde etkili olabilmektedir.

İnsan gibi, köpek de sadece içgüdüler ve dış uyaranlar tarafından pasif olarak harekete sürüklenen, basit bir organizma değildir. Davranışların yönlendirilmesinde yaşamda öğrendikleri (ödül ve cezalar) önemli rol oynar. Aksi olsaydı, bugün köpek okulları diye bir kavram olmazdı.

Köpek henüz derecesini bilmediğimiz bir öğrenme kapasitesiyle, çevresindeki olaylara değişik anlamlar vermekte ve bu olaylarla kendi tepkileri arasında farklı bağlantılar kurmaktadır. Köpekler arasındaki kişisel farklılıklar genetik ve içgüdüsel olduğu kadar, olayları farklı öğrenme, farklı algılama ve farklı yorum yapma neticesi olarak da ortaya çıkmaktadır. Bu bir kişilik örneğidir ve bir canlıda kişilik gelişimi, kişilik problemlerini de beraberinde getirmektedir. Bunun da temelinde yine öğrenme yatmaktadır.

Köpek doğduğu günden itibaren çevresini tanımaya ve öğrenmeye başlar, duyum organları vasıtasıyla içi ve dış dünyasının farkına varır. Türüne has olan birçok özelliği, kalıtım yoluyla getirmiştir. Ancak bu özelliklerin sayısı sonradan öğrendiklerinin yanında çok sınırlıdır. Gelişimiyle beraber, çevresiyle karşılıklı etkileşimlerinin kişilikler arasındaki farklılaşmaya yol açtığını net olarak gözleyebildiğimiz bu hayvan türü için "kişilik" veya "şahsiyet" kavramlarının kullanılması yanlış olmayacaktır.

Peki Hayvan ve İnsanın Psikolojik Yapısı Arasındaki Farklar Nelerdir?

Çok genel bir yaklaşımla, en önemli farkın öğrenme kapasiteleri arasındaki fark olduğunu söyleyebiliriz; zira insan ve köpekte birçok davranışın nedeni yaşam sırasında öğrenilenlerdir. İnsanın öğrenmesinde de ödül ve cezalar önemli yer tutar.Takdir edilen davranış yerleşir, olumsuz neticelere sebep olan davranış terk edilir.

Bebekte olduğu gibi, yavru köpeğin de çevreden gelen uyarımlara tepkisi çok sınırlıdır. Gelişimiyle beraber, öğrendiklerinin artmasına paralel olarak, tepkileri de artacaktır. Canlılara davranışa iten iç ve dış uyranlardır. Bu uyaranlara gösterilen tepkilerin çeşitliliği, canlının gelişim seviyesine göre değişir. Bu noktada köpek ve insanla bir kıyaslama yapılırsa, insanın bu uyaranlara gösterdiği tepki potansiyelinin köpeğinkinden yüzlerce kez daha fazla olduğu görülür. Ama aslında birçok temel davranış insanda, köpekte ve hatta farede bile aynıdır. Bu nedenle insan ve köpek, hatta daha da genellersek, insan ve hayvan davranışları arasındaki fark niceldir (tepki sayısı). Bu temel yapı farklı olsaydı, hayvanlar üzerinde yapılan deneyler insana genellenemez ve yapılan deneylerin sonuçları, insan davranışlarını açıklamada kullanılamazdı.

İnsan ve hayvan psikolojisi arasındaki en önemli benzerliklerden biri ise öğrenmeye duyulan meraktır. Bu iki canlı türü de, merakları sayesinde öğrenmeye son derece heveslidir. Bu merak yitirildiği zaman öğrenme arzusu da kalmaz. İnsan eğitimcileri, eğitimde merakın önemini çok iyi bilirler. Ben, köpekten daha meraklı bir hayvan olduğunu sanmıyorum.

ALINTI

Hiç yorum yok: